2033'de Bahçeli ve Erdoğan tınne!..

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, ülkenin birinde bir lider varmış.

Derin devlet bahçedeyken, iktidar devlet de "saray da saray" diye tutturmuş. Bu ülkede garip bir yönetim şekli varmış, iktidarın devleti yöneteceği yerde, derindekiler yönetmiş hep devleti.

Devlet halkın bütünleşmesi, varolması nedeniyle oluşmayınca bu devleti başka devletleri istila eden imparatorluktan alan askerler kurmuş ve sarayı müze yapıp, köşke inmişler. Askerler en fazla köşke inseler de eğitime çok önem vermişler ve önce çocuklara emperyalist imparatorluğun önemini anlatıp sevdirmişler, arkasından da anti-emperyalist asker devletine ve kurucularına âşık etmişler. O yüzden bu halk bir sabah kalktığında hanların hakanların fetihlerini kutlarken, ertesi sabah da düşmanları nasıl kovaladıklarını kutlamış.

Bununla kalsa iyi, daha önce fethettiklerimiz bizden kurtulduğu için hain olmuş ama emperyalist dediklerimiz ticari sömürüyle yeni devleti avuçlarının içine alınca el üstünde tutulmuş.

Anlayacağınız bu ülke insanları sarayla, köşk arasında sıkışmış kalmış, hergün birini sevmiş.

Sözümona iktidardaki partinin başı saraydan umudunu kestiği bir anda, nedense en az muhalefette olan ama aynı zamanda derin devletin bahçesinin gülü olan partinin başındaki anidenbire çıkmış ve "Siz sanırım saraylaştıramadıklarımızdansınız, sizi saraylaştıralım mı, saraylaştırmayalım mı diye arkadaşlarla konuştuk, saraylaştırmakla saraylaştırmamak arasında kaldık ama en sonunda geçmişimize bakarak saraylaştıralım da siyalaştıralım" demiş.

Bundan sonra olan olmuş ve herkes meydana çıkmış ve "Bu sarayı badanalamalı mı, badanalamamalı mı?" diye tartışmışlar. Neyse olan olmuş ama işler hiç de bekledikleri gibi gitmemiş. Sonuncu muhalefet partisi iktidarımsı ve başganımsı partiyle bütünleşince diğer muhalifler de bir araya gelmek istemişler ve baş muhalif diğerlerine "Bir berber, bir berbere gel birader" diyebiliyorsa, "Gelin beraber" diyebilmeliyiz demiş ve ondan sonra herşey karışmış.

Ve sonunda seçimler yavaş yavaş yaklaşırken, halkın yarısı sarayda, yarısı köşkte dolaşırken devletin bahçesindeki adam yine anidenbire "Bazı çevreler Sayın Cumhurbaşkanımızın tekrar aday olamayacağı yönünde husumetle pekişmiş karanlık propagandalarına şimdiden başlamıştır. Bir defa bu iddianın yasal ve anayasal hiçbir temeli, hiçbir nesnel gerçekliği yoktur. Sayın Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk Cumhurbaşkanı’dır. Ve tekrar aday olmasının önünde de herhangi bir engel bulunmamaktadır. Nitekim Cumhurbaşkanı’nın en az üç dönem seçilebilmesi amacıyla gerekli yasal düzenlemenin yapılmasına var gücümüzle çalışır, bunu da başarırız" deyiverdi, iyi mi.

Biraz da ciddi yazayım değil mi ama. Önce dünyada bir parti başkanının, başka bir parti başkanını (Biraz uğraşsam tekerleme çıkacak) desteklediğini, kendisini ve partisini bu kadar aşağıladığını ben şimdiye dek görmedim. Oysa bundan dolayı oldukça yüksek sayıda seçmeni başta İYİ Parti olmak üzere diğer partilere de kaptırdı ve en eski partilerden birisi olarak tarihin sayfalarından silinmeye doğru hızlanmasına neden oldu.

İkincisi, daha önce de cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan’ı yeni anayasayla 2 defa daha seçtiniz ama üçüncüsü ne oluyor, yani öncekiyle 4 dönem mi olacak?

Ben şimdi merak ediyorum, bu öneri Bahçeli’nin önerisi midir, yoksa bağlı bulunduğu derin devletin ona söylediği bir replik yada istem midir? MHP kongresi ne zaman bilemiyorum ama bundan sonraki kongrede Bahçeli partinin başında kalabilecek mi, yoksa parti artık kendisinin parti içi saçmalıklarına son verecek mi?

Esas merak ettiğim, Bahçeli bu söylediklerinin seçimle (Diyelim ki sayıları yetmese de anayasayı değiştirdiler) olabileceğine inanıyor mu, yoksa bunu yaptıracak bitakım güçler var da, şimdilik açıklamak mı istemiyor. Çünkü, bütün bunlar eldeki anayasayla olmuyor, değiştirmek için de sayıları yetmiyor. Darbe mi bekleyelim Bahçeli?

Sonuçta bana göre 2033’te Bahçeli ve Erdoğan tınne…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi