Metin Yeğin
İktidar ve erkek
Nesne ve hegemonya yazılarına, iktidar üzerinden devam edelim. Güncel, erkek iktidarı, tam anlamıyla hegemonyanın cinsiyet hali örneğidir. Yani her hegemonya erkektir ama bazıları, mesela güncel rejim, ‘açık ve net’ bir erkek iktidarı niteliklerini taşır. Yani sadece iktidarın bir yönü değildir bu. Bazen ve zorda kaldığında ya da savaş durumunda, içinde saklı duran erkeği dışa vurmakla kalmaz, doğrudan ve her yönüyle iktidarını erkeklik üzerinden kurar, inşa eder ve sürdürür.
Bu yüzden rejimin, mesela kadın cinayetlerinin sanıklarını cezalandırma açısından oldukça yumuşak olması tesadüf değildir. Çünkü hegemonya ve iktidar, erkeklik üzerine kurulu olduğundan, kendi yasalarına göre cezası olsa bile, olabilecek ve hatta olamayabilecek kadar müsamahalıdır.
Aynı zamanda özellikle kendilerine emanet edilmiş olanlar –talebeler– üzerine sık sık duyduğumuz, şeyler de, bir erkek iktidarın ikili neticesidir. Bunlardan birincisi, rejim başat olarak, her şeyi erkek üzerinden inşa ettiğinden, onun oradaki lokal, iktidarın minyatür mümessili, tamamıyla aynı iktidarın büyüğü gibi, kendisini hiç sorgulamaz bile. Aynı büyüğü gibi, her konuda, kendini her şeye muktedir hissettiğinden, her şeyi yapmaktan beis bile duymaz ve daha da ötesi, bunu mubah görür. Bu yüzden bazen, hasbelkader yakalandıklarında, yüzlerinde ki sarı leblebi şaşkınlığını görürsünüz. Neden yakalandıklarını anlamazlar bile…
İkincisi, zaten bütün bu olanlar, bu iktidarın gücünün tanımıdır. Yani bu iktidar, başından beri beden üzerine inşa edilmiştir. Var oluşu, aslında ‘kıyafet’ meselesi üzerinde yükselen bir hareketin neticesi olduğundan, bu iktidarın kendisini yine kadın bedeni üzerinden devam ettirmesi, pek de çelişkili değildir. Kadının gece sokağa çıkmaması, kaç çocuk yapması gerektiği, bu çocuklara, nasıl bakması ve içki-sigara kesinlikle kullanmaması, nasıl ve hangi ölçülerde pardösü giymesine kadar her şey, rejimin temel meselesidir.
İktidar hegemonik gücünü, yine kadın bedeninin üzerinde kurduğu bu hegemonyadan almaktadır.
İran, Afganistan, Pakistan, Suudi Arabistan, Şimdi Suriye…. Koca bir coğrafyada iktidarların, erk’in, kendini erkeğe yaslayarak, inşa etmesi, bu hegemonyanın ne kadar başarılı olduğunu göstermektedir.
Yani Cizvit kilise okullarının ya da en sıkı askeri okulların talim ve terbiye kurallarına tabi bir ülke profili, ortaya çıkarma meselesidir bu. Nasıl ki kilise okulu ya da askeri okullarda bu kıyafet zorunlulukları, müdürün disiplininin temelini inşa ediyorsa, kadının ne giyeceği, giymeyeceği ve tabii ki hangi saatlerde nerede yaşayacağı, bütün okulun, pardon memleketin terbiyesinin temelidir.
Bir askeri birlikte, bir yaka düğmesinin ilikli olup olmadığı nasıl önemliyse, her sabah saatlerce kıyafet kontrolleri yapılıyorsa, bunun için disiplin suçları ihdas edilmişse, kadın bedeni üzerinde kurulmak istenen hakimiyet de güncel rejiminin yaka düğmesidir.
Garip olan, derse giriş saatlerinde saç kontrolü yapan, müdür yardımcılarının yaptıkları işin benzerini, yapanların, koca koca iktidar sahipleri olması değil mi ?
Ve bu kadar kullanışlı bir şey mi erkeklik ?