Barış ve Berlin Duvarı

Barış müzakeresi, olguların üstünde dans etmekten başka bir şey değildir ve belki cehennemin yolu bu olgulardan yapılmıştır ama siz, sevin ya da sevmeyin, onlar vardır ve mutlaka onları hesaba katmak zorundasınızdır.

El Salvador’da eski bir gerilla komutanıyla barışı konuşuyorduk. ‘Berlin Duvarı yıkıldı’ diyordu. Şimdi baktım, 9.628 kilometreymiş, San Salvador’la, Berlin duvarı arasındaki mesafe. Ülkede, FMLN’nin en etkin olduğu yıllardan biri 1990 yılıydı ve hükümet ile barış imzaladığı tarih ise 1992. Berlin Duvarı 1989 yılında yıkılmıştı.

El Salvador’daki gerilla hareketi FMLN, esas olarak Sovyet çizgisinde bir Marksist hareket de değildi, daha çok Guevaracıydı. Tabii ki biliyordum ama İlk soluk arasında sormuştum kumandan Schafik’e; ‘Ben tam olarak anlamadım. Sovyetler Birliği sizi finanse mi ediyordu?’ diye. ‘Kesinlikle hayır’ dedi tabii ki ama ‘Berlin duvarı’nın yıkılması bir olguydu ve 9628 kilometre öteden, bir gerilla hareketini etkilemişti bu olgu…

Hayat böyle bir şey. Birçok zaman, sizinle pek ilgisi olmayan, hatta eleştirdiğiniz bir şey, sizin üstünüze yıkılabiliyor. O duvarın altından kalkıp, sağ elinizin işaret parmağı ile, klasik ‘Bir dakika izah edeyim, reel sosyalizm, oportünizm, revizyonizm ’ filan derseniz de, kimse sizi takmıyor. Ortada kalıyorsunuz işaret parmağınız ve siz…

Bu nedenle uluslararası durum her zaman, barış görüşmelerinin bir parçası ve unsurudur. Biraz önce anlattığım gibi, binlerce kilometre ötedeki bir duvarın yıkılmasının, tozu toprağı bile sizi etkiliyorsa, bir de düşünün içinde bulunduğunuz coğrafyada, harita yapıcılarının, keyfi çizgileri arasındaki durumun sizi nasıl etkileyebileceğini! Bu nedenle barış müzakeresi, olguların üstünde dans etmekten başka bir şey değildir ve belki cehennemin yolu bu olgulardan yapılmıştır ama siz, sevin ya da sevmeyin, onlar vardır ve mutlaka onları hesaba katmak zorundasınızdır.

Şimdi yazının burasında, localarından itiraz edebilecekler çıkabilir tabii ki. O zaman da aklıma Caracas’da bir gecekondu mahallesinde, yarım kalmış inşaatında kaldığımız ev sahibi kadının sözleri geliyor. ‘Uzaklardan bizi ve Chavez’i eleştirenlere, eğer biz yanlış yapıyorsak, bizim yanlış yapabildiğimiz yerde siz niye yoksunuz ? Nerede kalmıştınız siz ?’ diyordu.

Sonra elindeki kahve fincanını kenarına koyduğu, pankartı yazmaya devam ediyordu...