Yetvart Danzikyan

Yetvart Danzikyan

24 Haziran’da neyi oylayacağız?

Suruç olayını manipüle ederek umduğu 'çıkar'ı sağlayabilir mi iktidar? Bilinmez. Ancak şurası çok açık Pazar günü yapacağımız seçim 'bize anlatılanlar' ile hakikat' arasında olacaktır.

HDP’nin barajı aşacağı ya da aşma ihtimalinin kuvvetli olduğu, Selahattin Demirtaş’ı zindana atmanın iktidara pek de fayda sağlamayacağı az çok anlaşıldıktan sonra AKP cephesinden HDP’yi köşeye sıkıştırma amaçlı bir mevzu yaratılacağı belli idi, ya da varolan bir meselenin manipüle edileceği. Uzun süre bunun "Kandil’e operasyon" olacağı düşünüldü ancak tüm beyanatlara ve operasyon yayınlarına rağmen Kandil’e operasyon umulan etkiyi yaratmadı. Ya da umulan etkiyi yaratacak kadar ileriye gitmenin avantaj ve dezavantajları hesaplandı ve şimdilik olmak kaydıyla orada duruldu. Düşünün ki Erdoğan’ın "Örgüt yöneticileri toplantı halinde iken vuruldular" sözü bile öyle görünüyor ki umulan etkiyi yaratmadı.

Bunun yerine Erdoğan ve kliği Demirtaş’ı parmaklarına doladılar. ‘6-8 Ekim’in talimatını o verdi’ gibi dava dosyasında bile olmayan suçlamalarla hüküm biçmeye çalıştılar, ki olaylar dikkatle incelendiğinde ölenlerin büyük çoğunluğunun HDP’li oldukları ortaya çıkmaktaydı. O da olmayınca "Tutuklu bir kişi nasıl aday olabilir?" argümanı ortaya atıldı. O da olmadı HDP standlarına saldırılar başladı. Ne yazık ki burada diğer partilerden dişe dokunur bir dayanışma mesajı göremedik. HDP yine yalnızdı.

Ama o da olmayınca iktidar Suruç hadisesine sarıldı. Olay ilk saatlerde ajanslardan ve televizyonlardan "Suruç’ta AKP’lilere PKK saldırısı" şeklinde geçti ve iktidara yakın ve iktidara yakın olmaktan başka çaresi olmayan televizyonlar olayı saatlerce ve hatta günlerce bu şekilde verdiler. Bu başlığın arkasına gelen cümle kimseyi kuşkulandırmadı: Olayda AKP adayının kardeşi ve 3 kişi ölmüştü.

Şu ülkede yaşamış birazcık aklı mantığı olan insan şu soruları sormadan edemezdi: PKK AKP’lilere ilçe merkezinde mi saldırmıştı? Eğer öyleyse olay tam olarak nerede gerçekleşmişti? Ölen bir kişi AKP’li idi orası tamam, peki diğer üç kişi kimdi? Saldırganlar mıydı? Eğer öyleyse nasıl oluyordu da saldırıyı yapanlar daha fazla kayıp veriyorlardı? Her şeyden önce olay tam olarak nasıl gerçekleşmişti?

Haydi olayı olduğu şekliyle kimse yayınlamayı göze alamadı ya da basitçe iktidarın senaryosunu yayınlama kararı alındı diyelim. Ancak ister istemez bazı ayrıntılar gelmeye başladı. O durumda bile soruların ardı arkası kesilmiyor, hatta daha da artıyordu. Olay bir dükkanda gerçekleştiğine ve ölenlerin çoğunluğu dükkanı işleten esnaf ailesinden olduğuna göre bu nasıl bir saldırıydı? AKP heyeti PKK’lıların dükkanına mı girmişti? Öyle bile olsa nasıl oluyordu da dükkandan 3 kişi ölüyordu?

Bu soruları kimi kanallar kendilerine sormadıkları gibi muhtemelen (ve ne yazık ki) izleyicilerin bir kısmı (ya da çoğunluğu) da kendi kendilerine sormamıştır. Yok eğer biraz bu olayı sorgulasalar ölen esnafın aslında yaralı olarak kaldırıldıkları hastanede işkence ile öldürüldükleri yönündeki tanık ifadelerine ulaşacaklardı. Biraz sorgulasalar AKP’lilerin esnaf ziyaretinin bir tür hesap sorma niteliği taşıdığını anlayacaklardı. Biraz sorgulasalar olayın birkaç gün önce yaşanan bir tartışmaya dayandığını anlayacaklardı. O tartışma dediğimizin de esnaf ailesinden bir kişinin AKP’lilerin oy isteme ziyaretinde "Kusura bakmayın bizim oyumuzu HDP’ye" demesinden kaynaklandığını anlayacaklardı.

AKP bunları bilmez miydi? Bilirdi tabii. Ancak seçimlere doğru öylesine sıkışık bir halde idi ki Erdoğan rejimi ve AKP. Bir gün önce Erdoğan’ın Mahalle Sorumluları ile yaptığı toplantıda söylediği sözler sosyal medyaya yansımıştı. HDP’nin baraj altında kalması gerektiğini söylüyordu Erdoğan. "Mahallenizde kim kimdir bileceksiniz. Alacaksınız listeyi önünüze, ona göre bir çalışma yapacaksınız" diyordu.

Bu tür bir çalışmanın sonuçlarını herhalde Suruç’ta görmüş olduk. Vekil adayı ile yanındakilerin gerçekleştirdiği "ziyaret"in sonuçları, AKP yöneticilerinin arayıp da bulamadığı fırsat oldu. Böylece birkaç ay önce gerçekleşen medya satın almalarının önemini bir kez daha kavramış olduk. Ha bunlar olmasa gerçekler tüm çıplaklığıyla ortaya mı dökülecekti? Hayır. Ancak belki arada birkaç haber kırıntısı bulabilecektik.

Ve AKP bu meseleye öyle bir sarıldı ki hızını alamayan İçişleri Bakanı bu olaydan "Selahattin Demirtaş’ı ziyaret eden Muharrem İnce’nin sorumlu" olduğunu bile söyledi. Düşünün ki AKP ne kadar zor durumdadır ve nerelere umut bağlamıştır.

Bu yazının yazıldığı an itibariyle Suruç’u ziyaret etmek isteyen STK’lara izin verilmemişti. Kolluk kuvvetlerinin nasıl bir soruşturma yürüteceğini bilemiyoruz ancak gerçeklerin tüm çıplaklığıyla ortaya çıkacağı konusunda doğal olarak çok fazla umutlu olamıyor insan.

Bu olayı manipüle ederek umduğu "çıkar"ı sağlayabilir mi iktidar? Bilinmez. Ancak şurası çok açık ki önümüzdeki Pazar yapacağımız seçim "bize anlatılanlar" ile "hakikat" arasında olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Yetvart Danzikyan Arşivi