Ahmet Nesin
Ağanın darbesinin üstüne darbe olur!..
Baş öğretmen sınıfa girdi ve gürlemeye yakın bir sesle bağırdı: "Çabuk darbe yapan ayağa kalksın..." Sınıftan çıt çıkmıyordu, herkesin kafası önüne düşmüş, kimse ne baş öğretmene ne de birbirine bakabiliyordu... Baş öğretmenin de istediği buydu zaten, kendisine şaşırıyordu ama güç yeniden eline geçmiş, biraz önce nasıl da titrediğini unutup yeniden gürledi: Uleynnnnn, ağanın darbesinin üstüne darbe olur!.."
Darbe yazısına okulla başlamamın nedeni kuşağımın günü gününe yaşadıklarından dolayı, 60 darbesinde anaokuluna giden çocuk 71 darbesinde ortaokuldadır, 80 darbesindeyse ya üniversitededir yada doktora yapıyordur. Aradaki darbe girişimlerindeyse ilkokul, ortaokul, lise ve üniversiteye girebilmek için sınavlara hazırlanıyordur. Şaka yapıyorum gibi geliyor size ama ben 60 darbesi sonrası ilkokul öğretmenimin, 71 darbesindeyse lise öğretmenimin hakaretine uğradım.
Evet, ben de aynı şeyi söylüyorum, "Çabuk darbe yapan ayağa kalksın..." ama kalkan yok. Esasında baş öğretmene bakarsak bu darbe girişimini yapan sadece bir grup ama hapse atılan grup o kadar çok ki, hapishaneler gruptan geçilmiyor... Her darbe ya da darbe girişiminde yaşadığımız tekrarlanıyor esasında, yaşamı boyunca darbe yapmayı aklının ucundan bile geçirmeyen devrimciler, Kürtler, sosyalistler, sosyal demokratlar ve aydınlar gözaltına alınıp, tutuklanıyorlar. İlk suçlular gazeteciler, yazarlar ve akademisyenler oluyor.
Bu kadar çok darbe yaşayınca, doğal olarak darbe anıları da birikiyor bizlerde. Darbeden bisüre geçtikten sonra, bizler yine demokrasi geldi sandığımızdan dolayı bu anıları kitaplaştırıyoruz. Bunun bir de aksi durumu var tabi ki, Türkiye'deki kadar yazar general olan başka bir ülke tanımıyorum ben... Düşünsenize, Kenan Evren'in bile 2 ciltlik kitabı var.
Aklıma 12 Mart darbesi devamında, 3 Mayıs tarihinde, yani Deniz Gezmiş'lerin idamından 3 gün önce kaçırılan bir uçaktan Erdal Öz ve Altan Öymen'in gözaltına alınmaları geldi. Ne alakası var onların diye düşündüğünüzü biliyorum ama biz bu ilginçlikleri hâlâ yaşıyoruz. Altan ağabeyin eşi Aysel Öymen o sıra Paris'te görevli ve Altan ağabey devamlı Paris-İstanbul arası gidip geliyor. Savcılıktaki ifadesinde Altan ağabey "Haklısınız, ben sık sık uçak kaçırırım esasında, İstanbul trafiğinden dolayı devamlı havaalanında yeni bir bilet almak zorunda kalıyorum..." demiş ve daha sonra serbest bırakılmıştı.
En bildiğimiz 3 darbeye baktığımızda hepsinde başbakan sağcı, ilkinde Adnan Menderes, diğerlerinde Süleyman Demirel, 28 Şubat'a da baktığımızda başbakan Necmettin Erbakan. Bu ne demek, sağ hükümetlerin ülkeyi yönetemediği anlamına gelmesi gerekiyor, bu açıkça bu demektir. Oysa hiçbirinde sonuç böyle olmuyor, hep sola vuruyorlar.
Gelelim son darbe girişimi üzerine yapılan darbeye. Darbeyi planlayan bana göre NATO'cu subaylar. Onlarla beraber darbe girişimine katılan ekipte 30 Ağustos'ta emekli edilmesi düşünülen subaylar var -ki onlar bunun haksızlık olduğunu düşünen grup-, Kemalist-ulusalcı subaylar ve Fethullah Gülen'ci subaylar...
Bu darbe girişimine karşı darbe yapan ekip de eski Ergenekoncu generaller ve Recep Tayyip Erdoğan... Bu darbeyi hangi siyasi grup yada kuruluş incelerse incelesin içinde bir tane bile soldan gelen kimseyi bulamaz. Bu darbe girişimcilerinin arasında Kürt, sosyalist, komünist, devrimci, HDP'li, EMEP'li, SYKP'li, ÖDP'li bulamazsınız. Bu darbe girişimcilerinin ve darbecilerin arasında doktor, ekonomist, mühendis, asistan, doçent, profesör yoktur...
Peki, o zaman her darbede olduğu gibi darbe yapılmaya kalkışılan hükümet sağcıyken ve yapmaya çalışanlar da sağcıyken Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ neden hapsedildiler ve Yüksekdağ'ın vekilliği düşürüldü. Neden bunca akademisyen, sağın ucundan bile geçmemişken okullarından atıldı, mesleklerinden oldu ve hapsedildiler. Ve büyük harflerle sormak istiyorum: NEDEN DARBE GİRİŞİMCİLERİYLE ONLARA KARŞI YAPANLARIN ALAYI SAĞCIYKEN NURİYE GÜLMEN VE SEMİH ÖZAKÇA ÖLMEK ÜZERELER...
Aklıma başlıktaki yazı geliyor, başkası gelmiyor: AĞANIN DARBESİNİN ÜSTÜNE DARBE OLUR!..