Pelin Cengiz
AKP için kömürü savunmak giderek zorlaşıyor
Enerji üretimi portföyünde kömüre ağırlık veren ve bundan sonraki dönemde de ağırlık vermeyi düşünen Türkiye gibi ülkeler için dünyada kömür yatırımlarını savunmayı güçleştiren gelişmeler var. Kömürlü termik santral projelerinin küresel görünümünü ortaya koymak için her yıl hazırlanan "Yükseliş ve Çöküş: Küresel Kömürlü Termik Santral Kapasitesi Takip ve İzleme Raporu"nun 2017 değerlendirmesi kısa bir süre önce yapıldı. Coalswarm, Sierra Club ve Greenpeace tarafından hazırlanan rapor, kömürlü termik santrallerin yapımında önemli düşüş olduğunu ortaya koyuyor.
2010'dan beri 30 MW ve üzerindeki kömürlü termik santral ünitesini ve her sunulan yeni üniteyi tespit eden, haritalayan, tanımlayan ve sınıflandıran bir online veritabanı olan CoalSwarm Global Coal Plant Tracker'ın (Küresel Kömür Santrali Takipçisi) yaptığı bir araştırmaya göre, kurulmak istenen kömürlü termik santral sayısı 10 yıllık eşi benzeri görülmemiş bir büyüme döneminden sonra 2016'da temelde Çin ve Hindistan'ın değişen politikaları ve ekonomik koşullarına bağlı olarak büyük bir düşüş gördü. Bu düşüş, inşaat öncesi planlama, inşaata başlama ve devam etmekte olan inşaat da dahil, kömürlü termik santral yapımının tüm aşamalarında yaşandı. Çalışmanın bazı temel bulguları şöyle:
- İnşaat öncesi faaliyetlerde yüzde 48, inşaatın başlamasında yüzde 62 ve devam etmekte olan inşaatlarda yüzde 19'luk düşüş var. Ocak 2016'da 1,090 GW olan inşaat öncesi planlama aşamasındaki kömürlü termik santral kurulu gücü, Ocak 2017 itibarıyla 570 GW'ye düşmüş durumda.
- Çin ve Hindistan'da hali hazırda, 100'den fazla proje şantiyesinde 68 GW'lık santral inşaatı durduruldu. Tüm dünyaya bakıldığında ise, inşaası durdurulmuş santral sayısını 2016'da yapımına başlanan santral sayısının geçtiği görülüyor.
- Kömürlü termik santraller, bugüne kadar görülmemiş bir hızda kapatılıyor. Son iki yılda başta Avrupa Birliği ve ABD'de olmak üzere 64 GW kurulu gücünde santral kapatıldı.
- Yeni kömürlü termik santral projelerinin devreye alınma hızındaki bu yavaşlama, küresel ısınmayı endüstri çağı öncesi seviyelerinin 2°C altında tutma olasılığını gerçekleştirilebilir kılıyor. Paris'te kabul edilen iklim anlaşması hâlâ mümkün ancak mevcut kurulu gücün, özellikle tarihsel emisyon değerleri yüksek ülkelerde daha hızlı bir şekilde kapatılması gerekiyor.
- İyimser olmak için sebepler var ancak, Vietnam, Endonezya, Türkiye, Japonya ve diğer ülkelerde kurulmakta olan kömürlü termik santral sayısının azaltılması için daha çok ilerleme kaydedilmesi gerekiyor. Buna ek olarak, Çin ve Hindistan'daki yeni kömürlü termik santrallerin devreye alınma hızını yavaşlatmakta kat edilen gelişmelerin desteklenmesi ve yaygınlaştırılması gerekiyor.
Raporda, Ocak 2017 tarihi itibariyle dünyada kömürlü termik santral yatırımlarında ilk 30 ülkenin sıralandığı listede, Çin ve Hindistan'dan sonra üçüncü sırada Türkiye'yi görüyoruz. Raporda, Türkiye ile ilgili şu tespitler yer alıyor: "Yapım öncesi aşamada 66,852 MW gücünde kömürlü termik santral projesiyle Türkiye, Hindistan ve Çin haricindeki ülkeler arasında, yeni kömür santrali yapımı açısından açık ara en büyük potansiyele sahip ülke. Ancak, kömürlü termik santral projelerinin karşısında bugüne kadar planlama aşamasındaki projeleri durduran ya da da yavaşlatmış olan güçlü bir karşıt hareket var. Bu harekete bağlı olarak, planlanan projelerin sadece yüzde 13'ü tüm lisanslarını alabildi ve bu da Türkiye'deki projelerin nihai gerçekleşme oranının düşük olacağını işaret ediyor. Türkiye'de çok sayıda planlanan kömürlü termik santral projesi olmasına rağmen, şu ana kadar yalnızca 4,168 MW inşa edildi ve yalnızca 2,640 MW'lık kömürlü termik santral yapımı sürüyor."
Özetleyecek olursak, kömürde dünya üçüncüsü Türkiye'de 2010-2016 arasında 20 GW kömürlü termik santral projesi iptal edildi. Bu rakam, Türkiye'nin toplam kurulu gücünün dörte birine denk geliyor. Ayrıca, Türkiye'nin 66.8 GW kapasiteli kömürlü termik santral planladığını ancak inşa halindeki kapasitenin ise 2.6 GW düzeyinde kaldığını ortaya koyuyor.
Bu raporun hemen ardından bu hafta, Eurelectric (Avrupa Elektrik Üreticileri Derneği), 2020'den itibaren yeni kurulacak termik santrallere yatırım yapmayacaklarını ve Paris Anlaşması hedeflerine destek verdiklerini açıkladı. Bu, Türkiye'den aralarında Enerjisa, EÜAŞ, Çalık, Limak, Park Elektrik, Bereket Enerji'nin de bulunduğu 3500 üyesiyle Eurelectric'in bu kararı, özel sektörün de artık kömürde gelecek olmadığını kabul ettiğinin göstergesi olarak kabul ediliyor.
CAN Europe (Avrupa İklim Eylem Ağı), Eurelectric'in bu kararını önemli bir başlangıç olarak değerlendiriyor ancak, iklim değişikliği ile etkin mücadele için, bu adım mevcut kömürlü termik santralleri de kapsayacak şekilde genişletilmeli. Eurelectric, mevcut termik santralleri de aşamalı olarak devre dışı bırakacak planlar ortaya koymalı.
Şubat 2017 tarihinde Climate Analytics tarafından yayınlanan "A stress test for coal in Europe under the Paris Agreement" adlı rapora göre, Paris Anlaşması'nın ortaya koyduğu uzun vadeli hedeflere ulaşılabilmesi için, Avrupa Birliği'ndeki kömürlü termik santrallerin 2030'a kadar kapatılması gerekiyor. AB üyesi ülkelerde hali hazırda faaliyet gösteren toplam 280 kömürlü termik santral var.
Eurelectric'in verdiği taahhüdün, iklim değişikliği ile etkin mücadele için Türkiye, Polonya, Yunanistan ve Batı Balkan ülkelerinde yapılması planlanan ve faaliyette bulunan santralleri de kapsaması gerekiyor. Çünkü, bu bölgelerde yapılması planlanan kömürlü termik santral projeleri, Paris Anlaşması'nın hedeflerini tehdit ediyor.
Bugün geldiğimiz noktada, AKP iktidarlarının başından beri enerjide dışa bağımlılığı azaltma, yerli enerji kaynaklarına yönelme ve enerji tasarrufu sağlama söylemleri kömürün esiri olmaktan, çevre ve yaşam alanları katliamı yaratmaktan başka bir işe yaramadı. Üstelik, tükettiği enerjinin yaklaşık dörtte üçünü ithal eden Türkiye, doğalgaz ithalatında dünya 5'incisi, petrol ithalatında dünya 13'üncüsü, kömür ithalatında dünya 8'incisi, petrol koku ithalatında ise dünya 4'üncüsü.
Bir yandan tüketerek, hatta daha çok tüketerek büyümeye çalıştığımız için dışa bağımlılık azalmıyor, üstelik büyümeyi sadece tüketime, ranta ve inşaata odaklayınca gerçek bir büyüme de elde edilemiyor. Plansız, çevreyle, yaşam alanlarıyla uyumsuz, yatırım alanlarında yaşayan halkın istemediği projelerden vazgeçilemiyor. Ancak, tüm bunların yanı sıra yukarıda saydığım gerekçelerle birlikte belki de en önemlisi, yerli enerji diye AKP'nin plansız programsız şekilde yurttaşa rağmen dayattığı kömür yatırımlarını savunması giderek daha zor olacak. Dünya kömürden vazgeçiyor, dönüşüm başlıyor, Türkiye'nin bu tabloda yerini alması için geç değil, yeter ki değişimi fark edebilsin...
—/—