Ahmet Nesin
Askeri şura ve general Musa Çitil
Askeri Şura’ya az kaldı ve ortalık gittikçe kızışıyor. Neredeyse 6 aydır Askeri Şura’ya kadar ortalığın çok karışacağını yazıyorum ama çok ciddiye alan olmadı. Ciddiye alınmamasını şikayet anlamında söylemiyorum çünkü gayet normal, çünkü normalinde bu işlemin siyasetle çok bağlantılı olmaması gerekiyor. Ancak bir ülke kurulduğundan beri askerler ve sadece onlara bağlı devlet tarafından yönetiliyorsa bitakım olayların çıkması da gayet doğal. Eskiden tek yürek, tek kuvvet, tek derin devlet ve tek darbeci olan askeriye artık çift yürek, çift kuvvet, çift derin devlet ve çift darbeci noktasına gelmişse, herşeyi yaşarsınız ve yaşıyoruz da.
Sorun sadece bu olsa iyi, ayrıca kimin genelkurmay başkanı olduğunu da bilmiyoruz artık. Hulusi Akar sözümona emekli oldu ama milli savunma bakanı olarak kendisine ilginç bir üniforma diktirdi ve her olayın başında kendisi var ve askeriye ilk kez böyle bir olaya izin veriyor.
Hulusi Akar’ın bu tavrı neden önemli, çünkü Askeri Şura’da alınacak kararlara doğrudan müdahaleci durumunda da ondan. Şimdiki genelkurmay başkanı Yaşar Güler 18 Eylül 1954 doğumlu. Genelkurmay başkanlarının yaş haddi 67, yani önümüzdeki 30 ağustosta Yaşar Güler 18 gün ile hâlâ 67’nin içinde olmuş olacak. Duyumlarıma göre Akar genelkurmay başkanının görevini 1 yıl daha uzatarak hiç sevmediği söylenen kara kuvvetleri komutanı Ümit Dündar’ı emekli edecek.
Ümit Dündar 15 Temmuz’da 1. Ordu komutanıydı ve 500 metre ilerisinde Boğaz Köprüsü’nde askerlerin boğazı kesildi ve öldürüldüler. 15 Temmuz’da Dündar ile Erdoğan arasında ilginç bir konuşma trafiği var olduğu söylenir:
- Dündar: Sayın Cumhurbaşkanım ben sizi korurum, İstanbul'a gelin.
- Erdoğan: Size niye güveneyim?
- Dündar: Beni MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye sorun…
MHP de büyük olasılıkla Ümit Dündar’ın emekli edileceğinden emin olmalı ki, Korkusuz Gazetesi yazarı Ahmet Takan’ın yazısına göre Jandarma Genel Komutanlığı’na Arif Çetin’in yerine Musa Çitil’in getirilmesini istemiş. Korgeneral olan Çitil büyük olasılıkla Askeri Şura’da orgeneral yapılacak ve jandarma genel komutanı olacak.
Peki kimdir Musa Çitil? Bundan sonrasını Faili Meçhul Sitesi’nden alıntılıyorum:
Mardin’in Derik ilçesinde 1993-94 yılları arasında faili meçhul cinayete kurban giden 13 köylüyle ilgili dönemin Derik Jandarma Komutanı Tuğgeneral Musa Çitil hakkında dava açıldı.
Öldürülen köylülerin isimleri: Seydoş Çeviren, Yusuf Çeviren, Abide Çeviren, Ahmet Çeviren, Ramazan Çeviren, Mehmet Nejat Arıs, Piro Ay, Vejdin Avcıl, Mehmet Erek, Ramazan Erek, Ahmet Erek, Mustafa Aydin, Mehmet Faysal Ötün.
Çitil hakkında 13 kez ağırlaştırılmış hapis cezası istendi. İddianamede, Çitil’in öldürülen köylüler ile ilgili "terörist" diye tutanak tuttuğu belirtildi.
Mardin Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan dava daha sonra Adalet Bakanlığı’nın talebi ve Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin onayı ile "güvenlik gerekçesiyle" Çorum’a taşındı.
Davanın ilk duruşması, 11 Ekim 2012’de Mardin’de görüldü. Çitil mahkeme karşısına ilk kez üçüncü duruşmada, 1 Temmuz’da çıktı.
Savunmasında, "Yasaların bize verdiği yetki çerçevesinde, insan haklarına saygılı şekilde görev yaptık. Kanun ve konuların dışındaki hiçbir eylem ve fiili çalışmanın içerisinde olmadık" dedi.
Derik Savcılığı’nın yürüttüğü faili meçhuller soruşturması kapsamında ilçede iki ayrı yerde toplu mezar kazısı yapıldı. 17 Şubat 2012’de Dargeçit Bağözü Köyü’ndeki kazıda bir kuyunun içinde yanmış insan kafası ve bazı kemikler bulundu. Adli Tıp Kurumu’un raporuna göre, bulunan kemiklerinden biri gözaltında kaybedilen 19 yaşındaki Mehmet Emin Aslan’a aitti.
Çitil, 21 Mayıs 2014’teki karar duruşmasında beraat etti. Ailelerin avukatları davayı Yargıtay’a taşıdı, dosya halen Yargıtay’da değerlendiriliyor.
Derik davasına müdahil olan İbrahim Dölek 24 Şubat 2014’teki duruşmada tanık olarak ifade verdi. Dölek, Çitil’in 1993 yılında kendisini tehdit ederek, işkence yaptığını anlattı:
"Arkadaşlarımla Köseveli köyüne taziye ziyaretine gidiyorduk, köy girişinde aracımız jandarma tarafından durduruldu. Kimlik kontrolü yapıldıktan sonra üstümüz arandı. 3-4 saat sonra 10’a yakın askeri araç köyün etrafını sardı."
"O dönem yüzbaşı rütbesinde olan Çitil beni tehdit etti. Başıma silah doğrultarak terörist olduğumu itiraf etmemi istedi. Bizi gözlerimizi bağlayarak önce Derik Tabur Komutanlığı’na sonra İlçe Jandarma Komutanlığına götürdüler."
"Kömürlük gibi bir yerde, altı gün boyunca çok kötü şartlarda, gözlerimiz bağlı şekilde bekletildik. Tazyikli soğuk su, elektrik verme ve Filistin askısı gibi yöntemlerle birkaç kez işkence yapıldı. Üç kişi sorguluyordu bizi. Sorgulayanlardan birisinin Çitil olduğunu Köseveli köyündeki sesinden tanıdım. Sonra da Mardin’de mahkemeye çıkarıldık. Aynı gün serbest kaldık. Orada bir asker ‘Sen teröristsin git dağa çık, bir daha karşıma çıkma’ dedi."
"Yasaların bize verdiği yetkiyle" diye ifade vererek faili meçhulleri kabullenen bir asker, şimdilerde jandarma genel komutanı olmak üzere. Unutmayın, görevi 1 yıl uzatılacağı söylenen Yaşar Güler de 15 Temmuz sonrası jandarma genel komutanı yapıldı ve arkasından kara kuvvetleri ve genel kurmay başkanı yapıldı.
Eğer Ümit Dündar emekli edilmezse kuvvet komutanlarından ikisi MHP görüşünden olacak. Jandarma komutanı bildiğiniz gibi artık içişleri bakanlığına bağlı, yani Hulusi Akar’a değil, Süleyman Soylu’ya bağlı. İşte bu yüzden MHP’nin kolluk kuvvetleri olan jandarmayı istemesi beni oldukça kuşkulandırıyor. Hem de faili meçhul davası olan birisinin gelmesi iyice arttırıyor kuşkularımı. Erdoğan bütün bu yazdıklarım konusunda söz sahibi olabilecek mi, hiç sanmıyorum, uzun süredir herşey Erdoğan’a rağmen yapılıyor zaten.
Artık, çift yürek, çift kuvvet, çift derin devlet ve çift darbeci konumundayız, bunda artı olarak da çoklu faili meçhul var, en azından hakkında dava var.