Avrupa ile köprüleri atarken köprüler inşa etmek

Artık, kendi enerjisini yenilenebilir enerjilerden kendisi üreten, tasarrufa, verimliliğe önem veren, teknolojisiyle yenilik getiren projeler konuşuluyor. 

PELİN CENGİZ

 

Türkiye, 16 Nisan'daki referandum öncesi başta Almanya ve Hollanda olmak üzere Avrupa ülkeleriyle yaşadığı gerginlikler ve karşılıklı diplomasi teamüllerinden uzak tutumuyla dış politikada "köprüleri atarken", içeride köprü siyasetine tam gaz devam ediyor. Batı'nın kıskanıp engellemek istediği bu projelerle Türkiye'ye çağ atlattıklarını anlatırken, meydanlarda siyasi şov malzemesi haline getirilen ve arka arkaya kullanıma açılan altyapı projeleriyle ülkenin geleceğini nasıl ipotek altına aldıklarından bahsetmiyorlar haliyle…

İktidarın Yap-İşlet-Devret (YİD) modeliyle yaptırdığı kamu-özel sektör ortaklığı projelerine geçtiğimiz hafta sonu bir yenisi daha eklendi: Çanakkale Köprüsü. Köprünün temeli 18 Mart'ta atıldı.

Üçüncü köprüde, Osmangazi Köprüsü'nde, Avrasya Tüneli'nde olan neyse yine aynısı oluyor. Nedir o "aynısı" dediğimiz durum? Kamu kaynaklarını uzun yıllar boyu sömürecek, özel şirketler ihya edilirken vatandaşın sırtına ek vergiler olarak dönecek, AKP iktidarlarının seçim dönemi propaganda araçları olarak kullanılıp daha sonra işleticilere verdiği garantilerle Hazine'ye pranga olacak projeler…

AKP iktidarları köprülere, otoyollara, havaalanlarına, hastanelere bol keseden Hazine garantileri verecek, geçilmeyen köprüden, gidilmeyen otoyoldan, kullanılmayan havaalanından, doluluk oranının altında kalan hastaneden topyekün tüm Türkiye sorumlu olacak. Tam bir, "biz bu filmi daha önce görüştük" vakası da diyebiliriz yani. Yakında bu filmin bir benzerini üçüncü havalimanı bitirildiğinde de göreceğiz.

Çanakkale Köprüsü'nün yatırım maliyeti 10,5 milyar lira. 2023'te devreye girecek köprünün ihalesini kazanan Daelim-Limak-SK-Yapı Merkezi Ortak Girişim Grubu, 16 yıl işletme süresiyle köprünün gelirlerine sahip olacak. Köprüden geçecek araç sayısı için verilen garanti 45 bin araç. Köprüden geçiş ücreti ise 15 euro+KDV (yüzde 8).

Bu arada, Hazine'nin araç başına geçiş ücretini euro üzerinden özel sektöre garanti ettiğini ancak, yatırımcı şirketlerin yatırım bedellerini Türk Lirası üzerinden açıkladığını da ayrıca not düşelim. Meydanlarda yerli, milli edebiyatı çok güzel ama 2023'te bitecek, henüz yapılmamış ve geçilmemiş köprünün ücreti euro üzerinden.

Ayrıca, köprünün yapılmaya başlanması ile Çanakkale'de 50 bin dekar büyüklüğünde tarım alanının yok olacağına dikkat çekiliyor. Nereden bakarsanız bakın, yapılabilirliği olmayan bir proje daha…

Erdoğan, "Hayırcılar, Çanakkale Köprüsü'ne hayır diyemedi" diyor. Daha hayır demeye kalmadan projeler el çabukluğuyla oldu bittiye getiriliyor, ne ÇED süreçleri, ne mahkeme kararları dikkate alınıyor. Üçüncü köprü ve üçüncü havalimanı, hiçbir itirazın ve uyarının dikkate alınmadığı projelere çok net birer örnektir.

Yine, projenin finansmanıyla çok ilgilenenlerin bulunduğu, bunlardan birinin de Kore Eximbank'ı olduğu yönünde haberler çıktı. Zaten, Hazine garantileri de müteahhitler, uluslararası finans kuruluşlarından rahat şekilde para isteyebilsin diye veriliyor. Müteahhitler yurtdışından uzun vadeli borçlanıyor ama Hazine garantisinin altında kalan geçiş garantilerinin bedelini vatandaş ödüyor.

Öte yandan, bugüne kadar hizmete giren diğer üç projeye dair geçişlerle ilgili net sayılara ulaşmak da mümkün değil. Hesap verme, halkı bilgilendirme, şeffaflık süreçler işletilmediği için, tahmini sayıları bakanların açıklamalarından ya da milletvekillerinin verdiği soru önergelerine gelen yanıtlardan öğreniyoruz.

Örneğin, günde 135 bin araç garantisi verilen üçüncü köprüden geçmeyen her araç için devlet, özel sektöre 3 dolar ödüyor.

Günlük 40 bin araç geçiş garantisi verilen Osmangazi Köprüsü'nden günde geçen araç sayısı 12 binin altında kaldığını geçtiğimiz günlerde öğrendik. Osmangazi Köprüsü'nde işletici firmayla yapılan sözleşmeye göre 35 dolar+ KDV geçiş ücreti belirlenmişti. Ancak, gelen tepkiler üzerine geçiş ücreti önce 89 TL'ye ardından 65 TL'ye düşürüldü, aradaki fark da devlete yük olarak döndü. Günlük 68 bin 500 araç geçiş garantili Avrasya Tüneli'nden de günde ortalama 20 bin araç geçtiği yönünde haberler yer aldı. Taahhütle arasındaki 48 bin 500 araçlık fark ise halkın cebinden ödeniyor. Araç başına 4 dolar.

Bir de Çanakkale Köprüsü ile ilgili saya saya bitirilemeyen "enler" var. Köprü, hizmete girdiğinde Japonya'yı tahtından indirerek dünyanın en uzun aralıklı köprüsü unvanına sahip olacakmış. Bu tür en uzun, en yüksek, en geniş vs. unvanlı projelerle övünen dünyada bir tek Çinliler ve Araplar kaldı, bu işlere meraklı bazı zengin Asya ülkeleri bile artık vazgeçti. Artık, kendi enerjisini yenilenebilir enerjilerden kendisi üreten, tasarrufa, verimliliğe önem veren, teknolojisiyle yenilik getiren projeler konuşuluyor.

Bu projelerle ilgili en büyük hile ise hastaneler hariç hemen hepsinin olmazsa olmaz birer ulaşım projesi gibi gösterilmesi. Defalarca söyledik, yazdık, bunlar altyapı projeleri değil, hepsi birer rant alanını genişletme ve o genişleyen rantı paylaşma projeleri. Çanakkale Köprüsü'nün daha temelinin atıldığı günlerde arsa fiyatlarını yüzde 23 oranında arttırdığı yönünde çıkan haberleri başka nasıl açıklamak mümkün olabillir ki?

Haliyle köprü tamamlandığında bölgedeki arsa fiyatlarının uçması yönünde bir beklenti hakim. Arsa fiyatları yükselirken, gayrimenkul satışları da yükselmiş. Çanakkale Köprüsü çevresinde yabancılar, bugüne kadar 100 milyon liralık arazi satın almış. Köprü çevresine ilgili gösteren yabancıların yüzde 70'ini ise Araplar oluşturuyor. Aynı durum, özellikle üçüncü köprünün inşası sürecinde gerçekleşmişti.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Pelin Cengiz Arşivi