Bence ABD'ye gitme Erdoğan...

Hatta Belçika'ya da gitme... İkisinde de ifadene baş vurabilirler, bunun için gözaltına alınabilirsin. Ya da git ya, bana ne...

Esasında boşuna yazıyorum, bunlar laf dinlemezler ki, istediğin kadar gitmemesi gerektiğini söyle, kalkar gider. Oysa bunca yıllık politik yaşamımız var, deneyimimiz var, bikerelik de olsa dinlesene lafımızı, racon keseceksen kendi mahallenden kes, adamın ülkesine kadar gidip, bir de ona orada mı racon keseceksin? Anladık, esasında fena halde Kasımpaşalısın ve her yer ve şartta racon kesersin ama gittiğin adam da ağır abi be kardeşim, öyle eften-püften bir adam değil ki. Suratına bakıyorum da, sanki bir ucu Tophaneli gibi duruyor. Her adım atışında sanki yumurta topuk, sivri burun havası var da ceket giyilmeden omuzda yampiri duruyor gibi sankim.

Ne yalan söyleyeyim, 1 haftadır dediklerine ya da dedittirdiklerine bakıyorum da, ben olsam gitmezdim. Sakın yanlış anlama, korktuğunda dolayı söylemiyorum bunu, sen Orta Asya'dan gelme bir Gürcü Rizeli olarak asla korkmazsın ama gidersen de hiçbişey elde edemeden geri dönüp kendi hayranlarına rezil olacaksın, ben ona üzülüyorum.

Gelelim nedenlerine: İlk olarak yapılan son halk oylaması, sonuçlarına kimse inanmıyor. Muhalefet olarak bizim inanmamamız çok da önemli değil senin için ama komşularını, Avrupa'yı ve üstüne üstlük bir de Amerika'yı inandıramazsan, bu ülke olarak ve o ülkenin cumhurbaşkanı olarak ne kadar ciddiye alınacağının göstergesidir. Bugüne değin yaptığın faşistlikleri "Beni halk seçti, ben de yapıyorum..." tantanası, bu mühürsüz oylardan sonra geçerliliğini yitirdi. Kürt oylarını yükselttiğin ve bu halkın seni bağrına bastığı palavrası artık yok oldu.

İdamı çok istiyorsun ya, esasında istermiş gibi davranıyorsun ama esasında o ilmeği sen kendi boynuna Dolmabahçe mutabakatını yok saydığın gün geçirdin. Sadece Kürtler değil, bütün Türkiye "Barış geliyor" diye sevinmişken, hem barışı hem de sevinci yok ettin. Daha önce de yazmıştım, o kadarıyla bile Nobel Barış Ödülü'nü alabilirdin ama sen, hem de başka partilerin oyu uğruna savaşı başlattın ve uluslararası alanda zaten sevilmeyenken, bir de artık ciddiye alınmayan lider konumuna düştün.

Siyaseti bilseydin bunlar böyle gelişmezdi, sen hâlâ Kürt sorununu sadece Türkiye'nin kendi iç sorunu zannettiğinden çözümü eskiden yapanlar gibi PKK ve silahlı kuvvetler arasında çözülecek sorun sandın. İşte bütün bunlar, bu işi silahlı kuvvetler yerine IŞİD'le çözeceğini sandığın an allak bullak oldu. Kürt sorunu çoktandır sadece Türkiye'ye özgü bir sorun olmaktan çıkmış ve bilhassa Suriye Kürtleri kendi devrimlerini yaparak dünyanın sevgisini kazanmış ama sen onları da Türkiye içine alarak, daha önce resmi olarak 2 kez görüştüğün PYD hareketi ve eş başkanı Salih Müslüm'ü terörist ilan edip IŞİD kanalıyla yok etmeye kalkıştın. Bütün bunlar belgelendi ve sen belgeleyenleri de hapse atıp terörist ilan ettin.

ABD ve İngiltere geçenlerde İstanbul'dan gelecek uçaklardaki teknolojik eşyaların bagaja konması gerektiği kararını verdiğinde bence bu ülke dünyanın gözünde artık tamamen bitti. Bu karar senin IŞİD'e yaptığın destekten dolayı çıktı. Bu sadece İstanbul'dan kalkacak uçaklar için alınmış bir karar değil, transit geçecek yani, başka ülkelerden kalkıp da İstanbul üzerinden gidecek uçaklar için de geçerli ki, bunun maliyeti bile yeter esasında bir ülke ekonomisiyle oynamaya.

Şimdi bir de önünde ABD'de tutuklanan Reza Sarraf olayı var. Sadece Sarraf da değil, Halk Bankası Genel Müdür yardımcısı da işin içinde ve o da aynı dosyadan ABD'de tutuklu. Hepimiz biliyoruz ki o dosyanın içinde Recep Tayyip Erdoğan, yani sen varsın. Bu yapılan işlemlerde kendinin hiçbir şahsi kârı olmayabilir, bunu bize pek inandıramazsın ama yurt dışına inandırabilirsin. Ancak, sorun kişisel kâr değil zaten, uluslararası bankacılık sisteminin kurallarına aykırı davranmak bile yetiyor.

Bizi yeteri kadar rezil ettin dünyaya. AKP hükümetini hiç sevmeyebilirim ama o ülkenin bireyi olarak da rezil edilmeme izin vermem. Hollanda'da yaşanan saçma krizi bilmeyen yok. Seçim hırsıyla bir ülkenin bakanının sınır dışı edilmesine, gözaltına alınmasına neden oldun. Madem Türkiye'de mühürsüz oyla seçimi garantiye almıştın, bir ülkeyi neden yurt dışında rezil ettin.

Şimdi yakında ABD'ye gideceksin, oradan da Brüksel'e. Önceden genelkurmay başkanını, MİT müsteşarını ve başdanışmanını gönderdin ki, etrafı koklasınlar diye. Çok iyi koklamışlar ki Pentagon PYD'ye silah verdi ve bu silahları hiçbir şekilde geri almayacağını açıkladı. Sen hâlâ efelenme muhabbetini götürüp "Umarım ben gidene kadar bu karar değişir..." diye yarı efelenme durumundasın. Belçika yetkilileri oraya gittiğinde siyasi konuşma yapmak için sana salon verilmeyeceğini açıkladı.

Irak ve Suriye Kürtlerine savaş açmanın önü tıkandı. Ata binmeyi beceremesen de Avrupa'da istediğin gibi at koşturabilmenin önüne geçildi. Fethullah Gülen'in iade edilme şansı sıfıra indi, kimse darbeyi Gülen ekibinin yaptığına inanmıyor. Ve senin için en önemlisi, Reza Sarraf'ın serbest bırakılma şansı da yok artık. Ve en son ABD'den bir senatör "Erdoğan bu toplantıya gelmese de olur..." diye bir açıklama yaptı.

Daha yazamadığım onlarca neden var ama bütün bu olanlardan sonra bence ABD'ye gitme Erdoğan... Hatta Belçika'ya da gitme... İkisinde de ifadene baş vurabilirler, bunun için gözaltına alınabilirsin. Ya da git ya, bana ne...

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet Nesin Arşivi