Buğday ambarına termik santral hançeri

Türkiye'nin en önemli tarım alanlarının bulunduğu Konya ve Karaman'a kömür ocakları ve kömürlü termik santraller kurulması planlanıyor.

Herkes hatırlar, ilkokulda hayat bilgisi dersinde Türkiye'nin önemli bir buğday ambarı olduğu, tarımda kendi kendine yetebildiği, topraklarının bereketli olduğu anlatılırdı.  Sonra büyüdük, gerçeklerle yüzleştik. Bırakın tarımda kendi kendine yetebilen ülke olmayı en temel gıda maddelerini ithal ettiğimizi, açgözlü bir hırsla doğanın canına nasıl okuduğumuzu, verimli topraklara nasıl konut, alışveriş merkezi, sanayi tesisi, kirli enerji santralleri kurduğumuzu, yanlış sulama ve tarım politikaları ile toprakları nasıl yok ettiğimizi, tarlada ter dökenin emeğini nasıl yok saydığımızı, toprağı, suyu, havayı nasıl zehirlediğimizi öğrendik. Gerçek, artık kitaplarda yazıldığı gibi değildi...

Bu konuya nereden geldik? Türkiye'nin gerçek anlamda buğday ambarı hançerlenmek isteniyor. 2700 yıllık bir geçmişe sahip dünyadaki ilk yazılı tarım anıtına ev sahipliği yapan, Türkiye'nin en önemli tarım alanlarının bulunduğu Konya ve Karaman'a kömür ocakları ve kömürlü termik santraller kurulması planlanıyor. Geçen hafta, Tema Vakfı ile Konya ve Karaman'da saha ziyaretlerinde bulunduk. Durumu hem yerinde inceleme hem de bölgede yaşayanlardan dinleme fırsatımız oldu. 

Türkiye'nin Afşin Elbistan'dan sonraki en büyük linyit kömürü sahası olarak ifade edilen bu linyit rezervinin çıkarılması ve termik santrallerin yapılması halinde meydana gelecekler, Türkiye tarımı için tam bir kabus senaryosu. Çünkü, bu rezerv çıkarılabilirse ve termik santralde işlenirse ortaya çıkacak zincirleme felaketleri tahmin etmek mümkün değil...

MTA'nın tespit ettiği 1,8 milyar tonluk linyit rezervinin hepsinin çıkartılması için kazılacak toprağın hafriyatı 11,5 milyar metreküp hacme ve 22 milyar ton ağırlığa denk gelecek. EÜAŞ, kurulacak termik santralle 30 yıl boyunca 5500 ile 6000 MW arasında bir değerde elektrik enerjisi üretmeyi planlıyor. Bu miktarda enerjiyi üretecek tek bir termik santral tipi yok. Bu durumda altı adet 1000 MW'lık veya 10 adet 600 MW'lık termik santral kurulması gerekiyor. Yeraltı suyunu kullanarak soğutma sağlamak için 8800 adet yeraltı su kuyusunun sürekli çalışması öngörülüyor.

Tarıma elverişli araziler kazılıp kömürlü, kükürtlü, asidik, ağır metalli bir halde kazı alanlarına ve dekapaj yığma sahalarına yeniden doldurulduğunda bölgenin tarım arazileri büyük zarar görecek. Açığa çıkacak hafriyatın binde birinin bile tozlaşıp havaya kalkması, 30 yılda 22 milyon ton, yılda 700 bin ton tozun yaşam alanlarına ve tarım arazilerine uçması demek...

Kömürün verimli şekilde çıkartılması için en az 200-300 metre derinlikte kazı yapılması, yani kazının yeraltı suyu düzeyinin altında gerçekleşmesi gerekli. Bunun için yeraltı suyunun pompalarla boşaltılması gerekiyor ki, bu da tüm Konya Havzası'nın suyunu çekmek demek. Üstelik bunca zahmeti son derece kalitesiz, nem oranı yüzde 47'yi bulan bir kömürden elektrik üretmek için çekeceksiniz. Yapılacak termik santrallerin su ihtiyacı 2 milyar tondan fazla. Buna karşılık Konya Havzası'nda 1,5 milyar tondan fazla su yok. Santralde kullanılacak soğutma suyu için yeraltı sularının kullanılması da başka sorunları beraberinde getirecek.

Söz konusu olan yaklaşık 24 bin futbol sahası büyüklüğü ile eşdeğer tarım ve mera alanlarından oluşan 18 bin hektarlık bir alan. Konya ve Karaman'ı içine alan havzanın neredeyse yarısı (yüzde 47,1) tarım arazisi ve yüzde 21,1'i de meradan oluşuyor. Buğdaydan arpaya, şeker pancarından nohuta tonlarca üretimin ve ihracatın yapıldığı, 5 milyon elma ve 5 milyon diğer meyve ağaçlarının bulunduğu bir bölgeden bahsediyoruz. 

Kentteki sanayi de daha çok tarıma dayalı olarak gelişmiş. Türkiye bisküvi üretiminin üçte biri, bulgur üretiminin yüzde 20'si Karaman'da yapılıyor. TEMA Karaman Temsilcisi Muttalip Yıldırım, Karaman'da tarımla gıda sanayinin bütünleştiğini, 33 bin işçiye istihdam yaratıldığını, Türkiye'de işsizliğin olmadığı tek kent olduğunu söylüyor. Kimse, termik santraller işsizliği çözecek demesin, bölge işsizlik sorunu olmayan, hatta diğer il ve ilçelerden işçilere istihdam sağlayan bir kent konumunda.  

Yaklaşık beş yıldır gündemde olan projeden vazgeçilmemesi üzerine Tema Vakfı, farkındalık için yeni bir kampanya başlattı. "Kömür Üzer" sloganıyla başlatılan kampanyayla ilgili TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, "Gelecekte su stresi, yeterli ve sağlıklı gıdaya erişim gibi sorunlar yaşamamamız için tarım alanlarımızı, verimli topraklarımızı korumamız gerekiyor" diyor.  

Niyet, EÜAŞ'ın burayı yabancı yatırımcıya açabilmesiydi. Sahadaki tüm izinlerin, tüm kararların alınarak, yatırımcıya projelerin ihale yoluyla bırakılması söz konusu. Ancak, yabancı yatırımcıdan pek ses seda yok. Gürallar Grubu'na bağlı Ege Makine ve Elektrik Üretim A.Ş. bu bölgede kömür çıkarmak ve termik santral kurmak için izin başvurularında bulundu. Diğeri, AKP Karaman Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı, Pankobirlik Yönetim Kurulu Başkanı Recep Konuk. Konya Şeker'de gerçekleştirdiği atılımlarla dikkat çeken ve bir çiftçi kooperatifi markası olan Torku markasının yaratıcısı. Yani, Karaman'da çiftçinin emeğini, alın terini termik santrallere yeğ tutan isim... 

Sonuç olarak, dönüp dolaşıp toprağın altı mı daha kıymetli yoksa üstü mü tartışmasına dönüyoruz. Ancak burada çok açık ki bu proje hayata geçerse toprağın altı üstüne gelecek, 25-30 yıllık termik santraller için ekosistemde geri dönülmez zararlara yol açılacak, tarım yok edilecek, maliyetler hiçbir zaman öngörülen miktarla sınırlı kalmayacak, proje sürerken pek çok iş cinayetleri yaşanacak.

Şimdi soralım, bu mu vatan sevgisi, bu kadar mı vatan toprağının kıymeti? İşsizliğini çözmüş, üreten, alın teriyle çalışanların tarım toprağını termik santrallerle hançerlemek mi vatanseverlik? Mesele, vatan toprağı, vatan sevgisi ise ve o toprağı ne olursa olsun korumak ise bugün bunu Türkiye'de canla başla en iyi yapan çevre mücadelesine gönül verenlerdir. 

Bu projeden bir an önce vazgeçmek, kömür yüzünden ne toprağı ne de toprağa emek verenleri üzmemek gerek...

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Pelin Cengiz Arşivi