Eser Karakaş
Bütçeler, OVP’ler, kalkınma planları (!)
Beş yıllık kalkınma planları, senelik bütçeler, orta vadeli programlar (OVP) referans belgeleridir ve referans belgeleri olarak kaldıkları sürece de önemlidirler.
Peki referans belgesi olmaları ve öyle kalabilmeleri neye bağlıdır?
Bu sorunun çok sayıda yanıtı olabilir ama muhtemelen bu yanıtların başında öngörülerin seneler itibariyle sapma oranının makul oranları aşmamasıdır.
Önce bütçelerden başlayalım; senelerce çalıştığım kürsüde bütçe gerekçelerini biriktirir (o zamanlar internet yok daha) ve herkesten biraz farklı olarak geriye yönelik gözlemler yapardım.
Mesela, 1990 senesinin bütçe gerekçesi yayınlandığı zaman herkes 1990 senesinin mali büyüklüklerini analiz ederken benim dikkatim daha ziyade 1988 bütçe gerekçesinde 1989 senesi için yapılan tahminlerin ne kadar gerçekleştiği istikametinde olurdu.
O dönemler enflasyon da çok yüksek ama bu öngörülebilir bir şeydi bir ölçüye kadar ve 1988 tahminleri ile 1989 gerçekleşmelerinin sapma oranları beni dehşete düşürürdü.
Eski kuşak maliyeciler bütçeyi kamu kesiminin mali planlaması olarak tanımlarlar ama bu sapmalar ortada iken ortada bir mali planlama falan olmadığı ortaya çıkardı, demokrasinin en temel belgesi olan bütçeler, bütçe hakkı anlamlarını yitirirdi.
2019 bütçesi 80 milyar TL bütçe açığı öngörüyor ama daha altıncı ayın sonunda bu bütçe açığına ulaşıldı bile; böyle bütçe ve mali planlama, böyle uygulama olur mu?
Elimde 2017-2019 Orta Vadeli Program (OVP) var.
2017-2019 OVP’ye göre 2019 yılı enflasyon oranı beklentisi yüzde 5.9; oysa muhtemelen 2019 senesini bu oranın en azından iki katı bir enflasyon oranı ile kapatacağız.
Peki bu durumda OVP yapmanın ne anlamı kalıyor?
Birileri, yatırımcılar, tasarrufçular orta vadeli ekonomik kararlarını devlete, OVP’ye güvenerek vermişler ise tüm bu kararlar havada kalıyor, etkinsizleşiyor çünkü öngörülen enflasyon ile gerçekleşeni arasında en küçük bir bağ kalmamış durumda.
Aynı OVP’de 2019 için öngörülen işsizlik oranı yüzde 9.8, oysa gerçekleşecek işsizlik oranı yüzde 15’in bile üzerinde olacak muhtemelen.
Sevsinler böyle orta vadeli programı ve şatafatlı törenlerle bu OVP’leri sunanları.
En gırgır tahmin başarısı (!) galiba büyüme alanında.
2019 için OVP yüzde beş büyüme öngörmüş ama bu sene yani 2019’da büyüme sıfır çıkarsa Cumhurbaşkanlığı hükümeti zil çalıp oynayacak çünkü muhtemelen büyüme negatif olacak.
Aynı OVP faiz dışı bütçe fazlasını milli gelirin yüzde 1.9’u, faiz harcamalarını da kapsayan bütçe açığını ise eksi 0.9 olarak tahmin etmiş oysa altıncı ayın sonu itibariyle Türkiye, çok sevimsiz bir ekonomik sinyal, faiz dışı bütçe açığı veriyor.
2019-2023 on birinci kalkınma planı da maalesef mizah boyutu öne çıkan bir plan olmaya aday.
Onuncu kalkınma planında 2023 senesi için kişi başına 25 bin dolarlık gelir öngörülmüştü oysa on birinci kalkınma planında, yapan aynı kurum, 2023 senesi için 12 bin 484 dolarlık bir kişi başına gelir öngörülüyor.
Onuncu planda 2023 için yüzde beş işsizlik öngörülürken on birinci planda yine aynı sene, 2023 için öngörülen işsizlik yüzde 9.9 öngörülüyor.
Kişi başına gelir tahmini yarı yarıya azalırken işsizlik öngörüsü yaklaşık iki katına çıkmış.
Onuncu planda 2019 senesinde Türkiye’ye yapılacak doğrudan yabancı yatırım için 24 milyar dolarlık bir tahmin var ama muhtemelen 2019 senesinde ülkemize giren doğrudan yabancı sermaye yatırımı on milyar dolar dolayında olacak.
Bütçeler rastgele, OVP’ler ciddiyet dışı, beş yıllık kalkınma planları mizah.
Çok sıkıntılı bir durum.
Bu tahmin sapmaları ya da garabeti önce devlet ciddiyeti ile uyumsuz.
İkinci olarak da, hâlâ böyle yatırımcı, tasarrufçu kaldı ise, bu resmi belgelerin öngörülerine güvenerek adım atan, karar veren yatırımcı, tasarrufçu çok büyük sapmalar nedeniyle çok büyük kayıplarla karşı karşıya kalıyorlar.
Birileri bu belgeleri hala referans belgeleri olarak alıyorsa çok şaşmak lazım.
Ama biz de hâlâ bu gayrı ciddi belgeler üzerine yorumlar yazıyoruz.
Buna da şaşmak lazım.