Ahmet Nesin
Çapa Hastanesi kemik kanseri Ahmet için rapor verdi mi?
İnsan yaşamında zor günler vardır, yaşamak istemeseniz de o bigün sizi bulur ve yaşarsınız. Bunun en felaketi kanser hastası bir yakınınızdır ve ziyaret etmek zorundasınızdır. Yaklaşık 4 yıl önce ağabeyim Ateş’i ziyaretimde yaşamıştım bu an’ı, 60 yıllık Ateş ağabeyim gitti, hâlâ o 15 dakikayı anımsarım.
Dün bu günlerden birini yaşadım ama bir farkla, 9 yaşındaki kemik kanseri Ahmet iyileşecek ve ben onunla Köln’ün çayırlarında, nehir kenarında ve dağlarında dolaşacağım.
Ahmet Burhan Ataç’ın hikayesini bilmeyen kalmadı, Ahmet’e kemik kanseri teşhisi konuyor, baba cezaevinde tutuklu. Hastalık 4. evreye geliyor ve Köln’de İmmün-Onkoloji Merkezi Ahmet’in tedavisini kabul ediyor. İmmün-Onkoloji Merkezi bir hastahane değil esasında, bir doktorun kurduğu bir kanser merkezi.
Doktor genç yaşında kansere yakalanıyor, kendisine kurtuluşunun olmadığı söyleniyor, ancak genç adam bunu kabullenmiyor ve araştırmalara başlıyor. Çokça tıbbi detaylara girmeyeceğim ama kendisini kurtarıyor genç doktor. Uygulama anlatınca basit gibi gözükse de sanırım çokça detayı vardır. Ancak en basit haliyle anlatırsam doktorlar Ahmet’in önce vücut ısısını 41 dereceye çıkartıyorlar, bir de kanından bir miktar alıp, kimi değişimlerden sonra vücuduna geri enjekte ediyorlar. Bunun adı da "İMMÜNOTERAPİ", yani Ahmet’e artık kemoterapi uygulanmıyor. Bu sistem 1 hafta yapılıyor, sonra Ahmet 3 hafta dinlenmeye alınıyor ve 3 seans olarak devam ediyor. Anlayacağınız vücuttaki kanseri hapsediyorlar, Avrupa’da hapis başka yani.
Benim kafamı rahatlatan olay merkezin Küba mantığıyla çalışması, o yüzden kesinlikle ticari amaçlı biyer değil. Aynı Küba’daki hastahane ve doktorların yaptığı gibi, önce raporlar isteniyor ve iyileşme olanağı var ise hasta kabul ediliyor. Doktoru da buna güveniyor, biz de bilime ve doktora.
Sorun Ahmet’in tedavisinde değil, sorun iktidarda, sorun Türkiye’de. Ahmet’in babası Reha Ataç tutuklu olduğundan dolayı annesi Zekiye Ataç’a pasaport verilmiyor. Zekiye Ataç 9 yaşındaki (Ki yeni basmış 9’a) 2 haftaya geleceğini, zamanları olmadığını söyleyerek ikna etmiş Almanya’da bir ailenin yanına gitmesine.
Ve Zekiye Ataç’a hâlâ pasaport verilmiyor, devlet bu konuda zorlanmış esasında pasaport vermezken, çünkü bir neden bulmak zorunda, ikna edici olmak zorunda.
Bomba şimdi patlıyor, devlet kendince çözümü bulmuş, aldığım duyuma göre Çapa Hastahanesi -Büyük olasılıkla onkoloji servisi- Ahmet’in Çapa’da tedavi olabileceğine ve kurtulabileceğine dair bir rapor vermiş.
Bundan sonrasını fazla yazmak istemiyorum, çünkü beni tanıyan okurlarım şu an dilimim ve kalemimim ucunda neler olduğunu gayet iyi bilirler.
Ben sayın Emine Erdoğan’dan ve meclisteki bütün kadın milletvekillerinden rica ediyorum, Zekiye Ataç pasaport alana kadar o meclisten yada pasaport dairesinden -kaldıysa- çıkmayın. Çok net yazıyorum, Ahmet tıbben iyileşecek, o küçücük yavruya bir şey olursa psikolojisinden olacak. Çünkü Ahmet’in gözleri her şeye ve herkese karşın fer fer "İYİLEŞECEĞİM" diye dolanıyor.