Derin devlet sıyrılır ama sen kaçamayacaksın Erdoğan...

Bugüne değin cumhuriyet hep derin devlet yada askeri devlet tarafından yönetildi ama bu bir şekilde kamufle ediliyordu.

Geçtiğimiz günlerden birinde Erdoğan soytarılarından birisi televizyonda Anayasa Mahkemesi'nin anayasadan üstün olup olmadığını soruyordu gevrek gevrek sırıtarak. Konu CHP milletvekili Enis Berberoğlu'nun milletvekilliğinin düşürülmesi hakkındaydı ve her konuyu bildiğini sanan soytarılardan birisi bir anlamda Anayasa Mahkemesi'ne meydan okuyordu. Bu kişiler konuşurken artık bişeyden eminim, o da bu soytarıların dediği ne kadar anayasaya aykırıysa, bu soytarılar ne kadar abes konuşuyorsa, o kadar olma olasılığı vardır.

 

İsterseniz daha net açıklamaya çalışayım. Artık Türkiye'de basın, akademisyenler ve siyasetçiler adına kimi soytarılar var, bir de o soytarıların başı var. Soytarılar mesleklerine ve oranlarına göre gruplara ayrılıyorlar, bu da bildiğiniz gibi baştan baş parmağa kadar uzanıyor. Arada "Dötünün kılı" olmak isteyenler olsa da esasında hemen hemen hepsi aynı konumdalar.

 

14. ağır ceza mahkemesi Enis Berberoğlu'na MİT tırları dolayısıyla bir ceza verdi. Meclis uzun süre daha önce yaptığını yaptı ve sessiz kaldı. Sonra soytarıbaşından bir emir geldi ve Enis Berberoğlu'nun milletvekilliği hoppadanak kaldırıldı. Enis Berberoğlu Anayasa Mahkeme'sine bireysel başvuruda bulundu ve mahkeme Enis'i haklı buldu. Anayasa Mahkemesi Enis Berberoğlu'nun karar aşamasında ve milletvekilliğinin düşürülmesinde "Hak ihlali" olduğunu söyledi ve 14. Ağır Ceza'ya dosyayı göndererek yeniden yargılanma yolunu açtı.

 

Şimdi Anayasa Mahkemesi'nin anayasadan üstün olup olmadığını merak eden soytarıya ve onu destekleyenlere bişey demek istiyorum. Mahkeme kararında hak ihlali esas anlamda teknik faul gibi bişeydir. Sadece adliye muhabiri olarak öğrendiklerimi yazmıyorum, mahkemeden bir teknik hatayı bizzat yaşadım ve askeri yargıtay tarihinde ilk kez benim askerden firar kararımı bozdu. Mahkemeye eşim ameliyat olduğu için firar ettiğimi söyledim ve hastahane raporlarını verdim. Kararın değişmeyeceğini biliyordum ama hapse girmeden çözmek istedim. 12 Eylül sonrası sakıncalıydım ve serbest bırakmadılar. 8 aylık cezamı 11 ay çektim ama Askeri Yargıtay mahkemenin hastahane raporlarını incelemediğini kastederek teknik olarak cezayı bozdu ve ben tahliye edildim, hapis cezam askeriyeye sayıldı ve teskeremi de aldım. Daha sonra firarda askerlik yakma ve hapis cezası kaldırıldı ve ben askerliğimi bir anlamda yanlış karar nedeniyle askerde yatarak bitirdim. İşte teknik karar böyle bişeydir, aldığınız kararın değişmez ve doğru olması bişeyi değiştirmez, işin içinde teknik hata varsa bu karar yeniden yargılanmak üzere mahkemeye iade edilir.

 

21. yüzyılda sivil cumhurbaşkanı seçtik diye bayram yapıp, bununla demokrasiye geçtiğimizi sananlar yanılıyorlar. Bugüne değin cumhuriyet hep derin devlet yada askeri devlet tarafından yönetildi ama bu bir şekilde kamufle ediliyordu. Mustafa Kemal'in "Beyler askeri elbiselerinizi dolaba asın ve siyasete öyle gelin" kandırmacasıyla başlar bu yönetim tarzı. Mustafa Kemal ve İsmet İnönü elbiselerini dolaba asmış olsalar da hep asker kafasıyla yönettiler Türkiye'yi. Daha sonra Celal Bayar'la sivil cumhurbaşkanlığına geçilmiş olsa da yapılan arka arkaya darbelerle derin devlet hep iktidarda oldu. 27 Mayıs darbesinden sonra demokratik anayasa geldiğini söyleyenler 141, 142, 146 ve 163 nolu maddelerin askeriyenin dayatması olduğunu hiç hesaplamadıkları gibi, hâlâ bir darbe anayasasıyla yönetildiklerini ve son noktada ırkçı bir anayasa olduğunu ciddiye almadılar.

 

Geçen gün yazdığım gibi Cumhuriyet kurulduğundan beri devlet çok ciddi cinayetler işlemiş ve bunlardan dolayı kimse yargılanmadığı gibi, tam tersine kahraman olarak isimlendirilmişler ve neredeyse hepsi birer danışmanlık unvanı almışlar.

 

Bugüne değin Mustafa Suphilerin, Sabahattin Alilerin öldürülmelerinden tutun da hiçbir katliamdan dolayı derin devlet görevlisi ne tutuklanmış ne de yargılanmış. Son olarak Ankara'da bir JİTEM davası görüldü ve beraatla sonuçlandı. O davada yargılananlardan birisinin itirafçı olmasına karşın dosya bilinmeyen ve görülmeyen bir rafa kaldırıldı. Doğu Perinçek soytarısı ben Madımak Katliamındaki gerçekleri yazdım diye bana dava açmaya çalışıyor. Kendisi hangi rütbeden maaş alıyor bilemem ama aldığım duyumlara göre emekliliği yakın.

 

Yani Erdoğan, derin devlet yeni dönemde mutlaka yöneteceği yeni bir siyasi bulur ve seni hemen kenara atar. O yüzden onlar sosyalist-devrimci bir iktidar gelene kadar borularını öttürürler ama sen şimdi olduğu gibi hep kaçacak bir delik ararsın. Ama bu kadar uluslararası suçla bu şansın sıfırın bile altında. Hiç isim isim verip de olayları anlatacağını ve yırtacağını düşünme, Mehmet Ağar'ı örnek al, az biraz hapsi kabullen ve yaptıklarınla yüzleşmeye çalış. Damat yan koğuşta olursa da cezaevi ekonomisini öğrenirsin.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet Nesin Arşivi