Ahmet Nesin
Erdoğan Fethullah Gülen’le İşbirliğine Devam Ediyor…
Kimi aklı evvel hukukçular son zamanlarda TV'lere çıkıp, "Canım Fetöcü savcı ve hakimlerin tüm davalarını da düşüremezsiniz ki, bazıları doğru olabilir…" diyerek cinlik yapıyorlar ya, en çok onlara gülüyorum.
Ahmet NESİN
Bir siyasi oluşum ya da kişi gazetecileri terörist ilan ederse artık onun sonu gelmez. Hele o gazetecilerin büyük bir çoğunluğu barış isteyen kesimden geliyorsa, onları hapse atmak, diktatörlüğün tescillendiğinin kanıtıdır. Kapatılan Özgür Gündem Gazetesi'nin 1 günlük genel yayın müdürlüğünü yapan arkadaşlara ceza verilmeye başlandı, herkese aynı ceza veriliyor, 15'er ay ceza ve erteleme, ertelenemeyen 6 bin lira para cezası.
İsterse 4 haberden, isterse 3 ya da 2 haberden dolayı yargılasınlar, verdikleri ceza hep aynı, 15 ay ertelemeli ceza ve 6 bin lira ceza. Hani akşam arkadaşlarınızla bir lokantaya gidersiniz ve hangi yemeği yerseniz yiyin aynı dolgunlukta hesap gelir ya, aynen öyle bişey. Mesela ben 4 haberden yargılanıyorum, mahkeme bittiğinde 2 haberden yargılananla aynı cezayı alacağım. Bana mı indirim yapıyorlar, yoksa onlara mı bindirim yapıyorlar bilmiyoruz henüz. Cezalarımızı fikslemişler.
Bu hafta KCK ana davasından yargılanan arkadaşlarımıza ceza yağdı. Bu duruşmada ilginç bişey var, bu davayı açan savcılar ve yürüten mahkeme heyeti Cemaat soruşturmasından görevden alındılar. Esasında biz bu tip olaylara yabancı değiliz, Balyoz ve Ergenekon davalarında da aynısı yaşandı. Ama sonucunda değişiklik var, Balyoz ve Ergenekon davaları aynı gerekçeyle bozuldu ve herkes beraat ederek yargılanan subayların itibarları iade edildi. Sadece itibarları iade edilmedi esasında, şu an Türkiye siyasetini de yöneten ekip Ergenekon ekibi.
HDP KCK ana davasında verilen karar üzerine aşağıdaki yazılı açıklamayı yaptı: "14 Nisan 2009'da KCK adı altında Kürt demokratik siyasetine yönelik gerçekleştirilen siyasi kırım operasyonları sonucunda 10 binden fazla kişi tutuklanmış, birçok Kürt siyasetçi uzun yıllar hukuksuz şekilde cezaevlerinde tutulmuştu. Dün Diyarbakır'da görülen ‘KCK Ana Dava'da Kürt siyasetçilerine yüzlerce yıl ceza verildi. Tamamen siyasi nedenlerle, hukuk dışı ve bütün demokratik hukuk ilke ve teamüllerinin çiğnenmesiyle verilen bu cezalar çok açık bir şekilde demokratik siyasetin tasfiyesinin hedeflendiğini gösteriyor. 15 Temmuz darbecilerine karşı mücadele ettiğini söyleyen iktidar, diğer taraftan o darbecilerin hazırladıkları tasfiye operasyonunun sahibi oldu. Davayı açan savcılar ve yürüten mahkeme heyetleri, yani hakimler Cemaat soruşturmasından görevden alındı. Ancak buna rağmen hukuksuz delillerle Kürt siyasetçileri cezalandırma hevesi sona ermedi. Buna karşın Balyoz ve Ergenekon davaları aynı gerekçeyle bozuldu, hatta itibarları iade edildi."
Anlayacağınız bu davayı açan savcı ve hakimlerin hepsi Fetö terör örgütünden gözaltına alındı, hem meslekten ihraç edildiler, hem de tutuklandılar. Esasında bu davaya benzer bir dava daha var ama henüz başlamadı bile. Cumhuriyet Gazetesi'nin 13 yazar ve yöneticisi "FETÖ/PDY ve KCK/PKK terör örgütleri adına suç işlemek"ten tutuklandılar.
Bunu okuduğunuzda sanıkların yarısı Fetö'cü yarısı da PKK'li zannedebilirsiniz ama işin aslı öğle değil. Sanıkların çoğu yakından tanıdığım kişiler ama gazeteciliğe başladığımda aynı evi 6 ay paylaştığım Turhan Günay'ı örnek vereyim, Fethullah Gülen dediğimde tüyleri diken diken olan birisidir, aynı zamanda Kürtlerin haklarına saygı gösteren ve inanan birisi olmakla beraber PKK'yle uzaktan, yakından alakası yoktur. Herkesin Cumhuriyet Kitap Eki'yle bütünleştirdiği Turhan'ın önceki görevi milyon trajlara vuran Gırgır Dergisi'nin koordinatörlüğüdür. Huysuz İhtiyar Oğuz Aral'la zamanın genç karikatüristleri arasında kum torbası göreviyle her şeyi organize eden Turhan Günay'ın bugünkü gülmece dergilerinin gelişmesindeki payı asla unutulamaz.
Cumhuriyet ekibine yönetilen suçlamalar esasında çok komik:
1) Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak (FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü),
2) Siyasi ve Askeri Casusluk,
3) Gizli Kalması Gereken Bilgileri Açıklama ve Bu Suça Teşebbüs Etmek,
4) Cebir Ve Şiddet Kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Yapmasını Kısmen Ya da Tamamen Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etmek,
5) Suç Uydurma,
6) Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Etmek,
7) Hukuka Aykırı Olarak Elde Edilen Verilerin Kaydedilmesi,
8) Suç Delillerini Yok Etme, Gizleme Veya Değiştirme
9) Görevi Kötüye Kullanmak
10) Resmi Belgede Sahtecilik
Ama komiklik burada da bitmiyor, Cumhuriyet Gazetesi'ne yapılan operasyonu yürüten savcı Murat İnam 53 sanıklı Fetö'den yargılanıyor. 53 sanıklı davada 28. sırada bulunuyor Murat İnam. Davada 16 tutuklu hakim ve savcı var hepsinin yargılanma nedeni "Hukuksuz dinleme" Hukuksuz dinlemeyi es geçmeyin, çünkü bu ekip Recep Tayyip Erdoğan'ın 12 görüşmesini de dinlemişler.
Komiklik Fetö'cülükten yargılanan bu savcı Cumhuriyet'te çalışan arkadaşlarımızı da Fetö'cülükle suçluyor. Aynı KCK ana davası gibi. Kimi aklı evvel hukukçular son zamanlarda TV'lere çıkıp, "Canım Fetöcü savcı ve hakimlerin tüm davalarını da düşüremezsiniz ki, bazıları doğru olabilir…" diyerek cinlik yapıyorlar ya, en çok onlara gülüyorum. Yani derin hukuk bilgileriyle "Fetö terör örgütünden yargılanan bir savcı işine geldiğinde başkalarına Fetöcülükten dava açabilir, kendi dava arkadaşını tutuklatabilir…" demekteler. Çünkü başka türlü Erdoğan'a karşı olan demokratların, devrimcilerin, Kürtlerin içeride kalma nedenlerini açıklayamaz, yalakalık yapamazlar.
Bu 2 davanın sadece tek açıklaması olabilir, ERDOĞAN FETHULLAH GÜLEN'LE İŞBİRLİĞİNE DEVAM EDİYOR…
(Bu arada mahkeme kararı olmadan kullanılan FETÖ tabiri karşı çıktığım bir tabir olmakla birlikte, açılan davalarda o şekilde yazıldığından kullanıyorum.)