Armağan Kargılı
Ergenekon Beyaz Saray'da
Savunma Bakanı Jim Mattis ondan "aptal" diye söz ediyor. Çalışma arkadaşlarının önünde, yüksek sesle onun kavrama yaşının ilkokul beşinci sınıf öğrencisi düzeyinde olduğunu söylüyor. Beyaz Saray Genel Sekreteri John Kelly ona "salak diyor, Beyaz Saray çalışanları ile bir toplantıda onun için "dengesiz" ifadesini kullanmaktan çekinmiyor.
O da halen Adalet Bakanlığı görevini yürüten Jeff Sessions için "Zihinsel özürlü. Aptal bir Güneyli" tanımını kullanıyor. Ticaret Bakanı Wilbur Ross'un yüzüne karşı "Sana güvenmiyorum, artık müzakerelerde yer almanı istemiyorum" diye bağırıyor. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın öldürülmesini istiyor. Savunma Bakanı Mattis'e "Şu lanet katili öldürelim. İçeri girip bunların çoğunu öldürelim" talebinde ciddi ciddi bulunuyor.
Uluslararası skandallara yol açacak belgeler hazırlatıyor, imzalamasın diye birlikte çalıştığı ekibinden kişiler masasından bu belgeleri çalıyor ya da bu belgelerin başkana ulaştırılmasına engel oluyor.
Bu iddialar, Amerika Birleşik Devletleri'nde bu hafta satışa çıkan ve ilk günden itibaren de satış rekorları kıran Bob Woodward'un 'Korku: Trump Beyaz Saray'da kitabından.
Kitaptaki bazı bölümlere bile bakıldığında, 'kendi seçtiği ve şu anda birlikte çalıştığı ekibinin bile korku ile yaklaştığı bu kişi hala nasıl başkanlık koltuğunda oturabiliyor' sorusunu soruyor insan.
Onun yanıtı da yine kitaptan.
"Trump'ın Rusya'nın ABD seçimlerine karışıp karışmadığı soruşturmasında ifadesi isteniyordu. Trump'ın bu soruşturmadaki avukatı John Dowd, Trump'ın ifade vermesine karşı çıkıyordu. Soruşturma Savcısı Robert Mueller'e vereceği ifadenin onu 'yalancı şahitlik' suçlaması ile karşı karşıya bırakacağını düşünüyordu. Trump'a sorulabilecek sorularla bir deneme yaptı. Bu deneme sorguda Trump köşeye sıkıştı ve öfkelendi. Sonunda, "Bu lanet bir oyun. İfade vermek istemiyorum" dedi.
Dowd, Mueller'e gitti ve neden Trump'ın ifade vermesine engel olmak istediğini şu sözlerle anlattı:
Orada oturup onun bir aptal gibi görünmesine izin vermeyeceğim. Sonra da Washington'da hiçbir şey gizli kalmadığı için sen de ifadeyi yayımlayacaksın ve ülke dışındaki adamlar da 'Sana aptal olduğunu söylemiştim. Lanet bir ahmak olduğunu söylemiştim. Neden bu aptalla uğraşıyoruz' diyecekler.
Bunun üzerine Mueller, Trump'ın avukatına, "John, seni anlıyorum" dedi."
Kitabın piyasaya çıkacağının duyulmasından bu yana sadece Amerika Birleşik Devletleri'nde değil bütün dünyada en çok konuşulan konulardan birisi, üzerinden 44 yıl geçse de Richard Nixon'ı istifa ettiren "Watergate"tir muhtemelen. Sadece muhaliflerini değil etrafındaki herkesi dinleme merakının bedelini istifa ederek ödeyen Nixon'ın bizzat içinde bulunduğu Watergate skandalının ortaya çıkmasında Washington Post'un iki genç muhabiri Carl Bernstein'le birlikte Bob Woodward'un oynadığı rol filmlere bile konu oldu.
Wooadward'un Trump kitabı, onu başkanlık koltuğundan eder mi bilinmez ama yarattığı gürültü hiç de az sayılmaz. Trump'ın tepkisinin kamuya açık bölümünü Twitter üzerinden dünya duydu. Ama kimbilir Beyaz Saray'ın kapalı kapıları ardında nasıl krizlere neden oldu kitap?
Her ne kadar Woodward'un kitabında anlattıkları 'ismi gizli' tanık ifadelerine dayandığı için eleştirilse de Watergate'i ortaya çıkaranın da yine böyle bir kaynak olduğu konuyla ilgilenen herkesin aklında.
Başkanın birlikte çalıştığı ekibin onun önünden belge çalması ya da onun aptal konumuna düşmesinin önüne geçme çabaları ile ilgili kitaptaki iddialara bir destek de geçtiğimiz hafta New York Times'ta yayınlanan imzasız bir yazı ile geldi. Yazı, 'Beyaz Saray'daki direnişin parçasıyım' başlığını taşıyordu. Özetle, Trump'ın güvenilmez bir başkan olduğu görüşünden hareket eden 'yönetim içindeki kahramanların' direksiyonu Trump'a rağmen doğru istikamette tutmak için olağanüstü çaba sarf ettiği söyleniyordu.
Watergate skandalının ortaya çıkması elbette ki büyük bir gazetecilik başarısı idi. Ama Beyaz Saray'da başkanın her hareketini izleyen bir ekibin varlığı ve bu ekipten bir ya da bir kaç kişinin gazetecilere bilgi sağladığı da işin başka bir yönüydü. Nixon'ın en yakınında yer alan ve Nixon'ın her hareketini izleyen böyle bir ekibin olduğunu bu gazeteciler Watergate olayını araştırırken bulmuşlardı zaten. Hatta bu isimlerin öldürülen Başkan John Kennedy için de çalıştıklarını belirlemişlerdi. Kennedy'nin öldürülmesinin ardındaki sır perdesi hala aralanamadı ama Nixon'ı koltuğundan eden tek olayın Watergate olmadığı da bir gerçekti. Yani Watergate hırsızlığı ve ardından çorap söküğü gibi ortaya çıkan Nixon'ın herkesi dinleme merakının onu bir gün koltuğundan edeceği bu çevrelerin malumuydu. Eğer Nixon 1974'te ikinci kez seçilmeseydi bu olay muhtemelen kapanacaktı. Ama ikinci kez seçilen Nixon iktidarında giderek sertleşti. Medyayla arası hiçbir zaman iyi olmamıştı ama ikinci döneminde bunu saldırganlığa dönüştürdü. Çiçek çocukları diye bilinen savaş karşıtlarının barışçı eylemlerine karşı şiddet kullandı. Ölümlere yol açtı. 20 yıldır süren Vietnam Savaşı'nda ise Amerika tam bir batağa saplanmıştı. Savaşın artık bitirilmesi gerekiyordu. Nixon ise daha çok savaş istiyordu. İşte o noktada Watergate ile ilgili ayrıntılar ve dinleme talimatının Nixon tarafından verildiği, soruşturmanın da yine Nixon tarafından engellendiği ortaya çıktı. Sonunda Nixon istifa etmek zorunda kaldı.
ABD, şimdi de Kasım ayında bir ara seçime hazırlanıyor. Bu seçimle 435 sandalyeli Temsilciler Meclisi'nin tamamı, 100 sandalyeli Senato'nun ise üçte biri (33) yenilenecek. Şu anda her iki kanatta da Cumhuriyetçiler yani Trump'ın partisi az farkla üstünlüğü elinde bulunduruyor. Demokratlar her iki kanatta da üstünlüğü ele geçirip başkanın dokunulmazlığını kaldırmayı hedefliyorlar. O nedenle bu seçimler önemli.
Bugüne dek ABD'de hiçbir başkan bu yolla görevden uzaklaştırılmadı. Kitabın da ortaya koyduğu gibi, Amerika'da yargı bile başkanın dünya önünde böyle bir pozisyona düşmesi karşısında geri adım atabiliyor.
Böylesi bir durumda tek yolun başkanın istifaya zorlanacağı New York Times'taki isimsiz makalede ortaya konulmuş:
"Başkan cumhuriyetimizin sağlığına zarar verecek şekilde davranmaya devam ediyor. Bu nedenle Trump tarafından atanan pek çokları gibi demokratik kurumlarımızı korumak için elimizden geleni yapmaya ve kendisi görevi bırakana kadar onun yanlış dürtülerine muhalefet etmeye ant içtik."
Yeterince açık, değil mi?