Ahmet Nesin
Fatih Erbakan ve onun gibiler felaketi
"Aşı olmadım. Olmayı da düşünmüyorum. mRNA demek insanın hücre çekirdeğine girmek demektir. O insanların yarı insan yarı maymun çocuklar doğurmasına sebep olabilirsiniz. 3 kulaklı 5 gözlü yaratıklar doğmasına yol açabilir." diye açıklama yaptı Fatih Erbakan.
Bir insan siyasete girmeye karar verdiyse ve partisinin adını daha önceden var olan bir partinin başına "Yeniden" sözcüğünü ekleyip "Yeniden Refah Partisi" koyuyor ya da bu öneriyi benimsiyorsa, bence yukarıdaki açıklamayı da gayet doğal bir şekilde yapar.
Bu açıklamayı yapan bir parti liderine inananlar çıkar mı, esas sorun bu. Aşağıda yayınladığım "Cami-arı evi"ni yapan ve o kişinin sattığı balı satın alan zümre inanır ve destekler.
Bu duruma nifak sokmak da çok kolay esasında, bu "Cami-arı evi"ni diyelim ki Edirne’de kurdunuz, Bulgaristan’dan gelecek Hristiyan arıları nasıl önleyeceksiniz -Ki dış mihraklar bunu mutlaka yapacaklardır- Hiç öyle "Arının dini mi olur" diye sormayın, hem Erbakan’a, hem de bu balı yapan kişiye inananlar, buna da inanır.
Covid-19 aşısı olanların ileride doğacak çocuklarının birer maymun ve 3’er gözü ve 5’er kulağı olacağına inananlar bu camiden yapılan bala da 2-3 misli para vererek alırlar. Çünkü bu kişinin bu binayı yapmasının tek nedeni dindar ama dini bilmeyenleri söğüşlemektir.
Henüz bitmedi, Fatih Erbakan’ın bu açıklamasını ciddiye alanlar Cübbeli Ahmet’in "Yanmayan kefen"ini de büyük olasılıkla ya almıştır ya da internetten sipariş vermek üzeredir. O kişiler bununla da yetinmez, Cübbeli Ahmet’in ‘Şifa Ayetleri" kitabını alır ve sadece aşağıdaki bölümü okurlar:
İkinci tertip: Tenasül uzvunun zayıflığının izalesi (giderilmesi) için el-Adiyat Suresi okunup uzva üflenir.
Üçüncü tertip: ... İsm-i şerifi okunup uzva üflenir. Bu isimle beraber ... ism-i şerifi okunup uzva üflenirse daha iyi olur.
Dördüncü tertip: Sabah akşam şu yedi ism-i şerifi yüz kere okumaya devam eden kişi ebediyen iktidarsızlık görmez ve çok güçlü olacağından dolayı ölünceye kadar hiçbir itirazla karşılaşmaz, yani kimsenin itirazı onu aciz bırakamaz.
Cübbeli’ye göre başarısız olma şansı yok ama Allah’ın işine karışılmadığından aldığından beri üflemeye devam eden var mıdır bilemiyorum.
Din ve inanç gerçekten önemli olduğu kadar çok ciddi incelenmesi gereken bir konu, çünkü diyelim ki ben bu konuda Marksizmden ya da Marksist felsefeden bir alıntı yaparak bir yazı yazsam, büyük olasılıkla temiz bir sopa yerim bir daha da o camianın hiçbir grubuna giremem. "Ben esasında 5 yıllık kalkınma planı"nı anlatmak istiyordum desem de kurtaramam ama konu din olunca, dinde olmayan özgürlük kendisini ulema sanan kişilerde var.
Yazıya başlayınca aklıma örnekler gelmeye başladı. Kendisini metafizik uzmanı diye tanıtan Salih Memişoğlu’nu anımsayanınız var mı, o da TV yayını yapmış ve "bir gün Trabzon'dan İstanbul’a geliyorum ben of kazasındayım. Bizim bi dere var, dere kenarındayım. Derede indim. Gökyüzünden köprü üstüne sanki bir şey indi. Sanki bir ışıma bir döner daireyle indi ve yanımda durdu. Kafası tamamıyla bir uzaylı kafası. Bir kulağı var bir kulağı yok. Acaba ben bi halüsinasyon mu yaşıyorum şöyle bir kendime geldim. Gereken korumamı yaptım. Bana şunu söyledi
"Selamun aleyküm" dedi.
Aleyküm selam deyince "bizden korkmanıza gerek yok, biz de bir yaradanın varlığıyız, biz de Allah’a ibadet ediyoruz" dedi. Ve yavaaş yavaş gökyüzüne çıktığını gördüm." demişti.
Kulak sayısında anlaşırlarsa bence "Yeniden Refah Partisi"nin basın sözcüsü hazır.
Son yılların en ciddi yazısını yazdığım için sizlerden özür dilerim…