ayşe düzkan
hitam’a özgürlük! halide’ye de…
hitam el-saafin’in ramallah’taki evi, 2 kasım günü sabaha karşı, israil işgal gücü’ne bağlı askerler tarafından basıldı, hitam hapse atıldı ve bir hafta sonra mahkemeden, hakkında altı aylık idari tutukluluk kararı çıktı. biliyorsunuz, israil yasaları, bir insanın herhangi bir suçlama ve yargılama olmaksızın tutuklanmasına imkân veriyor. ıdari tutukluluğuna karar verilen birçok filistinli esir açlık grevine başvuruyor. çoğu ölüm sınırına geldiğinde serbest bırakılsa da, bu uygulama kaldırılmıyor.
filistin genel kadınlar birliği genel sekreteri ve kadın komiteleri birliği başkanı olan 56 yaşındaki hitam el-saafin’in ilk idari tutukluluğu değil bu, 2017 yılında da dört aya yakın hapiste kalmıştı.
filistin halk kurtuluş cephesi’nin filistin yasama konseyi’ndeki üç vekilinden biri ve halen hapiste olan halide cerrar ve hitam el-saafin, israil’in adeta "taktığı" iki feminist eylemciden biri. (bu iki kadının feminist olmasını benim yakıştırmam sanabilecek okurlara, filistinli esirlerle dayanışma ağı samidoun’un ikisiyle ilgili de bu ifadeyi kullandığını hatırlatayım.)
yine samidoun, hitam el-saafin’e özgürlük çağrısı yaptığı açıklamasında idari tutukluluk uygulamasının, filistin’de ilk kez ingiliz sömürgeci mandası tarafından getirildiğini, o yıllarda filistinlilerin, avukatların dahi içeriğine ulaşamadığı "gizli dosyalar"a dayanılarak, tıpkı bugün olduğu gibi, herhangi bir suçlama veya yargılama olmaksızın hapsedildiğini hatırlatıyor. yani sömürgeci değişmiş ama uygulama değişmemiş. bugün sayısı 4500’ü bulan filistinli politik mahpusların 370’i idari tutuklu. altı aylık idari tutukluluk süresi defalarca yenilenebiliyor yani bir esir bazen yıllar boyunca hapiste tutulabiliyor. dikkatinizi çekerim, bu olağanüstü bir durum değil, olağan yasanın parçası.
hitam el-saafin’in idari tutukluluğu sadece arap dünyasında değil, başka ülkelerde de tepkiyle karşılandı. örneğin brezilya’da, aralarında topraksız tarık işçileri hareketi, dünya kadın yürüyüşü, köylü kadınlar hareketi, öğretmenler sendikası’nın da bulunduğu elli örgütün temsilcileri israil ve birleşik krallık elçiliklerini ziyaret edip hitam el-saafin -ve julan assange’ın- özgürlüğünü talep eden belgeler sundu.
filistin halkının dostlarından roger waters onunla ilgili görselleri kendi müziğiyle birleştirdiği bir video paylaştı.
hitam el-saafin, birçok uluslararası etkinlikte filistinli kadınların ulusal ve toplumsal kurtuluş mücadelesinin dünya kadın hareketiyle bağını kuran konuşmalar yaptı. genel sekreteri olduğu filistin genel kadınlar birliği, 1965’da filistin kurtuluş örgütü’nün bir parçası olarak kurulmuştu. ancak başta ulusal taleplerin taşıyıcı olan filistin kadın hareketi bugün kadınların cinsiyet temelli sorunlarını da ele alıyor. konuyla ilgili daha fazla bilgi edinmek isteyenlere şebnem keskin ve aynur şengal’in 2015 tarihli hacimli yazısını öneririm.
dünyada sömürgeciliğin neden feminizmin meselesi olduğuna dair ciddi bir teorik külliyat var; bunun bir kısmı filistinli kadınların deneyiminden yola çıkıyor. filistinli kadınların üreme sağlığı, seyahat özgürlüğü, eğitim hakkı, ücretli çalışma imkânları gibi birçok alandaki haklarına israil işgali tarafından el konuluyor. esir alındıklarında cinsel şiddetle karşılaştıklarını söyleyeme bile gerek yok çünkü gözaltı ve hapis süreçleri, hangi sebeple alıkonulmuş olursa olsun, dünyanın her yerinde kadınlar için taciz ve tecavüz riski anlamına geliyor.
teorinin batı avrupa ve abd’de üretildiği, batısı ve doğusuyla asya’ya ve hatta güney amerika’ya düşenin sokak eylemi, gerilla savaşı vb. olduğuna dair "işbölümü" fikrine gönül veren türkiyeliler feminizmle sömürgecilik ilişkisine dair bahsettiğim külliyata pek ilgi göstermiyor. parçalanmış küçük bir toprak parçası üzerinde yaşayan azıcık bir nüfusla filistinli kadınlar görkemli gösteriler de düzenleyemiyor. (batı şeria’da 3.2 milyon ve dünyanın en yüksek nüfus yoğunluğuna sahip olan gazze şeridi’nde 2.1 milyon kişi yaşıyor; israil vatandaşı olan filistinlilerin sayısı 1.6 milyon. bir de tabii dünyanın dört bir yanına dağılmış filistinli mülteciler var, suriye savaşı’na kadar dünyadaki mültecilerin çoğunluğunu filistinliler oluşturuyordu.) o yüzden filistin ve kadın kelimeleri yan yana gelince, akla leyla halid’in adını getirmek çoğumuz için yeterli oluyor. oysa filistinli kadınların mücadelesi ilmek ilmek büyüyor; erkek şiddetine karşı sokak eylemleri de yapıyorlar.
hitam el-saafin’in adını 25 kasım’da, türkçe ve kürtçe dövizlerde de görmeyi umuyorum.