Hrant Dink katledilmeden önce Ermenileri ne kadar tanıyordunuz?

19 Ocak 2007 yılında Hrant Dink’in katledilmesi, bizler için çok şeyin kırılmasına sebep oldu. Cinayet sonrası sokaklara çıkan kitle, Hrant Ağpariği katledenlere yüksek perdeden isyan ettii. Fakat o kalabalık ne yazık ki günümüzde çok azaldı.

“Türkiye kendi içinde halen bir demokrasi mücadelesi veriyor. İnsanlar halen görüşlerini ne kadar özgürce ifade edeceklerini bizzat kendileri otosansür uygulayarak belirliyorlar. Özellikle içerden çıkan 'aykırı seslere tahammülsüzlük had safhada.”

Hrant Dink, (İki Yakın Halk, İki Uzak Komşu)

Bu haftaki yazımı Hrant Dink Ağpariğin özelinde Ermeni toplumu, Agos’un yarattığı enerji ve bununla birlikte dışarıya hep kapalı olan bir toplumun Türkiye halkları ile kurduğu bağ üzerine yazacağım. Tabii kendi yaşanmışlıklarımı ve deneyimlerimi aktarmaya çalışacağım.

Özellikle 19 Ocak Hrant Dink ve 24 Nisan anma süreci yaklaştığında Ermeni panelist ve konuşmacılar, özellikle özgür medyada daha çok yer alır. Bu süreçten faydalanarak anmanın yanı sıra günümüzde yaşanan sıkıntıları da kendi penceremizden anlatmaya çalışırız.

Geçmişte daha fazla panel, program ve anma etkinliği olurdu. Doğal olarak bu programlara katılan Ermeni temsiliyeti de daha fazla olurdu. Bugüne baktığımda ise ne yazık ki bu programlara katılan arkadaşlarımın sayısının iyice azaldığını görüyorum. Gerçi geçmişle karşılaştırdığımda panel düzenleyen, bu konuya değinen medya kurumları, sivil toplum kurumları ve siyaset yapılarının da azaldığını üzülerek söylemek gerekir.

Geçenlerde Irkçılığa ve Milliyetçiliğe DurDe! girişiminin düzenlediği bir etkinliğine katıldım. Etkinliğin konuğu sevgili Ümit Kıvanç’tı. Ümit Kıvanç’ın yaptığı Hrant Dink belgeselinin gösteriminden sonra bir söyleşi organize edildi. Buradan özellikle ‘DurDe’ girişiminin yıllardır gösterdiği çabaya ayrıca şapka çıkarmak gerektiğini söylemem gerekli. Yıllardır sayıca az kalmış halkların seslerine ses olmaya çabaladılar. Bu mücadelelerini çok değerli ve anlamlı buluyorum.

Program başlamadan evvel Ümit Kıvanç’la biraz sohbet ettik. Bu belgeselin ölmeden önce yapılması gerekenler listesinde olduğunu ifade etti. Tabii Hrant Ağparig ile ilk tanışmalarını, Agos Gazetesi’nin kuruluşunu ve ilk dönemlerini anlattı. Heyecanla söylediği bir söz vardı; “Hrant herkesi kendisine ikna ederdi.” Tabii gazete yayınları sırasında yaşadıkları komik hikayelere birlikte güldük.

Ben de Agos gazetesinin, gençlik döneminde olduğu gibi Ermeni gençler üzerindeki etkisini paylaştım. Ayrıca Ümit Kıvanç ve Aydın Engin gibi değerlerin bizim gibi kapalı toplumlar üzerindeki etkisini de kendisine aktardım. Bu sohbet sırasında yüzündeki ifade çok şey anlatıyordu.

Aslında Hrant’ın, Agos gazetesinin, ülkenin aydın yüzlerini bizlere tanıttığını söylemek yanlış olmaz. Bizleri tanımak isteyen, sorunlarımıza ilgi duyan kişilerin olduğunu bilmek en azından şu an ben yaştaki o dönemin gençlerinin zihinlerinde büyük bir farkındalık yarattı. Bu sayede, az da olsa kapalı toplum olma halimizden sıyrıldık.

Agos gazetesi, sinmiş bir toplumun travmatik hallerinden çıkması adına çok önemli bir misyonu temsil ediyordu. Ermeni olmayıp da gazete için çabalayanlar, sadece bir gazete çıkarmaktan çok daha fazla anlamı olan bu büyük resmin ne kadar farkındaydı bilmiyorum. Toplumda büyük bir değişim ve kendini ifade etme cesareti gelişiyordu. Bunun meyvelerini aslında günümüzde de kısmen görüyoruz.

Hrant Dink’in katledilmeden önce katıldığı programlar sayesinde, sürekli görüştüğünüz ama yaşadıklarınızı daha önce hiç fark etmeyenlerin soruları artmaya başlamıştı. TV’ye çıktığında bizler ürkek ve heyecanlı bir şekilde konuşmalarını dinlerdik.

Bir komşumuzun Hrant Dink’in bir programı sonrasında annemle olan konuşmalarını hatırlıyorum. Hrant’ı çok sevdiğini söylemesi ve söylediklerinin gerçek olup olmadığını teyit etmek istemesi dün gibi aklımda. Hrant Ağpariğin katledilişine kadar bu önemli süreç artarak devam etti.

19 Ocak 2007 yılında Hrant Dink’in katledilmesi bizler için çok şeyin kırılmasına sebep oldu. Cinayet sonrası sokaklara çıkan kitle, Hrant Ağpariği katledenlere yüksek perdeden isyan etti. Fakat o kalabalık ne yazık ki günümüzde çok azaldı. O günden bugüne 16 yıl geçti. ‘Hepimiz Hrant’ız Hepimiz Ermeniyiz’ diyen vicdanlar o kadar acılar yaşadı ki yoruldu ya da ülkeden göçtü. Belki de manipüle eden algı oyunlarıyla fikirleri değişti. Bana göre bu azalmanın en büyük sebebi ve en acısı sinmek zorunda kalınması.

Diğer yandan katıldığım etkinliklerde Hrant Dink’i doğru yerden tanıyanların, özellikle de gençlerin çok az olduğunu fark ettim. Hrant Dink’in Ermeni bir gazeteci ve en önemlisi toplumlar arasındaki köprü görevini yeni nesil çok az biliyor.

BAZI SORULAR

Hadi bakalım, bu yazıyı okuyan Ermeni olmayan dostlar, bizleri ne kadar tanıyorsunuz görelim.

-Sizce Türkiye’de ne kadar Ermeni yaşıyor? (Kripto, Müslümanlaştırılanlar hariç. O kesimi Yusuf Halaçyan, pardon Halaçoğlu bilir.)

- 1915 öncesi İstanbul dışında nerelerde Ermeni yaşıyordu? Günümüzde Ermeniler nerelerde yaşıyor?

-Azınlık okullarını duydunuz mu? Sizce bu okullar nereye bağlı ve kaç öğrenci okuyor?

-Atatürk’ün bilinen imzasını kim tasarlamış?

- Türk Dil Kurumu’nun kurucusu kimdir?

-Agos gazetesi dışında bildiğiniz başka Ermeni bir gazete veya dergi var mı?

- En son ne zaman Agos gazetesi aldınız?

- Ermenilerin kurduğu yayınevinden kitap aldınız mı?

-Ermenice alfabe gördüğünüzde, Ermenice olduğunu anlar mısınız?

- Günlük hayatınızda görüştüğünüz Ermeni bir tanıdığınız var mı?

- Ermenilerin ağırlıklı olarak yaptığı meslekler hakkında bilginiz var mı?

Hadi soruları biraz zorlaştıralım.

-Ermeni mimarisi hakkında bilginiz var mı?

- Ermeni müziği hakkında bilginiz var mı?

- Bu coğrafyada kadın hakları üzerine ilk çalışan Ermeni kadınlarını biliyor musunuz?

Şimdi en zor sorulara geliyorum, hazır mısınız?

-Ermeniler ne gibi sorunlar yaşıyor?

- Hrant Dink, Sevag Balıkçı neden katledildi?

-Ermeniler ne talep ediyor?

Aklıma ilk gelen sorular bunlardı. Bu soruları lütfen kendinize cevap verin. İstediğiniz sorudan başlayabilirsiniz. Bilmediğiniz soruların cevaplarını umarım biraz araştırma imkânınız olur.

Aslında belki de bu soruları bizler de diğer halklar için cevaplandırmalıyız. Böylelikle doğru bildiğimizi sandığımız yanlışların neler olduğunu öğrenme imkânımız olur.

ALDEMİR’İN SÖYLEDİKLERİ GÜNDEM OLMADI

Geçtiğimiz günlerde Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı yapmış Sinan Ateş öldürüldü. Hukukun bu konuda çok hızlı ilerlemediğini söylemek gerekir. TELE 1 kanalında bu konu üzerine yapılan bir programa yine eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Alaattin Aldemir katılmıştı. Aldemir program sırasında söz aldı. Söylediği bir cümle çok önemli gerçekleri barındırıyor.

Aldemir “Birileri bizlerden kurtulmak istiyor. Derdiniz ne, biz bu ülkeye hizmetten başka ne yaptık? Hadi Hrant Dink Ermeni’ydi, bizi niye öldürmeye çalışıyorsunuz? Sinan’ı neden öldürdünüz?’’ cümlelerini sarf etti.

Ülkücü camianın en önde gelen isimlerinden olan Alaattin Aldemir’in açıklamaları neredeyse hiç gündem olmadı. Fakat bizler için halen gündem olmaya devam ediyor.

Kendimizi bu gerçekle yüzleştirmek zorundayız. Nefret söylemlerinde ilk sırada yer alan bir halkın bir ferdi olarak tek güvencemiz HRANT DİNK’in dostları, arkadaşları ve yoldaşları olmasından ibaret.

Şimdi kendimize soralım. Hrant Ağparig katledildikten sonra ne kadar ‘Hepimiz HRANT, ne kadar Ermeni’ olabildik?

Berkin Elvan katledildikten sonra ne kadar ‘Hepimiz Berkin, Hepimiz Alevi’ olduk?

Tahir Elçi katledildiğinde ne kadar ‘Hepimiz Tahir Elçi, hepimiz Kürt olabildik?’

Elbet bu coğrafyada tarihle ve gerçekle yüzleşerek barışın halayını birlikte çekmeyi, halklar olarak başaracağız.

Son söz olarak, 19 Ocak Perşembe saat 15.00'te Hrant Dink Hafıza Mekânı (eski Agos bürosu) önünde görüşmek üzere.

KEMAL KORKUT’U ANMAK

Yazımın sonunda, Diyarbakır'da Nevruz kutlamaları sırasında öldürülen, Kürt halkının evladı müzisyen Kemal Kurkut’u anmak istiyorum. Davası bu hafta sonuçlandı. Onu bu dünyadan göç ettirenler ne acıdır ki ceza almadı. Onun ölümünün fotosunu çeken gazeteci Abdurrahman Gök’ün ceza aldığını özellikle vurgulamak gerekir. Bilinmelidir ki bu acı halkların vicdanında her daim olacak ve yaşayacak.


Murad Mıhçı: Ermeni yazar, siyasetçi, aktivist. 1975’te İstanbul'da doğdu. 2010’da Eşitlik ve Demokrasi Partisi Parti Meclis üyesi oldu. 2014’te İstanbul Halkların Demokratik Partisi İl yönetiminde görev alıp basın sözcüsü görevini yürüttü. 2015 yılında yapılan 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde HDP İstanbul 1. Bölge Vekil adayı oldu. 2016 ve 2017 'de Halkların Demokratik Partisi 2 Kongresi’nde Parti Meclis ve Merkez Yürütme Kurul üyesi görevlerini üstlendi. Halklar İnançlar ve Genişleme Komisyonlarında çalışma yürüttü. Turnusol, Agos Gazetesi (misafir yazar), Demokrat Haber'de yazarlık yaptı. ''Yeniden İnşa Et '' kitap yazarlarından.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Murad Mıhçı Arşivi