Koray Düzgören
Newroz’u engelleyemediniz ‘hayır’ı da engelleyemeyeceksiniz
Anlamak isteyenler için Newroz’ların son yıllarda hep bir siyasi mesajı oluyor. Önceki yıllarda barıştı, demokrasiydi, çözümdü…Bu yıl ‘hayır’ oldu.
Koray Düzgören
Referandum yaklaşırken ‘hayır’ oylarını engellemeye yönelik AKP ve devlet destekli faaliyetler hız kazandı.
Engelleme faaliyetleri lafını özellikle kullandım.
Çünkü AKP’nin ve devletin faaliyetleri her ne kadar ‘evet’ amaçlı görünse de esası ‘hayır’ı engellemeye yönelik.
Yaptıkları mitinglere ve toplantılara bakın. Cumhurbaşkanı’ndan Başbakan’a, bakanlara kadar ağzını açan her konuşmacı, niçin ‘evet’ istediklerini anlatmak yerine, ‘hayır’cıları lanetleyerek söze başlıyor.
Bu, peşinen yenilgiyi kabullenmek demek.
Yenilgiyi tersine çevirme çabası demek.
Bu her alanda görülüyor.
İç politikaya ‘evet’ desteği enjekte etmek için saldırdıkları Avrupa’dan hüsranla vazgeçmek zorunda kaldılar.
Sağda solda her şeye rağmen propaganda çalışması yapmaya çalıştılar olmadı. Sürekli Cumhurbaşkanı, Başbakan, Dışişleri Bakanı’nın ağzıyla başta Almanya ve Hollanda olmak üzere Avrupa ülkelerine yönelik hakaret ve nefret söylemi de para etmedi.
Üstelik bunlar da ters tepti.
Bu rezil kampanya, Avrupa’da yaşayan Türkiyelilerin sırtından, onların uzun yıllar boyu uğraşıp bulundukları toplumlarda, ülkelerde kazandıkları saygın statülerini, onların çocuklarının arkadaşları arasındaki konumlarını da tehlikeye soktu.
Avrupa’daki Türkiyelileri bir yandan ırkçı parti ve kuruluşların öte yandan da hükümetlerin hedefi haline getirdi.
Şimdi, hemen hepsi korku içinde. Acaba bundan sonra Türkiyeliler nasıl bir muamele ile karşılaşacaklar? Bundan sonra onlara hangi gözle bakılacak? Hangi hakları kısıtlanacak?
Kopup geldikleri ülkenin yetkilileri; yaşadıkları, ekmek yedikleri ve yeni hayatlarını kurdukları ülkelerinin yöneticileri ve halkı için ağza alınmayacak laflar edip, hakaretler sıralarken onlar, üzüntüden ve kızgınlıktan ne yapacaklarını bilemiyorlar.
Ortalık biraz sakinleşip Erdoğan’ın koro şefliğinde başlayan bu salvolar dindiğinde Avrupa’da yaşayan Türkiyelilerin bir kısmının oy kullanmak için bile sokağa çıkmak istemeyecekleri anlaşılıyor.
Bu durumu iktidarın kamuoyu ve halkla ilişkiler uzmanları dahi anlamış bulunuyor. Bu nedenle yazarları aracılığı ile bu kampanyanın da boşa çıktığını itiraf etmeye başladılar.
Sonra da, birçok ülkede Erdoğan’ın talimatı ile casusluk faaliyetinde bulunmaları için görevlendirilen imamlar ve diğer devlet memurlarının deşifre olmasıyla Avrupa’daki bütün faaliyetlerini iptal etmek zorunda kaldılar.
Şimdi bakalım hangi yeni marifetler gündeme gelecek?
Newroz’u engellemek istediler başaramadılar.
Bütün yasaklara, kitlesel gözaltılara, polis zulmüne rağmen yüzbinler sokaklara, meydanlara çıktılar ve ‘hayır’ dediler.
Bakıyorum, her şeye rağmen, bütün zorbalığa, polisiye tedbirlere rağmen her yerden ‘hayır’ fışkırıyor. Kadınlar, gençler, her kesimden diktatörlüğe ‘hayır’ diyenler sokakları, meydanları dolduruyor, seslerini çıkartıyorlar.
Hava, 7 Haziran 2015 seçimleri öncesinin havasına benziyor. Farklı kesimlerden, farklı eğilimlerden gruplar, partiler, topluluklar ve bireyler ‘hayır’ diyor.
Öncelik, rejimin resmen faşizme dönüşmesini engellemek. Sonra da fiilen uygulanmak istenen faşizme karşı bu alanda mücadeleyi ve örgütlülüğü yükseltmek olmalı.
Anlamak isteyenler için Newroz’ların son yıllarda hep bir siyasi mesajı oluyor.
Önceki yıllarda barıştı, birarada yaşama isteğiydi, demokrasiydi, çözümdü…
Bu yıl ‘hayır’ oldu.
Faşizme, savaşa, ayrımcılığa, ötekileşmeye, yok sayılmaya, bağnazlığa, karanlığa ‘hayır’.
Barışın adı ‘hayır’.
Çözümün adı ‘hayır’.
Demokrasinin adı ‘hayır’.
Newroz’un adı ‘hayır’.
Newroz’unuz kutlu olsun. Newroz piroz be!