Koray Düzgören
TC vatandaşı binlerce IŞİD teröristi kesin dönüş yaparken!
AKP-MHP Koalisyonu halkın, seçmeninin desteğini yitirdikçe muhaliflere yönelik baskı ve şiddetin dozunu arttırıyor.
Muhalefetle birlikte bir avuç kalan muhalif medyayı ‘virüs’ ilan eden ve bu virüsün ne pahasına olursa olsun yok edileceğini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni hedefleri barolar ve sosyal medya.
İktidar ayrıca, denetimindeki yargı eliyle muhalefeti tümüyle sindirmeyi, ağzını açana, hatta bazı yargı kararlarında ağzını açmayana bile çeşitli cezalar keserek susturabileceğini hesaplıyor.
İktidar bir yandan da Irak, Suriye ve Libya bataklıklarında savaş politikası izliyor. Aslında bu üç ülkede de tam bir çıkmaza saplandığı halde bunu iç politikada hamaset sosuna bulayıp başarı olarak halka yutturmaya çalışıyor.
Ekonomik durum çöküntüye doğru hızla yol alıyor.
Ortalık tam bir kaos görüntüsünde.
Bu arada iktidarın birçok alanda, özellikle de Suriye’de bilerek ve isteyerek uyguladığı yanlış politikaların vahim geri dönüşleri, sonuçları ortaya çıkmaya başladı.
8-9 yıl önce Suriye iç savaşının başlaması ile birlikte Ankara’nın ‘açık kapı’ politikası uyarınca ellerini kollarını sallayarak Suriye’ye giden/gönderilen cihatçı teröristler, deneyimli, profesyonel IŞİD militanları olarak ülkeye geri dönmeye başladılar.
Bu kaçınılmaz vahim dönüşün, aslında Kürt savaşçılarının 2015 Ocak ayından, Kobane’yi IŞİD istilasından kurtarmasından itibaren IŞİD’i Suriye’de yenilgiye uğratması ve örgütün dağılma sürecine girmesi ile başladığını biliyoruz.
BİNLERCE IŞİD TERÖRİSTİ MEMLEKETLERİNE GERİ DÖNDÜ
Günümüze kadar gelen bu dağılma sürecinde Suriye’de El Kaide kökenli değişik örgütlerde ya da IŞİD saflarında savaşıp canını kurtarabilen ya da son aşamada Irak yönetimi ve SDG’ye (Suriye Demokratik Güçleri) esir düşüp cezaevlerine ya da tutuklu kamplarına kapatılmamış olanların geri dönmeye çalıştıkları biliniyor.
Bunların on binlercesi Avrupa’nın, dünyanın çok değişik ülkelerinden kopup Türkiye’ye gelen ve iktidar tarafından desteklenerek sınırın öteki tarafına, Şam yönetimine karşı savaşmak üzere yollanan yabancı cihatçılar. Sayıları tam olarak bilinmemekle birlikte muhtemelen on binlercesi Türkiye’den giden cihatçılardan oluşuyor.
Bu konuda son on yılda çeşitli araştırma-inceleme yazıları, raporlar, makaleler yayınlandı. Türkiye’nin hangi illerinden El Kaide’ci örgütlere ve IŞİD’e ne kadar militan devşirildi, kaç genç ailesini terkedip devletin desteği ya da göz yumması ile Suriye’de cihatçı örgütlere katıldı aşağı yukarı hesap edilebiliyor.
Hatta o tarihlerde, bazı illerde cihatçı örgütler için askere alma büroları bile oluşturulduğunu biliyoruz. Tabii ki iktidar bu gelişmelere seyirci kaldı. Benimsedikleri cihatçı politikayı çeşitli vesilelerle açıkladıkları ve Suriye’deki savaş sahalarında da bu cihatçı örgütlerle iç içe, yakın ilişkiler içinde oldukları için o günlerde yapılan uyarıları da ciddiye almadılar.
Şimdi, savaşın başlamasının üzerinden neredeyse 10 yıl geçtikten sonra dahi iktidarın bu konuya ciddi olarak eğildiğini gösteren hiçbir belirti yok.
İktidar bu meseleyi fazla dert etmiyor. "Bunlar nasılsa bizim çocuklar" diye düşünüyor muhtemelen.
Ama dert edenler var. Bu konunun Türkiye’nin ve hatta birçok başka ülkenin başına ciddi meseleler çıkaracağı endişesi ile iktidarı uyarmaya çalışıyorlar.
Bunlardan biri de Uluslararası Kriz Grubu adıyla bilinen (International Crisis Group) bağımsız bir sivil toplum örgütü.
CEZAEVİNE KONULAN IŞİD’LİLER DAHA DA KESKİNLEŞİYOR
Grubun 'IŞİD’e Katılıp Dönen Türkiye Vatandaşları' başlığıyla yayınladığı raporda, "Söz konusu Türk vatandaşlarının sayısının 5 ile 9 bin arasında olduğu ve bazılarının cihatçı militan oluşumlara halen sıcak baktığı" ifade ediliyor.
Ankara hükümetinin geri dönen IŞİD militanları hakkında nasıl bir politika uyguladığını inceliyor.
Raporda, iktidarın dışarıdan gelen baskılar ve eleştirilerin dozu artınca birkaç IŞİD operasyonu yaptığı, polisin elinin altındaki birkaç IŞİD hücresini basıp birkaç üye ve sempatizanını tutuklamakla yetindiği belirtiliyor.
Buna rağmen, Türkiye'ye dönenler arasında tutuklanıp yargılanan IŞİD’li cihadistlerin genelde terör örgütüne üyelik suçundan 3-4 yıl hapis cezası aldığı kaydediliyor.
Raporda, yakalanıp hapse atılan cihadistlerin cezaevlerinde IŞİD ideolojisine daha da katı şekilde bağlanarak ‘keskinleştikleri’ anlatılıyor ve IŞİD’e katılmış her militanı daha uzun süre hapsetmenin kalıcı çözüm olmadığına da değiniliyor.
Ve şu önemli uyarı yapılıyor:
"Fakat tahliyelerine hazır olmak lazım."
Yani, "Bunların aldıkları hafif hapis cezalarının sonunda dışarı çıktıklarında ciddi bir tehdit oluşturma ihtimalleri var" denilmek isteniyor.
Tehdit bu kadar olsa yine de iyi…
Rapor, 5 ile 9 bin İŞİD’linin ellerindeki kanı yıkayıp, hiçbir şey olmamış gibi o çok iyi korunduğu söylenen sınırlardan geri dönüp normal hayatlarına devam ettiklerini söylüyor.
İktidar bu gerçeği bildiği halde oralı değil.
Belli ki iktidarın bu eski IŞİD militanlarından da bir beklentisi var.
Gerektiğinde sokağa çıkarılacak ve uzmanlıklarından (!) yararlanılacak uyuyan bir milis gücünden söz ediyoruz.
Yoksa on binlerce IŞİD teröristi ellerini kollarını sallayarak sınırları geçip kesin dönüş yaparken devletin haberi olmaz mı?