Armağan Kargılı
Trump'ın sonu mu?
Amerika Birleşik Devletleri ara seçiminde, Başkanın Partisi Cumhuriyetçiler, Senato'da sandalye sayısını az da olsa arttırdı ama Temsilciler Meclisi'nde kaybetti. Eyalet valiliklerinde de ciddi bir kayıp yaşadı. Şimdi asıl merak edilen soru şu: Bu durumda ABD Başkanı Donald Trump'a yargı yolu açılabilir mi? Soru basit de yanıtı o kadar kolay değil. Net bir şekilde söylenebilecek tek şey "evet, teknik olarak bu soruşturma başlatılabilir". Sonucu ise kestirmek zor. Ama öyle görünüyor ki, Trump'ı şimdiden ciddi bir telaş almış.
Seçimlerin ardından düzenlediği basın toplantısında kendisine sağlıklı bir görünüm kattığını düşündüğü "solarium"dan henüz çıktığını gözlük izinden bariz bir şekilde anlamak mümkün. Yüksek moralli görünmeye çalıştı. Bilindik siyasetçi üslubuyla seçimden "muaazzam bir başarıyla" çıktığını söyledi. "Halkım beni seviyor" gibi laflar etti, birlik, beraberlik mesajları verdi. Ama gazeteciler soru sormaya başladığında tehditler savurdu. Kendisine soru soran üç ayrı muhabire açıkça sözlü saldırıda bulundu. Ne acı ki, bu saldırılar salondaki diğer medya mensuplarının umurunda bile olmadı.
Adalet Bakanı'nı görevden aldı
Gergin basın toplantısının hemen ardından ise Rusya soruşturması savcısı Robert Mueller'i görevden almayı reddettiği için bir süredir arasının bozuk olduğu Adalet Bakanı Jeff Sessions'ı görevden aldı. Sonunda ona da "Kovuldun" dedi. Muhtemelen bu yazı yayındayken Savcı Mueller'i de görevden alacaktır.
ABD'deki bu ara seçimlerde "ne oldu" derseniz, yükselen sağın en çok korktuğu şey başına geldi. Muhaliflerin birleşik gücü karşısında yenildiler. Seçimlerin ABD'de tarihi bir seçim olacağı söyleniyordu. Anlaşılan öyle de oldu.
Şimdi "Bundan sonra ne olur" sorusunun yanıtını bulmaya geldi sıra:
ABD Parlamentosu iki meclisten oluşuyor. Birincisi Temsilciler Meclisi. Bu mecliste her eyalet, nüfusu oranında temsil ediliyor. 435 sandalyeli bu meclisin üyeleri, 2 yılda bir seçiliyorlar. Dolayısıyla, ara seçimden öte bir anlam taşıyan bu seçimlerde, her 2 yılda bir olduğu gibi meclisin tamamı yeniden seçildi. Seçim sonucunda da Demokrat Parti, Temsilciler Meclisi'nde salt çoğunluğu ele geçirdi.
Temsilciler Meclisi'ni kaybetti
Bu sonuç, ABD'de seçilmiş bir başkanın ilk kez başına gelmiyor. Obama da Clinton da daha bir çok başkan da böyle bir durumla karşı karşıya kaldı. Hatta Temsilciler Meclisi'nde seçim kaybettikten sonra bir çok başkan yeniden seçildi. Ama Trump açısından durum bu kadar basit değil. Çünkü ABD Başkanı hakkında "impeachment" denilen bir anlamda başkanın dokunulmazlığını kaldırıp yargıya havale eden süreci, Temsilciler Meclisi başlatıyor. Seçimlerde Demokratlara oy verenlerin önemli bir bölümü, bir an önce bu soruşturmanın başlatılması talebini, yapılan sandık çıkışı anketlerinde açıkça ortaya koydular.
Trump da seçimin hemen ardından attığı tweet'lerle bu korkusunu ilan etti. Ülkeye "zaman ve para kaybettirirsiniz" tehdidinde bulundu.
Temsilciler Meclisi'nin başkanı artık bir Demokrat olacak. Bu ismin daha önce de bu görevde bulunan Nancy Pelosi olmasına kesin gözüyle bakılıyor. Trump o nedenle, "Çok iyi our, gerekirse biz de destek veririz Pelos'nin seçilmesi için" dese de Demokratlar'ın böyle bir desteğe ihtiyaçları görünmüyor.
Demokratlar, kendilerine oy veren seçmenin bu talebine muhtemelen sırt çeviremezler. Çünkü 2 yıl sonra başkanlık seçimi var. O seçimleri kesinlikle kazanmak istiyorlar. Bu nedenle de Demokrat cepheyi diri ve sağlam tutmak zorundalar.
Toplam oy yüzdeleri de aleyhine
Peki senatoda ne oldu derseniz, 2016 yılında Trump başkan olarak seçilse de senatoda çoğunluğu ele geçirememişti. Çünkü 100 üyeli senato seçimleri Temsilciler Meclisi seçimlerinden oldukça farklı. Senatörler 6 yıllığına seçiliyorlar. Her 2 yılda bir, senatonun 3'te 1'i ile boş olan üyelikler için seçim yapılıyor. Bu seçimde aslında Cumhuriyeçi Parti, yüzdelere bakıldığında oy kaybına uğrasa da çoğu demokratlara ait koltuklar için yeniden seçim yapıldı. Bazı eyaletlerde seçimi kıl payı cumhuriyetçiler kazandı. Sonunda Trump'ın partisi Senato'da çoğunluğu ele geçirdi.
Soruşturma açısından duruma bakarsak, Temsilciler Meclisi'nin bu soruşturmayı başlatması, sonuç alması anlamına gelmiyor. Çünkü Temsilciler Meclisi'nin bu kararı, önce Senato Adalet Komisyonu'na gidiyor. Komisyonun soruşturmayı başlatmak için izin vermesi gerekiyor. Eğer izin verirse senatoda mahkemeye benzer bir süreç başlıyor. Başkan ya da hakkında soruşturma açılan devlet görevlisi sanık olarak ifade veriyor.
Nixon istifa etmişti
Oldukça uzun, yorucu ve yıpratıcı bir süreç yani. Eski başkanlardan Richard Nixon ve partisi bu soruşturmayı göze alamamıştı. Onun yerine Cumhuriyetçiler, Watergate soruşturması nedeniyle Nixon'ı istifaya zorlamışlardı. Buna karşılık Bill Clinton hakkındaki, Monica Lewinsky ile ilişkisi konusunda yalan söylediği için başlatılan soruşturma sonuna kadar sürdü. Sonunda da senato, Clinton'ın görevde kalmasına karar verdi. Zaten son derece zor, bir başkanı bu yolla azletmek. Çünkü senatonun 3'te 2 oranında evet demesi gerekiyor ki, bu sayıyı tek başına bir partinin bulması neredeyse imkansız.
Özetle söylemek gerekirse, Trump hakkında eğer Demokratlar soruşturma başlatırsa, ki uzak bir ihtimal değil, partisinin nasıl bir tutum alacağı önemli. Yani bu oy kaybına rağmen Cumhuriyetçiler, eğer önümüzdeki seçime, yani 2020 yılı seçimlerine Trump'la gitmeye karar verirlerse onu bu yolla görevden uzaklaştırmak zor.
Ancak unutmamak gerekir, bundan 2 ay önce New York Times gazetesinde yayımlanan isimsiz makale, Trump'ın etrafında Cumhuriyetçiler içinden ciddi bir direniş örgütlendiğini açıkça dile getirmişti. Bir anlamda seçimlerden önce Trump'a bu "seçim senin son şansın" denilmişti.
Trump'ın önümüzdeki günlerde işi pek kolay değil.
ABD ara seçimlerine sadece şimdilik bu çerçeveden baktık ama seçimlerin demokratik siyaset açısından son derece önemli ve umut verici bir sonuç ortaya koyduğunu vurgulamak gerekiyor. Kadınların seçimlere inanılmaz sahip çıkışlarını gördük. Büyük başarılarına tanık olduk. LGBTİ'lerin, Filistinli Müslüman bir sosyalist kadın ile yerli ve lezbiyen bir kadının zaferi, sosyalistlerin başarıları, azınlıkların temsili, Trump'ın bütün o ırkçı, milliyetçi, cinsiyetçi, faşist saldırganlığına atılan bir tokat oldu.