Koray Düzgören

Koray Düzgören

Türk askeri Katar Emirinin hizmetinde

ABD’nin, İngiltere gibi Batı ülkelerinin, Suudi Arabistan’ın, Mısır’ın ve diğer Arap emirliklerinin bulunduğu bir bölgeye Türkiye’nin istikrarı korumak amacıyla asker göndereceği söyleniyor!

Katar krizinin çıkmasıyla birlikte gözler ve sözler hemen Türkiye’ye çevrildi.

Çok geçmeden başta Cumhurbaşkanı olmak üzere AKP iktidarı Katar’a karşı darbe yapıldığını, ama asıl hedefin kendileri olduğunu söylemeye başladı.

Çünkü Türkiye de son yıllarda Katarla çok özel ve derin ilişkiler geliştirdi.

Hatta iki yıl önce Katarla bir askeri üs anlaşması imzalandı ve oluşturulan üsse küçük de olsa bir askeri birlik gönderildi.

Katar krizi çıktıktan sonra da geçtiğimiz günlerde alelacele Meclis’ten geçirilen bir yasa ile bu sefer daha büyük bir birlik gönderilmesinin önü açıldı.

İktidar medyasına göre, Katar’a gönderilecek asker sayısı 3 bin. 

Katar’a adeta ilan edilmemiş bir savaş açan başta Suudi Arabistan olmak üzere 7 İslam ülkesi ile onların arkasındaki asıl güce, ABD’ye meydan okunuyor.

Peki, ne ve kim adına?

Öncelikle sorulacak soru şu: Türkiye Katar’da niçin üs kuruyor ve oraya asker gönderiyor?

Türk askeri orada kimi koruyacak?

Bu sorular sorulmasına fırsat bile kalmadan olayın başlamasıyla birlikte bindirilmiş hazır kıtalar caddelere salınıverdi. Katar’ı destekleme gösterileri başladı.

Katar’a bu muhabbet niye? Sokaktaki vatandaşın Katarla ne alışverişi olabilir?

Bunlar mutlaka sorulması gereken sorular.

Ama bu sorularla birlikte Türkiye ile Katar ilişkilerinin perde arkasına da bakmak lazım. ‘Bu iki ülke yönetimi nasıl bir ilişki içindeler?’ sorularının da sorulması gerekiyor.

Ben de bu soruların yanıtlarını aramak için bazı yayınlara bakıp bazı metinleri karıştırırken, gazeteci Hüsnü Mahalli ile yapılan bir ropörtaja rastladım. Suriye kökenli Mahalli, bildiğiniz gibi Erdoğan’a hakaret ettiği iddiasıyla yargılanan gazeteciler kervanına da katılmış bir isim.  Mahalli, Arap dünyasını da Arap basınını da yakından izleyen bir gazeteci.  "Türk askerinin Katar’da ne işi var? Türkiye Katar’da niçin üs kuruyor?" sorularının cevabını Arap medyasındaki değerlendirmelere dayanarak veriyor.

Arap medyasına göre, "Türk askeri Katar Emiri’ni korumak için orada."

 

Türkiye Katar’a niçin askeri üs kurdu?

Öyle ya! Türkiye başka hangi nedenle Katar’da askeri üs açmış olabilir?

Herhalde ABD’nin iki devasa askeri üssünün bulunduğu, adeta ABD’nin askeri himayesindeki 2.7 milyon nüfuslu bir petrol ve doğal gaz krallığı üzerinde emperyalist emelleri bulunmuyor!

Ya da Katar’ı sıçrama tahtası yaparak Körfeze sarkmak ve petrol bölgeleri üzerinde Batılı petrol tekelleriyle didişmek gibi bir ham hayal peşinde de olmasa gerek.

Katar’a ilk asker sevkîyatı iki yıl önce Doha’daki El Rayyan Üssü’ne yapılmış. 130 asker ve zırhlı araç gönderilmiş. Gerekçe olarak da bu üsle Katar’a yönelen askeri tehditleri bertaraf etme misyonu yüklenildiği açıklanmış.

Basra Körfezi’ndeki Katar krizi ile çıkan haberlere, analizlere baktığımızda bu krizin birkaç yıllık geçmişi olduğunu görüyoruz.

Demek ki öngörülen bir kriz nedeniyle bir tedbir olarak planlanmış bir girişim bu.

Tabii ABD’nin Katar üzerindeki askeri ve siyasi ağırlığını düşününce böyle bir tedbir abesle iştigal değil mi?

İktidar medyasına bakınca böyle olmadığı anlaşılıyor.

Türkiye’nin, daha doğrusu Erdoğan ve yakın çevresinin kuzu sarması olduğu Katar ya da Katar Emiri ve ailesi ile nasıl bir ilişki içinde olduğunu tam çözemiyoruz.. Katar’ın  Türkiye’de son yıllarda 14.5 milyar dolar yatırım yaptığı söyleniyor. Bu resmi bilgi. Ayrıca çeşitli ballı özelleştirmeler ve ihalelerin de Katarlı şirketlere, işadamlarına peşkeş çekildiğini görüyoruz. Ülkenin en değerli köşeleri, el değmemiş doğal güzellikleri, verimli işleri adeta başta Katar olmak üzere Körfez Şeyhliklerine, Arap sermayesine pazarlanıyor. O taraftan da Türkiye’ye kara para olarak çok büyük meblağların girdiğine dair rivayetler, iddialar var. Mahiyeti belirsiz milyarlarca dolarlık altın ticaretini de unutmamak lazım.

Tabii bunun ne kadarının devletten devlete, şirketten şirkete ya da ne kadarının ailelerden ailelere olduğunu bilemiyoruz.

Kimin eli kimin cebinde, kapalı kapılar ardında neler dönüyor bunu bizim mantığımız bile pek almıyor.

Ancak ortaya çıkan gelişmelere baktığımızda bazı öıkarsamalar yapmamız mümkün oluyor.

 

AKP  krizden ABD’yi sorumlu tutuyor

İktidar medyası, Katar ve Körfez ülkeleri, Mısır ve diğer bazı İslam ülkeleri arasında patlak veren krizin sorumlusu olarak ABD’yi gösteriyor. Bu krizin düğmesine ABD Başkanı Trump’un geçtiğimiz haftaki Suudi Arabistan/Riyad zirvesinde bastığı söyleniyor. Trump da zaten bu krizdeki rolünü saklamak bir yana açıkça savunuyor.

İktidar medyası Katar’daki üsse yeni askerler gönderilebileceğinin haberini verirken şu değerlendirmeyi de yapıyor:

"Türkiye, askerleri bölgede istikrar ortamını korumak amacıyla gönderecek".

Amerika’nın inkar etmediği rolünün sorgulanması gibi, bu ifadenin de yine en üst makamdan, Erdoğan’dan geldiği gün gibi aşikar.

ABD’nin, tabii onu izleyen İngiltere gibi Batı ülkelerinin, Suudi Arabistan’ın, Mısır’ın ve diğer Arap emirliklerinin bulunduğu bir bölgeye Türkiye, istikrarı korumak amacıyla asker gönderecek!

Buna kim inanır? Böyle bir açıklamayı kim ciddiye alır?

"İstikrar ortamını korumak" derken Katar Emiri ile ailesi ve yakınlarının istikrarından söz ediliyor olmasın?

Nitekim, bir iktidar gazetesinin bu konudaki haberine göre, Katar Emiri Temim bin Hama des-Sani Türk bayrağının önünde duran bir Türk askerinin fotoğrafının altına, "Türk ordusu hoşgeldin" diye yazarak memnuniyetini ifade etmiş.

Böylece Türkiye, 1950’de "Hür dünyayı komünizme karşı korumak" amacıyla Kore’ye asker gönderişinden 67 yıl sonra, -Irak ve Suriye’ye küçük çaplı asker sokmaları saymazsak- yeniden böyle bir maceraya atılıyor.

Ya da atılmak isteniyor.

O zaman bu kanlı maceranın bedeli ağır olmuştu. 900’e yakın asker ölmüş 2 binden fazlası yaralanmıştı.

Bu ödenen kanlı bedel, aynı zamanda Türkiye’nin NATO üyeliği için başvuru dilekçesi olmuştu.

Dökülen kanın gerekçesi komünizmle savaştı. İkinci Dünya Savaşı sonrasında buna herkes inandı.

Bu sefer  amaç, para ve kirli çıkar ilişkileri.  Kimse Katar’a üs ve asker gönderme hevesini, ‘ulusal çıkarların gereği’ olarak yutturmaya kalkmasın.

Türkiye, AKP iktidarıyla birlikte dünyanın her tarafında her türlü kirli ilişkinin, gelişmenin, haberin ve sorunun parçası ve tarafı haline geldi.

Katar’ı savunmak için değil bütün Arap diktatörlerinin vatandaşlarına uyguladıkları zulme karşı, Türkiye’nin kirli ilişkilerine karşı sokağa çıkalım.

Türkiye’yi gırtlağına kadar pisliğe batıran bu iktidara artık yeter diyelim.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Koray Düzgören Arşivi