Ahmet Nesin
Yalan-yanlış yazıyorsun Aydınlık Gazetesi
Şefik Hüsnü Değmer tarafından kurulan Aydınlık Gazetesi’ni bilmem olası değil ama Doğu Perinçek tarafından çıkartılan paçavrayı çok iyi biliyorum. Beni takip edenlerin devamlı okumadığını bildiğim için kimi gerçekleri yazmam gerekiyor. Aydınlık Gazetesi’nin en meşhur olduğu konu, ihbar ve ispiyonculuktur. Bilhassa 12 Eylül öncesi dönemde devrimcilerin isim ve adreslerini krokiler çıkartarak vermekle ünlüdür.
Aydınlık paçavrası bunun dışında paçavralığını kanıtlamak için yalan haberler de yazmayı başlıca görev bilir ve ayrıca pis oyunlar da oynar. İlk olarak bugüne değin yazmadığım, yaşadığım bir olayı yazmak istiyorum.
Aziz Nesin ve arkadaşları Aydınlık Gazetesi’ni Onbinler AŞ adına aldıklarında ben de muhabir olarak çalışmaya başladım. Birgün Adnan Akfırat (Yada Serhan Bolluk) bana Aksaray’da biyerlerde siyasi polis baskını olacağını, sokakta birisinin yakalanacağını söyledi. Yakalanacak olan onlara göre üst düzey bir PKK gerillasıydı. Gazetede onca Aydınlık muhabiri (Eski Aydınlık muhabiri) olmasına karşın bu haberi bana vermesi ilk anda ilginç gelmedi ama olayın saat ve tam yerinin haber verilmesi ilginç geldi.
Olay yerine gittiğimde benden başka gazeteci olmadığını fark ettim ve sokağın sonunda bulunan lokantaya yemek yemek amacıyla oturdum ve fotoğraf makinamı da olayın olacağı yöne doğru kurdum ve yemek yerken beklemeye başladım. Oturduğum yeri gazeteye de bildirmedim bu arada, yani benim dışında kimsenin haberi olmadı.
Yemeğin ortasındayken hareket başladı ve 2-3 dakika içinde gelişti, aranan kişi yere yatırıldı ve gözaltına alındı. Ben bu arada hiç kımıldamadan sadece masadaki fotoğraf makinasının deklanşörüne 10-15 kez bastım. Yani makinayı elime bile almadım ki polisler anlamasın.
Yakalanan kişi polis otosuna bindirildikten sonra 3-4 polis lokantaya girdi ve beni gözaltına alıp Gayrettepe’ye götürdüler. Eski bir muhabir olduğumdan makinamdaki filmi değiştirmiştim ve Gayrettepe’de yıkanan filmden bişey çıkmadı, ben de serbest bırakıldım. Gazeteye döndüm, yakalanan kişinin öyle bir üst düzey kişi olmadığını öğrendim ve haber de yapılmadı. Ben ve bikaç arkadaş Aydınlıkvari türü gazetecilik dışında bişeyler yapmak istediğimizden, bu olaydan on gün sonra, kağıt üstünde babamın olan gazeteden Serhan Bolluk’un sözleriyle kovulduğumu öğrendim. Bu olaydan bisüre sonra da zaten Sıvas Madımak katliamı yaşandı, bu konuda Doğu Perinçek hakkımda şikayette bulundu ama ne oldu bilmiyorum. Buna pişman olup geri çekmiş olabilir, çünkü ben bu soruşturmanın davaya dönüşmesini ve Salman Rüşdi’nin Şeytan Ayetleri kitabını Aydınlık Gazetesi’nde yayınlayanın esasında Perinçek olduğunun mahkeme dosyasına girmesini çok istiyorum. Ayrıca bu yaşadığım bikaç saatlik gözaltı olayının yorumunu da size bırakıyorum.
Geçenlerde beni bir söyleşi için aradılar, basın özgürlüğü için konuşacaktım. Benim le beraber gazeteci Arzu Yıldız, HDP milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, basketbolcu Enes Kanter, gazeteci Abdülhamit Bilici, Ukraynalı Profesör Eugene Chudnovsky ve Hakan Yeşilova katıldı, moderatörlüğünü de Hafza Girdap yaptı.
Aydınlık paçavrası böyle bişeyi kaçırır mı, hemen haber yapmışlar ve benimle ilgili şu tümceyi kurmuşlar: PKK'nın yayın organına genel yayın yönetmenliği yapan Ahmet Nesin de bir konuşma yaptı.
Evet Özgür Gündem’e destek amaçlı 1 günlük genel yayın müdürlüğü yaptım ve o konudan dolayı 11 gün tutuklu kaldım ve dava halen devam ediyor ama Aydınlık paçavrası yaptığı haberde "1 günlük" olduğunu yazmadığı gibi kapatılan "Özgür Gündem" Gazetesi adını da yazmamış ki okuyanlar beni hâlâ bir PKK gazetesinin genel yayın müdürü sansınlar.
Bu ekip nedense teknoloji geliştikçe ters orantılı gelişiyor ve yukarıda yazdıklarım gibi basitleşiyorlar. Şunu bütün iç rahatlığımla söyleyebilirim, yurt dışından Türkiye’de olan bir gazetenin genel yayın müdürlüğünü yapma olanağım yok ama Türkiye’ye döndüğümde gerek duyarlarsa inanarak yaparım. Ayrıca sansür yemeden düşünce ve basın özgürlüğü konusunda konuşabileceğim yada yazabileceğim her yerde varım. Sizin gibi bigün birilerine çiçek verirsem, ileriki zamanlarda o çiçek nereye kaçtı diye aramam.