Ahmet Nesin
Yaz kızım, tek kişilik Ergenekon hücresi!..
Sene 1977 yada 78, Feneryolu'ndan bir arkadaşımız gözaltına alındı. Polisiydi, savcısıydı, ifadeler alınır, sonunda mahkemeye çıkartılır. Hepsinin derdi örgüt adı almaktır ama başarılı olamazlar. Hâkim kendine güvenmektedir, kendisine göre çarpraz sorguya alır ama nafile turları başlamıştır, arkadaşımız nuh deyip de peygamber demeyen cinstendir ve sonunda hâkim dayanamaz ve "Yaz kızım, tek kişilik Arapgir hücresi." Doğal olarak tutuklayamazlar, serbest bırakılır ve bu anıyla efsane durumuna gelir.
Şimdi önümüzde başka bir dava dosyası var ve adı ERGENEKON. Ergenekon dosyası tez olarak araştırılması gereken bir dosya, bir darbe girişimi davası, uğrunda insanların hastalanıp öldüğü yada intihar ettiği bir dosya. Ama Ergenekon dosyasının en önemli özelliği, Recep Tamam Erdoğan ve AKP'nin elini güçlendiren dosya olması. Öyle bir dosya ki Erdoğan'ın darbecilere karşı savcı konumuna getirdi ve sol liberallerin desteğini aldırttı. Ergenekon öyle bir dosya ki, Erdoğan dünya kurulduğundan beri gelmiş geçmiş en demokrat başkan oldu.
Ve gelelim ilk olarak Ergenekon dosyasının beraat ettiğinin ertesi gününe, yani darbeyle iktidara gelemeyen komutanların, Erdoğan'ı emir eri noktasına getirip Türkiye'yi yönetmeye başladığı güne ve karşıtı ne kadar komutan varsa hepsini Fethullah Gülen manipülasyonuyla hapse attırmasına ve Dolmabahçe mutabakatını yerle bir edip barış yerine savaş getirmesine, Kürtleri hem içeride hem dışarıda öldürmeye başlamasına. Yani darbe girişimine karşı ciddi tavır alan Erdoğan şimdi Ergenekon ne derse uyar durumunda ve Yargıtay son kararını verdi.
647 sayfalık, 235 sanıklı davanın özeti ama kesin kararı dün verildi, çok net, "Ergenekon örgütünün varlığı ispat edilemedi." Ama sanıklardan bazılarının davası Ergenekon dışında devam edecek, yargılanacaklar şöyle: Asım Demir, Aydık Yüksek, Bedirhan Şinal, Emin Caner Yiğit, Ersin Gönenci, Ertaç Giray, Gürbüz Çapan, Hayrettin Ertekin, Hüseyin Keskin, Hüseyin Yanç, İbrahim Şahin, Levent Ersöz, Levent Temiz, Mehmet Demirtaş, Mehmet Murat Yücel, Muzaffer Öztürk, Oğuz Bulut, Okan İşgör, Oktay Yıldırım, Özkan Kurt, Recep Gökhan Sipahioğlu, Tanju Okan, Ufuk Mehmet Büyükçelebi, Ulaş Özel, Yaşar Arslanköylü ve Yusuf Ethem Akbulut.
Haklarında ceza istenen kişileri suçlarına göre yazmaya başlayacağım ama varlığı ispat edilemeyen örgütten yargılanacak ve hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen sanık Alparslan Arslan olayı ilginç geldi bana.
Alparslan Arslan, Danıştay saldırısı sanığı, Danıştay 2. Dairesi Başkanı Mustafa Yücel Özbilgin'i öldürmek ve 4 kişiyi yaralamaktan hem kasten adam öldürmekten ağırlaştırılmış müebbetle, hem de kasten adam yaralamaktan 80 yıl hapis cezasıyla yargılanıyor. İşin içinde Cumhuriyet Gazetesi'nin bombalanması olayı da var ve ben bu Yargıtay kararını tekrardan didik didik edeceğim ve Ergenekon'dan 15 Temmuz'a nasıl gelindi başlığıyla uzun uzun yazacağım. Danıştay ve Cumhuriyet davalarıyla Ergenekon davası nasıl birleşti ve sonra neden ayrıldı, hazır onlar beraat etmişken neden bunlara illa da ceza verilmek isteniyor, anlamaya ve anlatmaya çalışacağım. Aydınlık Gazetesi'nin eski yazarı Bartu Soral'ın gazeteye yapılan darbeyle yazmaya başlaması ve Osman Kavala ile Selahattin Demirtaş haberlerinden rahatsız olması, ulusalcı tavır alması, Ergenekon'dan hapse giren Doğu Perinçek'le bağlantısı nelerdir, öğreneceğim, benimkisi sadece merak işte...
Bu hepsinin bir giriş yazısı oldu esasında ve mahkemeden "Ergenekon örgütünün varlığı ispat edilemedi" kararı çıkınca 1977'lere gittim ve "Tek kişilik Arapgir Hücresi" düştü usuma. Dün doğumgünümdü, 62 yaşıma bastım, bugün 5. evlilik yıldönümüm, canım eşim Hilal bana romantik romantik bakmaya çalışıyor, benimse önümde Ergenekon dosyası, 15 Temmuz dosyası ve "Tek kişilik Arapgir Hücresi."