Yerli otomobil nasıl rekabet edecek

Herşey planladığı gibi gitse ve 2021'de yerli otomobil yollara çıksa bile, elektrikli otomobil pazarı çoktan Üsküdar'ı geçmiş olacak, elini taşın altına koyanlara kolay gelsin...

Yıllardır AKP iktidarlarının siyaset arenasında gündeme getirdiği ancak pek ciddi bir adımın atılmadığı yerli otomobili kimlerin üreteceği geçen hafta belli oldu. Adı Türkiye'nin Otomobili Projesi Ortak Girişim Grubu olarak açıklanan konsorsiyumda Anadolu Grubu, Kıraça Holding, BMC, Turkcell ve Zorlu Holding bulunuyor.

Belli ki yerli otomobille ilgili bir telaş söz konusu, Cumhurbaşkanı Erdoğan, en geç 2019'da otomobilin prototipinin tamamlanarak, 2021'de ticari satışına başlamasını hedeflediklerini söyledi. Yerli otomobili üretecekler, Türkiye'nin önde gelen sanayi kuruluşları ancak, yatırıma dair bazı bilinmezler mevcut.

Bu yatırımın finansal büyüklüğü, tasarımının nasıl olacağı, otomotiv endüstrisinin ve pazarının ne düşündüğü, üniversitelerle işbirliği yapılıp yapılmayacağı gibi kritik sorular var.

Yerli otomobille ilgili kritik bilgiler aslında Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü'nün yaptığı açıklamalarda var. Özlü, daha önce hibrit olması düşünülen yerli otomobilin, full elektrikliye doğru kaydığını belirtirken, ancak son kararı, pazara bakarak ana yüklenici ortakların vereceklerini söylemiş.

Otomobilin hibrit mi yoksa tamamen elektrikli mi olacağı konusu bile belirsiz. Girişim grubunda yer alan firmalara bakacak olursak, prototipi hazırlanacak otomobil elektrikli olacak gibi görünüyor. Öte yandan, araç sadece iç pazara hitap etmeyecek, dünyaya da açılacak.

Küresel otomobil üreticilerinin Endüstri 4.0'a geçiş sürecinde içten yanmalı motor üretimini azaltarak, elektrikli ve yakıt hücreli motora sahip otomobillere yöneldiği günümüz dünyasında alınacak zorlu ve uzun bir yol olduğunu hemen söyleyelim.

Bugün hala yüzde 100 kusursuz olmamakla birlikte elektrikli otomobil önemli bir pazar haline gelmiş durumda. Sürekli gelişme var ve gelişmeler hızla ilerliyor. Ülkelerin ekonomilerini karbonsuzlaştırma ve fosil yakıtlardan uzaklaştırma hedefleri doğrultusunda ciddi bir dönüşüm yaşanıyor.

Örneğin, Almanya, bu yaz aldığı kararla birlikte 2030'da emisyon seviyesini sıfıra indirme kararı aldı. Ayrıca, 2030'da Avrupa'da sadece elektrikli araba kullanılmasını sağlamak için çaba sarf edecek. İngiltere ve Fransa da fosil yakıtlı araç satışını yasaklamak isteyen ülkeler arasında.

Dünyada en fazla elektrikli araç kullanımına sahip Norveç, 2025 yılından sonra içten yanmalı motorları yasaklayan bir kararı daha önce meclisinden geçirmişti. Bu politikalar Norveç'te 1990'lardan beri geliyor. Avrupa'da gerek taleplerde gerekse de satışlarda artış trendi sürüyor.

Tabi, otomobili üretmek yetmiyor, bunun altyapısının, kusursuz işleyen bir sisteminin ve her türlü imkanı sunan bir pazarının da olması gerekiyor. Bunun için yıllardır zaten küresel anlamda otomobil üreten şirketler hazırlık yapıyor. Esas soru, Türkiye'nin teknolojinin, pazar dengelerinin ve rekabetin hızla geliştiği bu alana nasıl gireceği, girse bile nasıl bir varlık göstereceği...

Yeri gelmişken, Tesla'nın bu alandaki öncülüğüne atıf yapmadan geçmek olmaz. Eleştirilecek yanları mutlaka bulunmakla birlikte zamanın çok ötesinde bir beyine ve vizyona sahip olduğunu düşündüğüm Elon Musk bile zaman zaman yanlış hesap yapabiliyor. Daha bir ay önce son elektrikli aracı Model 3'ten yılda sadece 260 tane üretebilince 400 kişiyi işten çıkardı. Şu anda Model 3'e sahip olmak için Tesla'nın kapısında bekleyen 455 bin sipariş var.

Geleceğin tamamen elektrikli araçlarda olduğunu düşünen Amerikalı otomotiv devi General Motors, 2023 yılı itibarıyla 20 yeni ve tamamen elektrikli model çıkaracak. Tamamen elektrikli 35 bin dolardan satılan Chevy Bolt, tek şarjla 383 kilometre gidebiliyor ve Tesla'nın 353 kilometre giden Model 3'ün en büyük rakiplerinden biri olarak gösteriliyor.

Alman Mercedes, 2022'ye kadar tüm otomobil modellerinin elektrikli versiyonlarını da satışa sunacak. Renault - Nissan - Mitsubishi ortaklığı da, 2022 yılı itibarıyla 12 tamamen elektrikli yeni model çıkaracağını belirtmişti.

Yine Bakan Faruk Özlü'nün konuşmasına atıf yapayım. Bakan, "Bugün elektrikli otomobil piyasada olsa ve İstanbul'da aynı anda 10 bin araç şarja bağlansa sistem çöküyor" demiş. İş otomobili üretmekle bitmiyor yani...

Bununla ilgili de açıklanan çok yeni bir gelişme var. Almanya'nın önde gelen otomotiv şirketleri Volkswagen, Ford, BMW ve Daimler, elektrikli araba pazarını büyütmek ve sürüş menzili sorununu ortadan kaldırmak için "Ionity" ismini verdikleri yüksek güçlü elektrikli şarj istasyonları şirketi kurdular. Yıl sonuna dek Almanya, Norveç ve Avusturya'da 100 şarj merkezi kurulması planlanıyor. İstasyonlar her 120 kilometrede bir hizmet verecek.

Batarya üretimi konusunda LG, geçtiğimiz günlerde 2018 yılında Avrupa'nın en büyük otomobil bataryası üretim fabrikasını açmaya hazırlandığını açıkladı. Fabrikayı Polonya'ya kuracak ve 2500 kişiye iş sağlayacak. Bu işlerle ilgili zamanında doğru adımlar atılmış olsaydı o yatırımın adresi belki de Türkiye olurdu.

Son bir notla bitireyim. Ülkelerin ihraç ürünlerine dünya genelinde duyulan güven konusunda yapılan bir araştırmaya göre, dünyada her 100 kişiden sadece 37'si "Made in Turkey" etiketine güveniyor. Türkiye'de üretilip dünyaya ihraç edilen en güvenilir ürün grubu ise otomotiv. Listenin ilk sırasında yer alan Almanya'ya üretimde yüzde 100 güven duyulurken, bu ülkede en çok üretilen otomobillere güveniliyormuş. İstatistik olumlu mu olumsuz mu siz karar verin.

Herşey planladığı gibi gitse ve 2021'de yerli otomobil yollara çıksa bile, elektrikli otomobil pazarı çoktan Üsküdar'ı geçmiş olacak, elini taşın altına koyanlara kolay gelsin...

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Pelin Cengiz Arşivi