Bakırhan: Demokratik bir anayasa istiyoruz, AKP'yi samimi görmüyoruz

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, yeni anayasa tartışmalarına ilişkin konuştu. Mevcut anayasanın Türkiye'ye uymadığını söyleyen Bakırhan, demokratik bir anayasa istediklerini ancak AKP'nin samimiyetine güvenmediklerini söyledi.

Abidin YAĞMUR


MERSİN - Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Ekmek ve Adalet Platformu buluşmaları için geldiği Mersin'de yeni anayasa tartışmalarını değerlendirdi.

Bakırhan, Türkiye'nin demokratik bir anayasaya ihtiyacı olduğunu, buna karşı çıkmadıklarını belirterek "Seçilmiş milletvekillerinin, belediye başkanlarının, gazetecilerin hapiste olduğu, mahkemelerin AİHM kararlarına uymadığı, kadın kırımının, eko kırımın olduğu, Kürdün halayının yasaklandığı, Alevinin ibadet yerinin yok sayıldığı bu ortamda AKP'nin samimiyetine güvenmiyoruz" dedi.

'TÜRKİYE’DEKİ HALKLARIN VE İNANÇLARIN KENDİSİNE AİT TÜM RENKLERİ SOLDURULDU'

Bakırhan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"Türkiye yıllardır darbe anayasasından kurtulma çalışmaları yürütülüyor. 22 yıldır da AKP iktidarı şimdi AKP, MHP başka yok ortakları da var. Onları saymaya gerek yok. İşin ortaklarıyla birlikte sürekli darbe anayasasına bir gönderme yapıyor. Emin olun yargıda darbe dönemlerini bile arar olduk. Darbe dönemlerinde Anayasa Mahkemesi'nin kararları dikkate alınırdı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin almış olduğu ihlal kararları istenmese de yerine getirmek zorunda kalıyordu.

Bugün Türkiye’deki halkların ve inançların kendisine ait tüm renkleri solduruldu. Yok edilmeye çalışıldı. Kürtçe halay bile yasaklandı. Bu süreçte iktidar askeri anayasadan kurtulalım. Bir anayasa yapalım diyor. Anayasayı herke yapar. Kenan Evren de yaptı. Önceki darbeciler de yaptı. Anayasanın yapılmasından çok anayasanın içerdikleri önemlidir. Demokratik midir? Toplumun dinamikleriyle birlikte yapılmış mıdır? Kapsayıcı mıdır? Toplumun bütün kesimlerini kendi bünyesinde barındıran, herkesin kendisini ait, bağlı hissettiği bir anayasa mıdır? Sorusunu sormak lazım. Şimdi böylesine olmayan bir anayasa muhtemelen bir öncekinin kötü bir örneği olarak devam edecek.”

'MEVCUT ANAYASA BU ÜLKEYE UYMUYOR'

“Mevcut anayasa farklı kimlikler, kültürler, inançların yaşadığı bir ülkeye uymuyor. Alevinin eşit yurttaşlık hakkını tanımıyor. Kürdün dilini, kültürünü iki kelimeyi tanımıyor. Kültürler ve inançları içerisinde barındırmıyor. Evet yeni bir anayasa olmalı, demokratik olmalı. Toplumun dinamikleri yapım sürecine katılmalı. Bu bir samimiyetle olmalı. Samimiyet nasıl olur? Bir yol temizliği gibi olmalı.

Yani Selahattin Demirtaş'ın, Figen Yüksekdağ'ın Can Atalay'ın onlarca seçilmiş milletvekili ve belediye eş başkanlarının, gazetecilerin, tweet attığı için insanların cezaevine atıldığı, kapının kırılarak işkence edilerek ters kelepçeyle yargılandığı, ceza aldığı bir ülkede yeni bir anayasa yapım sürecinin samimi olduğunu kim belirtebilir? Kim buna kanar? Hadi iktidar asıl bunu söyleyebilir de 16 milyon emekçi buna inanır mı?”

'ERDOĞAN KENDİ YETKİLERİNDEN VAZGEÇECEK Mİ?'

“Kadının içerisinde olmadığı, kadına şiddetin çözümlerinin bulunmadığı her canın, her akarsuyun sermayeye peşkeş çekildiği, neredeyse ormanın ağacın kalmadığı, eko kırımın dünyada en yüksek olduğu Türkiye toplumunun bir yol temizliğine ihtiyacı var. Eğer samimi ise, en önemlisi sizin aracılığınızla soruyorum. Recep Tayyip Erdoğan yeni anayasa yapım sürecinde kendi yetkilerinde ne kadar vaz geçecek?”

'YEREL YÖNETİMLER, YURTTAŞLIK TANIMLANMALI'

“Anayasa ile ilgili kendi düşüncelerinizi söyleyelim. İktidarın ve küçük ortaklarının parmak salladığı, herkes sussun, konuşmasın, sosyal medya yasası değişsin, şu an konuşanın içeride olduğu, dayak yediği, işinden olduğu bir süreçte bir samimiyet görmüyoruz. Bu süreç olacaksa toplumun farklı kesimleriyle de bir temas halinde olmamız gerekiyor. Anayasa üç beş partinin bir araya gelerek yapacağı bir şey değil, bir toplum sözleşmesidir.

Toplumun dahil olmadığı bir anayasa, anayasa olmaz. Öncelikle kötü bir örneği olur. Nasıl anayasa olur? Gene olur, demokratik olmaz. Yine çok önemli bir şey söyleyeceğim. Merkez ile yerel arasındaki ilişkileri, yurttaşlık tanımını, özgürlükçü laikliği, ekonomik eşitliği, doğa, kadın haklarının tartışılması gerektiğini belirtmek istiyorum Var mı böyle bir çalışma? Daha göremedik. Biz demokratik bir anayasaya karşı değiliz. Ama biz Türkiye'yi daha da çölleştirecek, Kürdün iki kelimesini susturan, Alevinin ibadet merkezini yok sayacak, AHİM'in Anayasa Mahkemesi'nin kararlarını tanımayacak, ekonomik adaletin, eşitliğin olmadığı, kadın kırımının, eko kırımının yoğun olduğu bir süreçte bu mevcut iktidarın anaya konusunda samimiyetine güvenmediğimi belirtmek istiyorum.”

“ÜRETİCİLERİN SORUNLARI AYNI”

Bakırhan, mevcut ekonomik krize de değinerek şöyle konuştu:

“Günlerdir çiftçilerle, emekçilerle, çeşitli üreticilerle, emekçilerle, eko kırım karşısında direnen ekolojistlerle bir araya geliyoruz. Ayçiçeği üreticileriyle Tekirdağ'da bir araya geliyoruz. Diğer taraftan Mardin Kızıltepe'de buğday üreticileriyle, mercimek üreticileriyle bir araya geliyoruz. Iğdır'da hayvan üretimleriyle bir araya geldik. İzmir'de Torbalı'da işte orada biber üreten sebze meyve üreten üreticilerimizle, çiftçilerimizle bir araya geldik. Emin olun. Kimle bir araya geldiğimizin bir önemi yok. Tamamının sorunu aynı. Üretemiyoruz, girdi fiyatları pahalı. Pazarlamıyoruz, toplumun alım gücü yok. İşçi çalıştıramıyoruz çünkü işçi ücretlerini karşılayamıyoruz. Bu kadar düşük olan işçi ücretleriyle, emekçi ücretlerini dahi karşılamayan bir üretim bir esnaf profilinden bahsetmek istiyorum”

'BÜTÇE SARAYA DEĞİL, EMEKÇİLERE HARCANMALI'

Amaçlarının, toplumun yaşadığı ekonomik sorunlara çözüm bulmak olduğuna işaret eden Bakırhan, “Amacımız soygun, talan, savaş, sermayeye harcanan, saraya harcanan Türkiye bütçesinin, emekliye, emekçiye, çiftçiye, esnafa, siftah yapmadan dükkanını kapatan esnafa harcaması için mücadele etmektir. Türkiye’de insanlar geçinemiyor. Ama maşallah topumuzla, tüfeğimizle Orta Doğu'nun dört bir yanındayız. İnsanlar ekmek bulamıyor, aş bulamıyor bizlere dünyanın en büyük adalet sarayını yaptık diye müjde veriyorlar. Adalet yok. Hukuk yok. Gazetecilerin, siyasetçilerin içeride olduğu, seçilmiş belediye başkanlarının milletvekillerinin onlarca yıl ceza aldığı bir yerde, KHK’lerin haksız hukuk yere ekmeğinden aşından olduğu bir süreçte bize dünyanın en büyük adalet sarayını yapmışlar. İşte böylesine trajik komik bir ülke, bir yönetimle karşı karşıya bulunuyoruz. Emin olun biz susmayacağız, itiraz etmeye devam edeceğiz. Tam da adalet, ekmek ve adalet buluşmalarımız bu çerçevede yapılıyor. Bir süre sonra da adalet arayan ailelerle bir araya geleceğiz. 10 Ekim gar katliamı, Çorlu tren kazası ve benzeri toplu davalardaki ailelerimizle bir araya geleceğiz. Bu buluşmalarımız devam ettireceğiz” ifadelerini kullandı.

'NARİN CİNAYETİNDE ÖRGÜTLÜ BİR KÖTÜLÜK VAR'

DEM Parti Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Diyarbakır’daki Narin Güran cinayetiyle ilgili olarak da şunları söyledi:

“Narin cinayeti Türkiye'de iktidarın ne olduğunu gösterdi. Devlet ve onun paramiliter karanlık güçlerin ne olduğunu, nasıl bir toplum inşa ettiklerini gösterdi. Tavşantepe Köyü devletin örgütlediği bir köydür. Narin sadece kendisini katledenler tarafından katledilmedi yani. O köydeki devlet örgütlüğü, paramiliter güçler aslında Narin’i öldürdü. Bir toplum böyle örgütlü bir cinayet karşısında suspus olur mu? Sizlere soruyorum ya. Devlet bütün olanaklarıyla, MİT'iyle, jandarmasıyla, basınıyla, yayınıyla vesairesiyle orada yirmi küsur gündür Narin’i kim katletti, bilmiyoruz. Ortada bir cenaze var. Narin’in cenazesi. Ama kim yaptı bilmiyoruz. Burada gizlenen Narin’in katilleri değil. O devletin çürümüş örgütlülüğüdür. O geçmişte orada yurtseverleri, devrimcileri katleden, domuz bağıyla bağlayıp işkence eden anlayışın örgütlü olduğu bir köy olduğu için devlet orada kötülüğü örtüyor. Devlet orada politik, ahlaki bir toplumun örgütlenmesini istemiyor. Bizim olduğumuz bir yerde böyle bir cinayet olmaz. Olsa bile açığa çıkardı. İnsanlar itiraz ederdi. Örgütlü bir kötülük, örgütlü bir sessizlik var Narin cinayetinde. Biz Narin cinayetini sonuna kadar takip edeceğiz. O karanlık örgütlü kötülüğü açığa çıkarmak için mücadele edeceğiz” dedi.

Öne Çıkanlar