Diyanet'in Kobanê dilekçesinde ne var?

Diyanet'in Kobanê dilekçesinde ne var?
Diyanet'in, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş dahil 18'i tutuklu 108 siyasetçinin yargılandığı Kobanê davasında "ceza talebi" tepki çekti. Peki, Yeşil Sol Parti'nin Diyanet için "Adeta IŞİD'in sözcülüğüne soyunmuştur" dediği dilekçede ne var?

Artı Gerçek - IŞID’in 2014 yılında, Urfa'nın karşısındaki Kobanê'yi kuşattığı ve tüm dünyanın katliam endişesi yaşadığı sırada Türkiye sınırından yardım gönderilmesi için yapılan protestolardaki 6-8 Ekim olaylarının ardından HDP'lilere açılan davaya Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından verilen dilekçe tepki çekti. Diyanet, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın da arasında bulunduğu 18'i tutuklu 108 siyasetçinin yargılandığı davada tüm isimlerin cezalandırılmasını istedi.

Diyanet İşleri Başkanlığı, Kobanê Davası'na 2021'de katılma talebinde bulunmuş, bu başvuru ara kararla kabul edilmişti. Son duruşmada ise mütalaa üzerine dilekçe veren Diyanet, cezalandırma talebinde bulundu.

Bu talebin yer aldığı dilekçede, "Karşı taraf" ibaresine "Selahattin Demirtaş ve diğerleri" yazıldı; yargılanan isimlerin "fiil ve davranışlarının Diyanet'in etkinliğini ve saygınlığını temelden sarsan ve telafisi imkânsız sonuçlara sebep olduğu" iddia edildi. Dilekçedeki "Nitekim vicdanlara hitap eden din hizmetlerinde itimat ve güvenin kaybolması halinde boşluk kabul etmeyen bu alanın çeşitli sapık akım ve gruplara kalacağı tartışmasızdır" sözleri dikkat çekti.

Dilekçede, "Kamu hizmeti sağlayan Kurumumuzun yönetiminde olan Camilerin terör eylemleri sebebiyle zarar görmesi toplum nezdinde Devleti itibarsızlaştırmaya yöneliktir" ifadeleri de kullanıldı.

'IŞİD'İN SÖZCÜLÜĞÜNE SOYUNMUŞTUR'

Yeşil Sol Parti Diyarbakır milletvekili Serhat Eren, bugün düzenlediği basın toplantısında "Partimiz, rehin arkadaşlarımız ve avukatlarımız boşu boşuna yıllardır Kobanê kumpas davasında AKP iktidarının bu davayı IŞİD'in Kobane'yi düşürmemesinden dolayı boşuna söylemiyor" dedi. Eren, "İşte Diyanet İşleri Başkanlığı dilekçesindeki diliyle, adeta IŞİD'in sözcülüğüne soyunmuştur" ifadelerini kullandı.

Yeşil Sol Parti Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş da, "Bu ikiyüzlülüğü anlatmaya devam edeceğiz. Hayır, sarsılan sizin yalan dolanlarınız. Sarsılan sizin yalanlarınızdır. Sarsılan, sizin talan, çocuk istismarı, hukuksuzluklar karşısında suskunluğa bürünen ikiyüzlülüğünüzdür. …Diyanet İşleri Başkanlığı, açık şekilde Kürt düşmanlığı yapmaktadır. Bunu herkes görmelidir. Yargılanan siyasetçiler bizim onurumuzdur" tepkisini gösterdi.

DİLEKÇENİN TAM METNİ

Peki karar aşamasına doğru ilerleyen davada Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan gelen dilekçede ne deniyor?

Cumhurbaşkanlığı Diyanet İşleri Başkanlığı Hukuk Müşavirliği'nden gönderilen dilekçenin tam metni şöyle:

"Mahkemenizin 2021/6 E. Sayılı dosyası ile Adam Öldürme, Adam Öldürmeye teşebbüs, Yağma, Alıkoyma, Alıkoymaya Teşebbüs, Mala Zarar Verme, Yakarak Mala Zarar Verme, Kamu Malına Zarar Verme, Yakarak Kamu Malına Zarar Verme. İşyeri Dokunulmazlığını İhlal, Geceleyin İşyeri Dokunulmazlığını İhlal, Geceleyin Açıktan Hırsızlık, Açıktan Hırsızlık, Hırsızlık, Geceleyin Hırsızlık, Basit Yaralama, Silahla Basit Yaralama, Kamu Görevlisini Silahla Basit Yaralama, Kamu Görevlisini Kasten Basit Yaralama, Kemik kırığı Oluşacak Şekilde Kasten Silahla Yaralama, Kamu Görevlisini Kemik kırığı Oluşacak Şekilde Kasten Silahla Yaralama, Silahla Kasten Yaralama, Kamu Görevlisini Silahla Yaralama, İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali, İbadethanelere Zarar verme, Bayrak Yakma, 5816 Sayılı Yasaya Muhalefet, Suç İşlemeye Tahrik Etme, Devletin Birliğini, Ülkenin Bütünlüğünü Bozma suçlarından dolayı açılan kamu davasında daha önce beyanlarımızı sunmuştuk.

Toplumun dini, ahlaki ve manevi değerlerini sürekli canlı tutmak amacıyla İslâm dininin temel kaynaklarına dayalı doğru ve güncel bilgi ile toplumu din konusunda aydınlatmak, inanç, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, ibadet yerlerini yönetmekle görevli olan Başkanlığımız; toplumun dini, ahlaki ve manevi değerlerini sürekli ayakta tutan, bütün insanlığın barış ve huzuruna katkı sağlayan, İslâm Dini ile ilgili her konuda referans alınan en etkin ve en saygın bir kurumdur. Davaya konu kişilerin fiil ve davranışları, bu durumu temelden sarsan ve telafisi imkânsız sonuçlara sebep olmaktadır. Nitekim vicdanlara hitap eden din hizmetlerinde itimat ve güvenin kaybolması halinde boşluk kabul etmeyen bu alanın çeşitli sapık akım ve gruplara kalacağı tartışmasızdır.

Hukukun üstünlüğünü ve devlet otoritesini tanımayan, güçsüzlüklerini gizlemek amacıyla halka karşı şiddet kullanmaya yönelen ve uluslararası destek gören örgütlerin, siyasi hedeflere ulaşmak için masum insanları bile hedef alabilen eylemleri maddi ve manevi kayıplara sebep olmaktadır. Bu eylemlerin ülke ekonomilerine de büyük zararlar verdiği bilinen ve tartışılmaz bir gerçektir.

Terör, kitlelere yönelik hedef gözetmeyen şiddet eylemleriyle, toplumun güven duygusunu ortadan kaldırarak devletle toplum arasında güveni zedelemektedir. Kamu hizmeti sağlayan Kurumumuzun yönetiminde olan Camilerin terör eylemleri sebebiyle zarar görmesi toplum nezdinde Devleti itibarsızlaştırmaya yöneliktir.

Dış ve iç kaynaklı, yıkıcı, bölücü ve her türlü tehdit ve terör olaylarını bertaraf ederek halkımızın sevgi, kardeşlik, barış, huzur, güven, birlik ve beraberlik içinde hiçbir korku ve endişe hissetmeden yaşamlarını sürdürmesi için terör eylemleriyle ülkemize zarar veren kişilerin cezalandırılması ve dolayısıyla halk nezdinde Devletimizin itibarının güçlendirilmesi gerekmektedir.

Cumhuriyet Savcısının esas hakkındaki mütalaasında;

"…Yukarıda sanık bölümlerindeki gerekçelere göre sanıkların üzerlerine atılı yazılı suçlar
sübut bulunduğundan AYRI AYRI cezalandırılmalarına,

2-Yukarıda yine gerekçesi açıklandığı üzere haklarında yakalama kararı bulunan ya da kırmızı bülten çıkarılan sanıklar Abdulselam Demirkıran, Ali Haydar Kaytan, Arife Köse, Ayfer Kordu, Ayşe Tonguç, Azime Yılmaz, Bayram Yılmaz, Bergüzar Dumlu, Cemil Bayık, Ceylan Bağrıyanık, Cihan Ekin, Demir Çelik, Duran Kalkan, Elif Yıldırım, Emine Tekas, Emine Temel, Emrullah Cin, Engin Karaaslan, Enver Güngör, Ercan Arslan, Ertuğrul Kürkcü, Fatma Şenpınar, Fehman Hüseyin, Ferhat Aksu, Filis Arslan, Filiz Duman, Gönül Tepe, Güleser Törün, Gülten Alataş, Gülüşan Eksen, Gülüzar Tural, Güzel İmecik, Hacire Ateş, Hatice Altınışık, Hülya Oran, İsmail Özden, Kamuran Yüksek, Layika Gültekin, Leyla Söğüt Aydeniz, Mahmut Dora, Mazhar Öztürk, Mazlum Tekdağ, Mehmet Hatip Dicle, Mehmet Taş, Mehmet Tören, Menafi Bayazit, Mızgın Arı, Murat Karayılan, Mustafa Karasu, Muzaffer Ayata, Nazlı Taşpınar, Neşe Baltaş, Nihal Ay, Nuriye Kesbir, Remzi Kartal, Rıza Altun, Ruken Karagöz, Sabiha Onar, Sabri Ok, Salih Akdoğan, Salih Müslüm Muhammed, Salman Kurtulan, Sara Aktaş, Selma Irmak, Şenay Oruç, Ünal Ahmet Çelen, Yahya Figan, Yasemin Becerekli, Yurdusev Özsökmenler, Yusuf Koyuncu, Yüksel Baran, Zübeyir Aydar haklarındaki kamu davaları ile,

Diğer mevcutlu sanıklar yönünden ise dosyada müşteki, mağdur, maktul, katılan sıfatı ile yer alan taraflara karşı işlendiği iddia olunan ancak suçların işlendiği yerdeki mahkemelerde ve Cumhuriyet Savcılıklarında soruşturmalar ve kovuşturmaların devam etmesi nedeni ile kararların kesinleşmediği, soruşturmaların nihayete ermediği anlaşıldığından, yukarıda cezalandırılmalarına, beraatlerine, kamu davasının düşmesine, davanın reddine, ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesine yönelik taleplerimiz dışında bu taraflara karşı işlendiği iddia olunan suçlardan açılan davaların tefrik edilerek, kesinleşmiş mahkeme kararı ile eylemlerin terör örgütü faaliyeti kapsamında işlendiği tespit edildikten sonra bu suçlar yönünden açılan davalar yönünden yargılamaya devam edilmesi için davaların tefrik edilerek başka bir esasa kayıt edilmesine, Karar verilmesi kamu adına mütalaa ve talep olunur." denilmektedir.

Yukarıda yazılı hususlarda Cumhuriyet Savcısının mütalaasındaki değerlendirmelere katılıyoruz. Sanıkların mütalaada yer alan hükümler uyarınca cezalandırılmasını talep ediyoruz. Netice ve Talep: Arz edilen ve re'sen dikkate alınacak sebepler gereğince, sanıkların TCK'nın ilgili hükümlerince cezalandırılmasını ve her türlü yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine ve 659 sayılı KHK hükümleri uyarınca İdaremiz lehine vekâlet ücreti ödenmesine karar verilmesini arz ve talep ederim." (HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar