HDP'li Kerestecioğlu: Bir savaş siyaseti, Türkiye siyasetine dönüştü
Nazlı Eda PİYADE
ARTI GERÇEK- AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "400 milletvekilini verin, bu iş huzur içinde çözülsün" tehdidinin ardından 7 Haziran 2015 seçimlerinde partisinin tek başına iktidar olamayışıyla Türkiye’de peş peşe bombaların patladığı bir süreç başladı.
Diyarbakır ve Suruç katliamlarının ardından 10 Ekim 2015’te ‘Emek, Barış ve Demokrasi’ başlığıyla düzenlenen mitinge yönelik IŞİD saldırısında 103 yurttaş hayatını kaybetti, yüzlercesi yaralandı.
Artı Gerçek’e konuşan katliam tanıkları, aradan geçen 5 yıldır neler yaşadıklarını anlatarak, "Geçmiyor o acı ama ayakta kalmak zorundayız çünkü borcumuz var; hayatını kaybedenlere borcumuz var" dedi.
'VAHŞİ BİR DÖNEMİN BAŞLANGICI'
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, 7 Haziran’dan sonra başlayan süreci ve bugün gelinen noktayı Artı Gerçek’e değerlendirdi.
AKP’nin tek başına iktidar olamamasının Türkiye için önemli bir dönemeç olduğunu söyleyen Kerestecioğlu, "Bir savaş siyaseti Türkiye siyasetine dönüştü" dedi.
"7 Haziran’da partimizin 80 milletvekili ile Meclis’e girmesi, Türkiye’nin farklı kesimlerinin de temsil edilmesi anlamında önemli bir adımdı" diyen Kerestecioğlu, öncesine dair şu değerlendirmelerde bulundu:
"Seçim öncesinde bir çözüm süreci söz konusuydu. Ülkenin nefes aldığı, insanların barış özlemini gerçekleştirebileceğini düşündüğü bir dönemdi. İktidar bu sürecin kendisine yaramadığını, tek başına iktidar olmasını engellediğini gördü. Ve sonrasında HDP’yi hedef almaya başladı. Toplumsal muhalefeti de bastırmak zorundaydı. Kasım seçimlerine giderken ülkenin her yanında bombalar patladı. Bütün bunlar ülkede bir korku atmosferini yarattı. Muhalefetin sokağa çıkmasını engelleme, bir araya gelmesini engelleme getirdi ve OHAL süreci geldi."
'ÜLKENİN BARIŞ UMUDUNA CİDDİ BİR DARBE VURDU'
Sürecin planlı bir şekilde işletildiğini belirten Kerestecioğlu, "10 Ekim, ülkenin barış umuduna ciddi bir darbe vurdu. Bu katliam, sadece orada olanlar, yaralı kurtulanlar için değil bu ülke için büyük bir travmaydı. Suruç’un ardından vahşi bir dönemin başlangıcı oldu" dedi.
"10 Ekim dava süreci de yargıda bugün de yaşadığımız biat kültürünün, başsavcıların Saray’da düğün yapacak kadar yargının işlemez olduğunu gördüğümüz bir davaydı" diyen Kerestecioğlu, şunlara dikkat çekti:
"Yalnızca 10 Ekim katliamında değil, Soma’da da Ümraniye’de bir çöplük patlamasında da idarenin sorumluluğu vardır. Yaşananlar, kendinden menkul bir takım insanların ihmali ya da kastıyla yaşanmadı. Bu noktada iktidarın, idarenin ‘önleme’ ve ‘şeffaflık’ sorumluluğu vardı. Bu sorumluluk yerine getirilmedi ve tek bir kamu görevlisi yargılanmadı."
2015 yılının, IŞİD’in Kobane’ye saldırdığı, tüm dünyada IŞİD’e karşı mücadelenin değer kazandığı bir dönem olduğunu hatırlatan Kerestecioğlu, aynı dönem; ‘Kobane düştü düşecek’ söylemlerini, Kürt halkına dönük baskıları, ‘komşularla sıfır sorun’ ilkesinden komşularla düşman olunmasını; "Bir savaş siyaseti Türkiye siyasetine dönüştü" sözleriyle değerlendirdi.
'10 EKİM'İN ORTAYA ÇIKARILMAMASI İHMAL DEĞİL KASIT'
Kerestecioğlu, Ortadoğu’da yürütülen savaşın ülke içinde de yürütüldüğünü söyleyerek, "Bugünden bakıldığında çok planlı hareketlerle bugüne gelindiğini görüyoruz" dedi.
Kerestecioğlu, 2015’ten bu yana çoklu baro yasasıyla meslek örgütlerinin dönüştürülmesinden Türk Tabipler Birliği’nin (TTB) hedef alınmasına, çocuklara yönelik dinci eğitimlerin yaygınlaştırılmasından yeni Cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş sürecinin bir bütün halinde değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Süreci, "diktatöryel bir rejimin inşası" olarak değerlendiren Kerestecioğlu, 6 yıl sonra açılan soruşturmayla başlatılan Kobane operasyonuna da dikkat çekti. "AKP, ülkeyi ciddi bir kaosa sürükledi" diyen Kerestecioğlu, "Sistem aslında çok ciddi bir çöküşte. Yine HDP’yi hedef alarak kriminalize etme yoluyla, Kürt düşmanlığı körüklenmeye çalışılıyor. AKP’nin sonuna geldiği yer burası" dedi.
"Ellerinde başka bir şey kalmadı" diyen Kerestecioğlu, "10 Ekim’i ortaya çıkarmamanın, sanık olarak yargılanması gerekenleri yargılamamanın ‘ihmal’ değil, kasıt olduğunu görüyoruz. Bunu ortaya çıkarmayan devlet, 5 yıl önce olduğu gibi bugünde HDP’yi suç örgütü olarak göstermeye çalışıyor" değerlendirmesinde bulundu.
Kerestecioğlu, "Bu ülkede 5 yıldır iyi hiçbir şey yapılmasına izin vermeyen, insanları düşmanlaştıran, karşı karşıya getiren, alabildiğine yoksullaştıran bir siyaset biçimi yürütülüyor. O kadar mutsuz ki herkes. Bu ülke yönetmek falan değil, kendi bekası için her şeyi yakmak ve kendi önündeki yolu görebilmek. Bu yolun taşlarının döşendiği süreç, 5 yıl önce yaşananlarla hızlandırıldı" dedi.