'İki sağ ittifak HDP'ye özel baraj ittifakıdır'
POLİTİKA - HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, pasaportuna el konulması nedeniyle stüdyodan katılamadığı Artı TV'deki Gündem Özel programına, HDK Eş Başkanı Onur Hamzaoğlu'nun annesinin cenaze törenine katılmak için bulunduğu İzmir'den Skype ile katıldı. Fehim Işık'ın moderötürlüğünde yürütülen programda Artı TV Genel Yayın Yönetmeni Celal Başlangıç, Artı Gerçek yazarları Armağan Kargılı, Ragıp Duran ve Koray Düzgören ile Ahval News Türkçe Editörü Ergun Babahan'ın sorularını yanıtlayan Temelli, 24 Haziran seçimlerine ilişkin ittifaklardan 2. turda HDP seçmeninin eğiliminin ne olacağına kadar merak edilen birçok sorunun yanıtını verdi.
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli'nin Artı TV'de dile getirdiklerinin satırbaşları şöyle:
"HDP DIŞINDAKİ İTTİFAKLAR BARAJ ZİHNİYETİNİ YENİDEN ÜRETTİ"
"İttifaklar meselesine baktığımızda meselenin barajla ilgili olduğunu görüyoruz. Seçim barajı hangi amaçla kurulmuş, neyi var ediyor diye sorguladığımızda, özellikle son ittifak yapılanması ile baktığımızda amacın bütün açıklığıyla ortaya çıktığını görürüz. HDP dışındaki ittifaklar tam da baraj zihniyetini yeniden üretmektedir. Türkiye’deki en temel sorun Temsiliyet krizidir. Temsiliyet meselesi aşılamadığı sürece Türkiye’de demokrasi sorununu aşmak çok olanaklı değil. Son ittifaklarla tüm baraj sorunu başkaları için ortadan kalktı. Bunu ilk ‘Cumhur İttifakı’ yaptı. MHP’nin baraj sorununu çözmüş oldu. Ardından diğer partilerde bu şekilde bir taktik hamle geliştirdiler. Peki, baraj neden devam ediyor? Açık ki HDP’ye karşı devam ediyor."
"BARAJ, NİTELİĞİN MECLİS'E YANSIMASINA ENGELDİR"
"HDP baraja takılırsa nasıl bir tehlike Türkiye’yi bekliyor? Türkiye’nin en nitelikli, en geniş temsiliyetinin Meclis’te bulunması engellenmiş olacak. Sadece Kürt halkının temsiliyeti değil. Kürt halkının temsiliyetinin engellenmesini kayyımlarla yaşadık. Son yapılanla Kürt sorunu ve demokrasinin çözümü noktasında gerçek anlamda ittifaklar, yani emek ve demokrasi güçleri de, halklar arasında köprüler kurmuş, tüm zorluklarına rağmen kendini Meclis’te temsil etmiş anlayışlar da engellenmiş olacak."
"PAZARLIKTAN ÖTE TABANLARA ULAŞMAK İSTİYORUZ"
"Hem Kürdistani partilerle, hem batıdaki partilerle görüşmelerimiz var. Bunların tabanlarına sesleniyoruz. Pazarlıklar üzerinden bir ittifaklar sürecini anlamlı görmedik. Bu, bizi diğer yapıların olduğu noktaya sürüklerdi. Hem cumhurbaşkanlığı, hem de parlamento seçimleri konusunda başından beri çaba gösterdik. Görüşmeler de başarılı geçiyor. Bir pazarlıktan öte tabanlara ulaşmak, ilkeler bazında yan yana gelmeyi sağlamak büyük önem taşıyordu. Bunda başarılı da olduk diyebilirim."
"DEMİRTAŞ'IN ADAYLIĞINA İLİŞKİN BÜYÜK BİR İTTİFAK OLUŞTU"
"Sayın Demirtaş’ın adaylığı konusunda parti içinde büyük bir ittifak vardı. Fakat biz Demirtaş’ın adaylığını açıklıyoruz, demedik. 4 Mayıs’a kadar bekledik. Çünkü geniş kesimlerle ilkeler üzerinden bir arada yürümek istiyorsak, Türkiye’nin adayının kim olması gerektiğini birlikte yürüyeceğimiz kesimlere de sormalıydık. Bunu yaptık. Bütün kesimlerle bu minvalde, tabi parlamento ve temsiliyet sorununu da gündeme taşıyarak konuştuk."
"İTTİFAK DEĞİL, İLKE VE MÜCADELE BİRLİĞİ ARIYORUZ"
"Partilerle görüşmeler sürüyor ama bunu bir ittifak görüşmesi biçiminde değerlendirmemek gerekir. Biz bu anlamıyla hiçbir partiyle ittifak görüşmesi yapmadık. İlkeler bazında, mücadele anlamında ve 24 Haziran sürecinde ortaklaşma konusunda görüşmeler yapılıyor ama bu kamuoyunun çerçevesini çizdiği şekilde bir ittifak meselesi olarak yürütülmüyor. Özelikle Kürdistani partilerle birçok konuda ortaklaşılmış durumda."
"SAVAŞ POLİTİKASI İKTİDARI AYAKTA TUTUYOR"
"Düşmanlık siyaseti savaş politikasının sonucudur. Bugünkü iktidar savaş politikası ile ayakta duruyor. İktidarın sürdürdüğü yolsuzluk ekonomisi ile savaş politikasını bu eksende okumak gerekiyor. Bu nedenle biz her partinin kendi adayı ile cumhurbaşkanlığı seçimine girmesini savunduk ki bu muhalefet alanını genişletecek, en geniş kesimi sandığa çekecek bir durumdu. Ancak diğer ittifaklarla da muhalefet alanını daraltan bir yaklaşım sergilendi. Bu durumun etkisini de HDP’ye karşı yürütülecek siyaset belirleyecektir. Bizim iddiamız bu. Artık HDP bir tarafta diğerleri bir tarafta kaldı."
"HDP'YE ÖZEL OHAL VAR"
"Biz cumhurbaşkanı adayımızın başvurusunu cezaevinden gelen iki fotoğrafı ile bir mektubunu duyurarak yapabildik. Ertesi gün de ben havaalanına geldiğimde pasaportuma el konuldu. Biz böyle bir ortamda seçime katılıyoruz. Yani HDP’ye özel bir OHAL koşulu var. Bir normal OHAL koşulu var, bir de HDP’ye uygulanan OHAL var. Sadece bölge için değil Türkiye’nin her yeri için oy hırsızlığı yaygın olarak kullanılıyor. 16 Nisan’dan sonra oy hırsızlığının yasasını da çıkardılar. Tüm seçime katılanlar, HDP’nin üyeleri bu anlamda sandığa sahip çıkmak zorunda. Eğer bunu başaramazsak 7 Haziran oylarını esas alan simülasyon üzerinden yaptığımız bir çalışmada gördük ki HDP’nin çıkarması gereken 88-90 milletvekilinden en az 85-86’sı AKP’ye geçiyor. Nasıl bir Türkiye olur sorusunun yanıtı da burada saklı."
"PARTİLERİN ŞİRİNLİK YAPMALARININ SEÇMENİMİZDE KARŞILIĞI YOKTUR"
"Partilerin HDP’ye ve Kürtlere şirin gözükme meselesinin bizim seçmenimiz üzerinde bir karşılığı olmuyor. AKP de bu konuda çalışmalar yapmıştı ve onlar da biliyor ki HDP seçmeni bir yere gitmiyor. Sanıyorlar ki herkes balık hafızalı. Halbuki bizim tabanımız, halkımız yapılanları unutmuyor. Yitirdikleri tüm canları, verdikleri tüm bedelleri unutmuş değiller. Bunu rövanşist bir dille söylemiyorum. Demokrasi bağlamında düşünüyorsak meselenin Kürt sorunu ile bağlantısı olduğu bilinmeli. Kürt sorununu HDP’yi baraj altında bırakarak, muhataplarını siyasetten uzaklaştırarak mı çözeceksiniz? En son Saadet Partisi lideri ‘Ben bir Kürt sorunu raporu hazırlıyorum. Bunu Diyarbakır’a gidip açıklayacağım’ diyor. Bu ülkede Milli Kütüphane'nin yarısı Kürt raporları ile dolu. Eğer böyle çözülecek olsa şimdiye kadar onlarca kez çözülmüştü. Şu an bırakın Kürt sorununu çözmeyi, varolan haksızlıklara, kayyım atamalarına, Kürt dilinin yasaklanmasına dönük ‘Millet İttifakı’nı oluşturmuş partiler tek bir tepki vermiş değil. Hatta dokunulmazlıklar el birliğiyle kaldırılmış. Şimdi yeniden seçim var ve herkes birden Kürt meselesini çözmeye dönük niyet ifade ediyor."
"ÇÖZÜMDE ÖZNE SORUNU YAŞAYANDIR"
"Başkanlık sevdasından herkesin kurtulması lazım. Türkiye’nin tarihi ve kültürel dokusu bu türden bir cevaz vermiyor. Kürt'e, Ermeni’ye kör anlayışlar, tekçi anlayışlar eninde sonunda bizi getirip bir duvara çarpıyor. Parlamentoda HDP olduğunda temsiliyet mekanizması çalışabildi. Yeniden devletin bekasına dönülerek Kürtlerin sorununu çözmeye kalkmak, Kürtlere hakarettir. Sorunu çözmek istiyorsanız, özne sorunu yaşayandır. Siyasi temsiliyeti kısıtlayan bir anlayışla ‘Ben bu sorunu çözerim’ anlayışı boş bir anlayıştır. Karşılığı yoktur."
"ERDOĞAN BAŞKA YOLLARA TEVESSÜL ETMEMELİ"
"Erdoğan’ın masasında bütün seçenekler vardır. Saray’da bu kadar oda olduğuna göre epey masa kuracak kadar odası da var. Her seçenek için ayrı bir oda kullanıyordur. Bizim çağrımız olumsuzluğa tevessül etmemesidir. Savaş politikaları nedeniyle binlerce insan canından oldu, onbinlerce insan cezaevlerinde, koskoca bir halk ağır bedeller ödedi. Kimse Böyle bir şeye tevessül etmemelidir. Bilinmeli ki bu yola meyil etmelerinin sorumlusu kendileri olacaktır. Seçim sonuçları ne olursa olsun bu sonuçlar önümüzdeki dönemin belirleyicisi olmalıdır. Ben Erdoğan iktidarının bu seçimlerde sonlanacağına inanıyorum. İnsanlara artık OHAL’den başka bir şey vaat edemiyor. Bu denli acze düşmüş, tükenmiş bir iktidarla karşı karşıyayız."
"YAŞANAN FRAGMANDI, FİLMİNİ KİMSE İZLEMEZ"
"Kimse kaygıyla hareket etmemeli. 24 Haziran için meşruiyet kabul edilmiş ise herkes bunun gereğini yapmalı. Ancak hileler yoluyla bir meşruiyet sorunu ortaya çıktığında da bilinmeli ki hak arama mercilerinden biri de sokaktır. 16 Nisan’da ortaya çıkan ikircikli durum belki de 16 Nisan’dan bu yana yaşanan sürecin de nedenidir. Biz 16 Nisan’dan sonra karşı çıktık, tepki gösterdik, fakat çok yalnız kaldık. Devlet bütün şiddetiyle, bütün aygıtlarıyla HDP’nin üzerine çökerken yalnızlık nedeniyle bütün bedeli HDP ödedi. Herkesin bundan ders çıkardığına inanıyorum. İçlerine sinmeyen bir sonuçla yürümenin bedelini kimse içine sindirmez. Yaşananlar fragmandı, bu fragmanı izleyen filmi izlemez."
"HDP'SİZ DENKLEMDEN ÇÖZÜM ÇIKMAZ"
"HDP’siz denklem kurulduğunda bir çözüm çıkmıyor. Yapılan ittifakların denklemi yanlış kuruldu. ‘Biz 1. turda işimize bakalım, 2. turda nasılsa HDP seçmeni gelir bizi destekler’ mantığının getirip tıkadığı bir yerdir bu. HDP seçmeni 1. turda ne yapacaksa, 2. turda da aynısını yapacak. Biz Demirtaş’ı aday olarak belirlerken dar düşünmedik, tüm Türkiye’yi kapsasın istedik. Seçime de herkesi kapsayan bir programla gireceğiz. Biz herkese hassasiyet ile yaklaşıyorsak, diğer partiler de bu hassasiyet ile yaklaşmalı ve çalışmalarını buna göre yapılandırmalı. Şu andaki tablo çok umutvar değil. Biz demokrasiden yanayız, bunun biricik çözüm olduğuna inanıyoruz. 25 Haziran sabahı 2. turu konuşuyor olacaksak, 24 Haziran’a kadar giden süreci de beraber düşünmeliyiz."
"2. TUR'DA HDP'NİN PARLAMENTODA OLUP OLMAMASI BELİRLEYİCİDİR"
"1. tur meselesi çok kritik. Bizim tabanımız, seçmenimiz kendi iradesi ile hareket eder ve biz onlardan aldığımız güçle siyaset yapıyoruz. Onlara ipotek koyma şansımız yok. 2. turda şu çok belirleyici olacak: Parlamentoda HDP var mı, yok mu? Bu çok kritik bir durum. Ciddi bir kırılma da yaratır. 2. turun seçmen davranışını belirleyecek en kritik durum budur. Bir diğer durum ise adaylar 1. tur seçimlerde ne konuştular, neyi savundular, nasıl davrandılar? Selahattin Demirtaş’ın adaylık bildirgesine, partimizin ilkelerine oy vermiş seçmenler bu konulara çok dikkat ederler. Bu seçmenlerin iradesine ipotek koymak mümkün değil." (ARTI GERÇEK)