İmamoğlu: İstanbul depreme hazırlıksız yakalanırsa ekonomi diz çökebilir
Artı Gerçek - İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından İstanbul Deprem Seferberlik Planı ile duyurulan elverişli yapıların güçlendirilmesi projesine, üniversite iş birlikleri ve KİPTAŞ koordinasyonunda başlanıyor. İBB, İstanbul'u depreme dayanıklı hale getirmek için başlattığı 'Deprem Güçlendirme Projesi'ni düzenlenen basın toplantısıyla tanıttı.
Tanıtım toplantısında konuşan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Maraş merkezli 11 ilde yıkıma neden olan depremleri hatırlatarak, "İstanbul'da yaşayacağımız böylesi depreme hazırlıksız yakalandığımız anda ne yazık ki ekonomik anlamda bir diz çökme süreci yaşayabiliriz. Milletimize bunu yaşatmayacağız. Bu bir milli güvenlik sorunu haline gelebilir. Bir an önce yola çıkmak zorundayız” dedi.
‘SORUMLULUĞU EN ÖNDEKİ KURUM HÜKÜMETTİR’
DHA’nın aktardığı haberde, “Bu mücadele bütüncül bir mücadeledir, bu mücadelenin sorumlusu tek başına hükümet de olamaz” diyen İmamoğlu şunları söyledi:
“Ama organize etme sorumluluğu en öndeki kurum hükümettir. Tek başına büyükşehir belediyesi, ilçe belediyesi de olamaz. Halkımız bu işe olur verip el uzatmadığı takdirde zorluklarımız çok büyüktür
Tüm yurttaşlarımızdan rica ediyorum Türkiye'yi hızlandırıyorum. Depreme hazırlık konusunda sorumluluk hisseden bilimsel, pratik çalışan, liyakata önem veren, halkın bütçesine gözü gibi bakan bir yönetimi ülkemizin başına getirmek zorundayız.
İstanbul hızlansın, Türkiye bu konuda çok hızlansın. Acelemiz var. Depreme karşı başlattığımız yarışı, yok olmayla var olma arasında bu savaşı kazanmanın başka yolu yok. Hep birlikte hızlanmak zorundayız. Onun için 14 Mayıs'ta bu ülkeyi hızlandıracak bir yönetimi iş başına getirmek zorundayız.”
‘İSTANBUL BOĞAZI'NIN KIYISINDA İŞGALLE YAPILMIŞ’
Toplantının ardından gazetecilerin İBB'nin Üsküdar Salacak sahilinde bulunan kaçak durumdaki kafelerin yıkımıyla ilgili çalışmaların durdurulmasına ilişkin sorduğu soruya İmamoğlu, bakanlığın daha önce yanlış bulduğu yetki gaspını hatırlatarak, şunları ifade etti:
"Şimdi kendilerinin de yanlış bulduğu bu yetki gaspı üzerinden İstanbul'u çirkin gösteren, Kuşkonmaz Camii gibi, biblo gibi İstanbul Boğazı'nın kıyısında duran, o bölgede önüne sadece bir buçuk metrelik bir geçiş platformu yapılırken kıyametin koparıldığı, ki bizden önce planlanan bir uygulamaydı.
Bu caminin sağını solunu virüs gibi işgal etmiş bir kısım işletmeleri oradan kaldırma çabası içerisinde kararlarımızı almışken mahkemelerde ha bire pinpon topu gibi birtakım kararların oraya buraya gittiği bir dönemde hayatımda beni en çok şok eden bir şeyi yaşattı sağ olsun bakan. Yine bu kanuna sığınarak, Cumhurbaşkanlığı kararnamesine sığınarak buraya Üsküdar Belediyesi'yle, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bir plan yaparak, gecekondu gibi İstanbul Boğazı'nın kıyısında işgalle yapılmış binaları imarlı hale getirmiştir.
‘PRENSİPSİZLİK VE TUTARSIZLIKTIR; BU İŞİ TAKİP EDECEĞİZ’
Bu Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, İstanbul tarihinde yapılmış en ayıp işlerden birisidir. Bu iş nereye sığar, bunun anlamı nedir, faydası nedir, toplumsal çıkarı nedir? Siz İstanbul'a hem bunu yapacaksınız hem de diyeceksiniz ki, İstanbul'la ilgili dönüşümü, depremle mücadeleyi biz başarırız. Hayır yapamazsınız. Bu iş amasız, fakatsız yapılır. Bu iş sağ tarafı görme, sol tarafı görle yapılmaz. Bu işte prensipler tektir. Bu prensipsizliktir, tutarsızlıktır. İstanbul'a yapılan büyük bir ayıptır. Hukuki mücadelemizi vereceğiz. Plana karşı duruşumuzu göstereceğiz.
‘HUKUKİ MÜCADELESİNİ VERİP GÜN GÜN SÜRECİ TAKİP EDECEĞİM’
Siz İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni ortadan kaldırıyorsunuz Üsküdar Belediyesi ve Çevre ve Şehircilik bakanlığı olarak saçma sapan bir planla gece kondu gibi yapılmış çirkin, görüntüsüyle Kuşkonmaz Camii'ni berbat eden, çevresini kötü gösteren yapılara dair plan çıkarıyorsunuz. Ayıptır, yazıktır, günahtır. Ne teknik eleman olmaya sığar, ne imar prensibine sığar ne de bugünün gündemi depremken, on binlerce insanın hayatını yitirdiği bir süreçte yapılan bu işler hükümetin önceliğinin ne olduğuna dair bir göstergedir. Onun için önemsiyorum, hukuki mücadelesini verip gün gün süreci takip edeceğim. Yargıyı da göreve davet ediyorum. Bizi oyalamasınlar. Oyalayıp başka kararlarla iş birliği yapılmış algısı yaratmasınlar. Biz bu işi takip edeceğiz.”(HABER MERKEZİ)