Kobanê Davası’nda savunmaları kısıtlanan avukatlardan tepki
Artı Gerçek - Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 siyasetçinin yargılandığı Kobanê Davası, verilen öğle arası ardından devam etti. Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Sincan Cezaevi Kampüsünde bulunan duruşma salonlarında görülen dava duruşmasında sözlerini sürdüren Ayla Akat Ata’nın avukatı Çiğdem Kozan, ölen PKK’liler için Siirt’te yapılan mezarlık nedeniyle yapılan suçlamalara da değindi.
Mezarlık yapımının müvekkili ile ilişkilendirildiğine işaret eden Kozan, ancak mezar yapımının MEBYA-DER tarafından yapılmak istendiğini ifade etti. Kozan, bu faaliyetin ise derneğin çalışmaları arasında yer aldığını söyledi.
'HERKESİN GÖMÜLME HAKKI VARDIR'
Kozan, şöyle konuştu:
“Öncelikle herkesin gömülme hakkı vardır. Ayrıca herkesin gömme hakkı da var. Bu durumun sorgulanır hale gelmesi müvekkilimin gömme hakkını yönelik bir saldırıdır. Maddi ve manevi bütünlüğü sağlama açısından gömülme hakkı da önemli bir noktada duruyor. Bu herkes tarafından kabul edilmesi gereken bir şeydir. Yaşamını yitiren PKK’liler neden ailelerine teslim ediliyor? Gömülmek için teslim ediliyor. Buna karşı herhangi bir yönelim işkence bağlamında ele alınması gerekiyor. Ancak henüz yapılmamış bir mezarlığın dahi suçlama konusu yapılması kabul edilemezdir. MEBYA-DER’in yapmak istediği mezar nedeniyle müvekkil aynı zamanda ‘finansman’ suçlaması ile yargılanıyor. Buna dair bir unsur da yok. Müvekkilin fon verdiği iddia eden kişi de suçtan kurtulmak isteyen ve aynı dosya kapsamında yargılanan bir kişi. Ki bu yönlü çelişkili ifadeler de var. Böyle bir suçlamayı kabul etmiyoruz. Bölge Adli Mahkemesi dosyayı usulden bozdu. Büyük ihtimale dosyayı esastan incelemedi. Usul esastan önce geliyor ve eğer esastan incelenirse bu söylediklerimiz de görülecektir.”
'O ZAMAN 'YASA DIŞI ÖRGÜT' DEĞİLDİ'
IŞİD’e karşı mücadelede ön saflarda yer alan YPJ’li kadınların fotoğraflarını sosyal medyada paylaşma suçlamasına da değinen Kozan, fotoğrafın paylaşım tarihine işaret etti ve o sıralarda YPG-YPJ’nin Türkiye tarafından yasa dışı bir örgüt olarak kabul edilmediğini anımsattı.
KADIN EYLEMİ SUÇLAMASI
Diyarbakır'da Kadına Yönelik Şiddet ve Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ne ilişkin yapılan bir eyleme katılımının da suçlama konusu yapıldığını ve “örgüt” ile bağlantısının olduğunu ancak ne şekilde bir bağının olduğuna dair bir ifadeye yer verilmediğini dile getiren Kozan, “Bunun gibi pek çok eylem ve etkinliğe katılması suçlama konusu yapılıyor. Müvekkil istediği eyleme katılabilir. Bunlar suçlama konusu yapılamaz. Biraz önce bahsettiğim tüm eylemler ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamında kalıyor” dedi.
'YARGITAY'A GİDERSE BOZULMAK ZORUNDA'
Kozan, Demokratik Özgür Kadın Hareketi’nin (DÖKH) 13 Nisan 2012’de Mersin’de bir toplantı yaptığını ve bu toplantının dinlendiğini paylaştı. Emniyetin bu toplantıya dair bir rapor hazırladığını dile getiren Kozan, raporda DÖKH ile KJB ile bağlantısının kurulduğunu kaydetti. Kozan, DÖKH’ün 2003 yolla çıktığını ancak KJB’nin iki yıl sonra ortaya çıktığını ancak bu zaman farkına rağmen DÖKH’ün KJB’yi örnek alarak kurulduğunun ileri sürdüğünü söyledi. Kozan, “Bu zaman farkına rağmen yapılan değerlendirmeleri kabul etmemiz mümkün değil. Ayrıca yapılan dinleme ile ilgili CD de yok. Ses ve kişi doğrulaması da yapılmamış. Eğer ses ve görüntü doğrulanmasa hukuka aykırı delil toplanmış demektir. Bu hususlar nedeniyle dosya Yargıtay’a giderse bozulmak zorunda” şeklinde konuştu.
'ZAMANLAMA TUTMUYOR'
Dinlemenin de hatalı yapıldığını dile getiren Kozan, bu toplantıya “X” olarak tabir edilen 14 kişinin katıldığına dair iddianın olduğunu aktardı. Kozan, bu durumun bilinçli bir şekilde yapıldığını ve bu şekilde toplantının kriminalize edildiğini ifade etti. Bunun yanı sıra hazırlanan dosyada toplantı ile ilgili fotoğrafın haberlerden alındığını ve toplantıya katılanların kimliklerin de bu fotoğraflar üzerinden yapıldığını kaydetti. Kozan, “Toplantıya 14 belirsiz kişinin katıldığını iddia ediliyor. Yapılan siyaseti, ‘Ne şekilde kriminalize ederiz’ diye çok uğraşmışlar. Ancak hiçbir şey birbirini tutmuyor. Zaman bile tutmuyor” diyerek, tepki gösterdi.
'DEVLET YETKİLİLERİ DE ORADAYDI'
Müvekkilinin, 3 Ocak 2013’te İmralı’da ağır tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüştükten sonra katıldığı bir TV programında bu bağlamda konuştuğunu ve bu sözlerinin suçlama konusu yapıldığını dile getiren Kozan, “Anlattığı her şey yaşandı. Neden TV’de anlatılması suçlama konusu yapılıyor? Devlet yetkilileri de oradaydı!” diye sorarak, tepki gösterdi.
Müvekkilinin, telefon görüşmelerinde, “PKK Lideri Abdullah Öcalan; baş müzakereci” olduğuna dair kullandığı ifadelerinin de suçlama konusu yapıldığını dile getiren Kozan, devletin de aynı şekilde kabul ile İmralı’ya gittiğini ve nedenle “Diyalog-müzakere süreci”nin başladığını söyledi.
Kozan, “Demokratik, barışçıl çözüme dair söylemler dışında tapelerde ne var?” diye sordu.
‘BİRİLERİ BOZMAK İSTİYORDU’
Kozan, görüşmeden 6 gün sonra Paris’te 3 Kürt kadın siyasetçinin katledildiğini ifade etti. Kozan, “Birileri bu süreci bozmak istiyordu. O dinlemeler boşuna yapılmadı. Halkın seçilmiş temsilcilerinden bahsediyoruz. AKP’liler de, Başbakan da dinlendi. HSK o genelgeleri boşuna yayınlamadı. Tapeler de hiçbir suç yok. Ben bir suç göremiyorum. Ayrıca müvekkilim Mehmet Öcalan ile yaptığı konuşmuş. Bu konuşma da suçlamalar arasında yer alıyor. Sayın Öcalan Türkiye’ye geldiğinde müvekkil avukatıydı. Avukatlığını üstlenmiş. Ailesi ile konuşması, durumunu aktarması nasıl suçlama konusu yapılabilir? Tabi ki arayıp sorabilir. Buradan nasıl bir suç unsuru çıktı. Hiçbir suç unsuru çıkmadı sayın Başkan!” diye aktardı.
SAVUNMAYI KISITLAMA KARARI
Kozan, beyanlarının daha süreceğini, saatin de geç olduğu bu nedenle duruşmaya yarına kadar ara verilmesini talep etti. Talebe dair ara karar oluşturan mahkeme, 13 Ekim’de Kozan’a “makul süre” uyarısında bulunduğunu ileri sürerek ayrıca iki gün içinde bitireceklerine dair daha önce karar verdiklerini ve bitirmesini istedi. Kozan, pek çok dosyanın bu dosya ile birleştiğini, iddianame ve mütalaanın toplamda 8 bin sayfası bulunduğunu hatırlatarak, tepki gösterdi. Dosyada binlerce sayfalık tanık beyanlarının olduğunu ve savunmalarının kısıtlandığını dile getiren Kozan, “Bize ‘makul süre’ tanıyamazsınız. Bizim savunma hakkımızı kısıtlayamazsınız. Suç, iddianame, mütalaa ve tanık değerlendirmeleri var. Her gün burada akşama kadar savunma yapıyoruz ancak hala yetiştiremiyoruz. Buna rağmen savunmamızı engelliyorsunuz” diyerek, tepki gösterdi.
‘İŞKENCE EDİYORSUNUZ’
Söz alan siyasetçi Ayla Akat Ata da mahkemenin kararına tepki gösterdi. Ata, “Savunmayı kısıtlamak işkencedir. Bunu neden yapıyorsunuz? 38 ağırlaştırılmış müebbetten yargılanan arkadaşlarımız var. Sadece benimle ilgili 149 fezleke var. İddianame ve mütalaayı okusaydık en az 3 günde bitiremezdik. Ancak bunu yapmadık ve en kısa sürede bitirmeye çalışıyoruz. Bu tavrınız bile söz ve söylemlerimizde ne kadar haklı olduğumuzu gösteriyor. Siyaset yapmışım, iki sayın Öcalan’a dair sözüm var, eylemim var, kadın çalışmalarına dair uğraşım var. Bu dosyada hukuka dair bir şey yok. Siz burada bize işkence ediyorsunuz. Şu anda bir gün için böyle söz kullanmamız bile doğru değil. Süreci bu duruma getiren sizsiniz! Sözümüzü söyleyemeyecek noktaya getirmeniz doğru değil” ifadelerini kullandı.
Tekrar söz alan Kozan, mahkemenin binlerce klasörlük dosyaya rağmen kendilerine 2 günü çok gördüğünü ifade etti. Kozan, “Bu kadar birleşen dosyamız olmasına rağmen bir gün daha yapmamızı engelliyorsunuz. Şu anda sizinle pazarlık yapıyoruz farkında mısınız?” diye sorarak, tepki gösterdi.
Mahkeme, talebe dair bir değerlendirme yapmadan duruşmayı yarın saat 10.00’a kadar erteledi. (MA)
Kobanê Davası devam ediyor... Ayla Akat Ata: Yok sayılmaya karşı mücadele ediyoruz
Kobanê Davası'nda savunma yapan Akat Ata: Yargılanmamın nedeni sadece bir tweet mi?
HDP Eş Genel Başkanı Kırkazak'tan Kobanê Davası tepkisi: Engizisyon'un günümüzdeki tezahürü