Ağırdır: HDP'yi muhalefet bloğundan çıkmaya veya seçimi boykota zorluyorlar
HDP’ye yönelik operasyonları değerlendiren KONDA Araştırma Genel Müdürü Bekir Ağırdır, söz konusu operasyonun seçime dönük olduğunu söyledi. Ağırdır "Kürt siyasetine diz çöktürüp, muhalefet blokundan çıkmak veya seçimi boykot etmeye zorlamak istiyorlar" ifadelerini kullandı.
Cumhuriyet’ten İpek Özbey’e "Hikâyesini Arayan Gelecek" adlı kitabı üzerine demeç veren Ağırdır, gündeme ilişkin de değerlendirmelerde bulundu.
Hükümetle birlikte muhalefet cephesinin de oy kaybettiğini gözlemlediğini belirten Ağırdır, iktidar cephesindeki çatlakları, HDP’ye yönelik 6 yıl sonra başlatılan Kobane operasyonunu değerlendirdi.
'HDP’Yİ BOYKOTA ZORLAMAK İSTİYORLAR'
"HDP’ye yapılan operasyon gibi siyaset yapan insanları tutuklamak yerine, siyaseti herkesin kendi ihtiyaçları, talepleri için örgütlenebildiği, o ihtiyaç ve talepler üzerinden birbirimizle müzakere edebildiğimiz doğal sürece çevirmek gerekir" diyen Ağırdır, söz konusu operasyonun seçime yönelik olduğunu belirterek şunları söyledi:
"Seçime dönük ama erken seçim anlamında değil. Kürt siyasetine diz çöktürüp, muhalefet blokundan çıkmak veya seçimi boykot etmeye zorlamak istiyorlar."
‘AKP’NİN KORKU ANLATISI BİR YERDEN SONRA ÇALIŞMAYACAK’
"Ülkenin bir korku anlatısıyla şekillendirilmek istendiğini ifade eden Ağırdır, "Değişimden kaybedeceği korkusunu yaşayanlar "özgürlük kaos üretecekse, güvenliğe yaslanalım" diyor, demokrasi yerine refaha yaslanıyor. Siyaset de dili tam buradan kuruyor. Dolayısıyla elbirliğiyle yeni hikayeyi yazmazsak bu korku anlatısı hayatımızı belirliyor. Mesela somut bir örnek: Son yerel seçimlerdeki oy tercihlerini belirleyen temel dinamik taraftarlık değil karşı oldukları duyguydu. Ekrem Bey’in fark attığı sekiz puan AKP’den gelen oylar değildi. Tek başardığı şey, öbür seçmeni taraftarlık duygusuna kaptırmadı. Binali Bey’e oy verecek insanlar, Ekrem Bey ötekileştirici, şiddet dolu bir dil kullanmadığı için sandığa eksik gittiler" değerlendirmesini yaptı.
Ağırdır ayrıca "AKP hâlâ korku ve kimlikler üzerinden oynuyor. Kitlesini ortak bir umutla bir arada tutamıyor, tam tersine "İktidar olurlarsa yardımları kesecekler ya da sekülerler seni yine ötekileştirecekler" dediğimiz olumsuz bir anlatıyla yürüyor. Yine korku vererek. Bu bir yerden sonra çalışmıyor, çalışmayacak" diye ekledi.
‘YOKSULLUKLA MÜCADELE DİYE YENİ BİR SİVİL HAREKET GÜÇLENECEK’
Halkın pandemi sürecindeki tavrına değinen Ağırdır, "Türkiye’de siyasal kutuplaşmanın ürettiği hadikaplardan biri bu ülkenin entelektüel sermayesinin ülkenin geleceğinden umudunu kesiyor olması. Umudunu kestikçe katılımcı olmuyor. Her yıl yurt dışına giden 200-300 bin kişiyle yönetim kalitesinden ve sokaktaki kaliteden taviz vermeye başlıyoruz. Çünkü herkes kendini korumaya başlıyor. Ülkenin yönetim kapasitesi yeterince hayata müdahil değil, iktidar da müdahil olsun istemiyor zaten. Bugün çok minik görüyor olabilirsiniz ama göreceksiniz bu insanlar bir sene sonra "Emekli olalım, Urla’da güneş batarken şarabımızı içelim, hayatı bir kozaya kitleyelim"den çıkacak. Ama çevre ama yoksullukla mücadele diye yeni bir sivil hareket güçlenecek ve oraya enerji akacak. Bu ülkeden umudunu kestiği için Londra’ya, ABD’ye giden, parasını oraya taşıyan insanlar gördüler ki orada da aynı riskler var. Yeniden bu ülkeye, bu memlekete emek harcamak, özen göstermek duygusu yeşeriyor bence. Bu giderek, sivil topluma da siyasete de enerji üretmeye başlayacak. İkincisi bu süreçte eskisinden daha yoğun bir şekilde dayanışma duygusunu keşfettik. Bu iki dinamiğin de önünde bir şey eksik: Umut. Siyasetin insanların önüne yarın sabaha dair bir umut koyması lazım" ifadelerini kullandı.
CHP ELEŞTİRİSİ
"CHP’nin meselesi toplum ve bunu söylediği insanlarla yeni bir ilişki üretememesi" diyen Ağırdır, şöyle devam etti: "Kemal Kılıçdaroğlu daha önce de 14 maddelik bir manifesto hazırladı. Çoğuna katılabiliriz, tartışabiliriz de… Ama mesele şurada ki: Bugün CHP’nin milletvekillerine sorsak yüzde 10’u bile Kemal Bey’in o 10 maddesini sayamayacaktır. 81 il başkanına sorsak 14 maddenin 5’ini doğru sayacak 10 il başkanı bulamayabiliriz. Ama yereldeki insanlar o il başkanına bakıyor. AKP’nin bugün geldiği tıkanıklık da budur. Sokaktan beslenen, sokaktaki ihtiyaca politika üreten bir parti yerine bir liderin iktidarını sürdürmesi uğruna her şeyi yukarıdan aşağı tasarladıkları ve gerçek hayattan koptukları bir noktadalar. Onun için maharetleri sınırlı, çünkü ne yapacaklarını da bilmiyorlar, ne yapılması gerektiğine dair ihtiyacı da duymuyorlar."
‘HEM AKP’NİN HEM MUHALEFETİN OYU DÜŞÜYOR’
Anketlerde hem AKP’nin hem muhalefetin oyu düşüyor diyen Ağırdır, AKP için "Çözülüyor" değerlendirmesi yaparken, muhalefet için ise bu oy kaybının mesajını şöyle açıkladı:
"Bu şu demek; insanlar yeni bir sese, yeni bir yüze gözünü kulağını açıyor. Yani partilerine eski sadakatleri, kimliklere sıkışmaları negatife döndü, buradaki aşkı çözüldü ama yeni bir aşk inşa edemedi. Bir de korkusu var. Yani "Burada yağmur yağıyor, karşı çatının altına koşarsam, o çatının altında duranların beni tekme tokat tekrar yağmurun altına atıp atmayacaklarından emin değilim, oraya koşamıyorum. ‘Şimdiye kadar oy verdin ya, Allah belanı versin, orada dur’ diyebilirler" diye düşünüyor. Bu yüzden oradakilerin nasıl davrandığı belirleyici. Eğer bu ülkenin insanları üç yılda yeni ses, yeni söz, yeni yüz bulabilirse oraya doğru hareket edecekler. Bulamazlarsa daha karışıklık çıkmasın diye devletin nizamına razı oluyorlar. Toplumsal rızayı mümkün kılan da bu. O yüzden yeni bir hikayeye ihtiyacımız var diyorum."
‘YENİ KUŞAKLAR VE METROPOL İLİŞKİSİ AKP’NİN ALEYHİNE’
Şehirlerde değişen seçmen profiline de değinen KONDA Genel Müdürü, "Yeni kuşaklar ve metropol ilişkisi iktidarın aleyhine çalışıyor" diye belirterek şu değerlendirmeleri yaptı:
"Bugün İstanbul Gültepe’de doğmuş büyümüş, kendini gerçekten dindar gören, beş vakit ibadetini yerine getiren, bütün kılığı ve kıyafetiyle, inancıyla dindar olan bir insan bile metropollü hayatın içinde öbürlerinin varlığını kabulleniyor bir kere. Eskiden olduğu gibi ‘kafirle mücadele’ olarak görmüyor. Ya da eskiden kasabasındayken sevgilisi veya kocasıyla elele yürüyemezken şimdi yürüyebiliyor. Bu zihni dönüşümü getiriyor. Siyasal islamın Türkiye’deki bütün anlatısı sözel. Bir alternatif tarih ve siyaset anlatısı var. Bu sözelliği din insanları, tarikatlar, mukabele dedikleri farklı mekanizmalar sağlıyor. Kasabadaki bu anlatıyı biliyor ama Gültepe’deki çocuk o anlatıya hiç muhatap olmadı. Gültepe’deki çocuk perşembe akşamı artık mukabeleye falan gitmiyor, babası gidiyor. Onun için Ayasofya hiçbir heyecan üretmiyor. Evet, o çocuğun babasını çok heyecanlandırdı ama çocuk için hiçbir şey ifade etmiyor. Yeni kuşaklar ve metropol ilişkisi iktidarın aleyhine çalışıyor.
Türkiye’nin yarısı şu anda 11 metropolde. Dolayısıyla her yıl eklenen bir milyon seçmenin 600 bini metropollerde. Önümüzdeki 10 yılda bugün yüzde 27’lerde olan seçmen muhtemelen yüzde 35-40 aralığında bir büyüklüğe gelecek ve zaten önümüzdeki 10 yılda bankaların genel müdürleri de, şirketlerin CEO’ları da bu nesilden olacak. Her ne kadar bizim iş dünyası Batı’dan gelen Y kuşağı, Z kuşağı gibi kavramları pek sevse de mesele kaç yılında doğduğu değil, nerede doğduğu, dünyada öğrendiklerini nerede öğrendiği. Düşünsene Çeliktepe’de oturan bir çocuk, Kanyon’da nasıl bir hayat olduğunu görüyor, biliyor. Ama cebinde beş lira yok. Hamburger yiyemiyor, ama tur atıyor ve neyi ıskaladığını görüyor. Eğer bu çocukların önüne umut değil, öfke koyarsan bu çocukların içinden 50 tane daha Ogün Samastvari insan çıkarabilirsin. Ama önlerine doğru bir gelecek hayali koyarsan 50 tane Bill Gates de çıkarabilirsin."
AKP-MHP İTTİFAKI: TÜRKİYE’NİN GELECEĞİNİ BURADAKİ ÇATLAK BELİRLEYECEK
Ağırdır, MHP ve Cumhur İttifakı’ndaki rolüne dikkat çekerek iktidar ortağının Mart 2021’de gerçekleştireceğin kurultaya dikkat çekti. "Türkiye’nin geleceğini belirleyecek hikaye iktidar ittifakındaki bu çatlağın ne zaman ve hangi gerekçeyle çıkacağı" diyen Ağırdır şunları kaydetti:
"Karşımızda bir zihni ittifak var. Türk-İslam sentezi. Böyle okuduğum için İstanbul Sözleşmesi kavgası İslamcıların, "Türkçüler fazla öne geçti, hep onların dedikleri oluyor" hamlesidir. Tayyip Erdoğan istediği için değil onların bir ön alma isteğiyle baskı üretmesi sonucu gündeme geldi. Hatta bana sorarsan Ayasofya da öyle. Tayyip Erdoğan bunları yapmak ister, o ayrı. Ama bir siyaset insanı olarak da o kararların üreteceği olasılıkları bilir. Türkiye’deki kadın hareketinin farkında olmayan bir siyasetçi olduğunu sanmıyorum. Ama İslamcı kanat bastırdı. Dolayısıyla Türkiye’nin geleceğini belirleyecek hikaye iktidar ittifakındaki bu çatlağın ne zaman ve hangi gerekçeyle çıkacağı.
Mart 2021’deki MHP kurultayını beklemek gerekir diyorum.
O kurultaydan sonra Türkçü kanadın billurlaşmış siyasi ideolojisi olan kısmının MHP’de ve İYİ Parti’de nasıl bir pozisyon alacaklarına dair bir karar üreteceklerini sanıyorum. İslamcılarla ya da bu iktidarla mı devam ediyoruz, başka türden bir ittifakın, başka bir hayalin peşine mi düşüyoruz."
‘MHP’DEN İYİ PARTİ’YE KAYMA SÜRÜYOR’
MHP kurultayından sonra İYİ Parti’yi de kapsayan bir tartışmanın olacağını ifade eden Bekir Ağırdır, "Dolayısıyla orada iktidar blokunun desteği azalıyor. MHP ile İYİ Parti arasında siyaseten kaygıları, korkuları ortak olsa bile aralarında sosyolojik bir fark var. İYİ Parti seçmeni seküler dünyayla iç içe ve metropollerde yaşayanlar… MHP seçmeniyse muhafazakar dünyayla iç içe ve geleneksel kentlerde yaşayanlar… İYİ Parti o yüzden birdenbire yüzde 11 ile vücut bulabildi. Ve hayat metropolleşmeye devam ettiği için MHP’den İYİ Parti’ye kayma sürüyor" dedi.
MUHALEFETE UYARI: ADAY ÜZERİNDEN KONUŞMAMALILAR
Ağırdır, muhalefet ittifakına ilişkin ise şu uyarıları yaptı:
"Muhalefet ittifaklarının geleceğini belirleyecek şey bence CHP’nin nasıl yöneteceği… Oy üstünlüğü açısından CHP’yi pozisyonluyorum. Şu ana kadar her şeye rağmen kurumsal akıl ittifakı geniş tutmaya çalışıyor. Meral Hanım, yani İYİ Parti de orada ağırlığı olan bir aktör. Muhalefet şunu anlatmalı. Parlamenter sisteme geçeceğiz diyorlar. Ama seçime bu sistemle gireceğiz. Seçilecek başkan bir yılda ya da dört yılda gücünden nasıl vazgeçecek? Ya da o süreçte parlamentoda hangi yasaları nasıl değiştirecek? İttifak içinde bu konularda bir fikir birliği sağlamalı ve anlatmalılar. Muhalefetin aday üzerinden konuşmaması gerekiyor."