Normalleşme planını aktarırken CHP'yi hedef aldı: Ne kadar sapkın varsa onlarla bir oldunuz
Koronavirüsle mücadele kapsamında alınan normalleşme takvimini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan muhalefeti suçladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kabine toplantısı sonrasında koronavirüsle mücadele kapsamında alınan normalleşme takvimini açıklarken CHP'yi de hedef aldı.
CHP'yi "yerli ve milli" olmamakla ve AKP hükümetinin açıklarını aramakla suçlayan Erdoğan şunları söyledi:
"Demokratik yöntemlerle iktidara gelmek yerine, darbeyle ülkenin yönetimini gasp etme hevesiyle hareket edenler, 15 Temmuz'da milletten aldıkları derse rağmen aynı yolda yürümekte ısrar ediyorlar. Sadece son günlerdeki kötü örnekler bile, karşımızdaki hastalıklı zihniyetin asla iflah olmayacağının delilidir. Sürekli yalan söyleyerek siyaset yapılmaz. Sürekli yanlış bilgilerle insanlar haksızca itham edilerek siyaset yapılmaz. Sürekli iftira atılarak, insanların mahremiyetine girilerek siyaset yapılmaz. Doğru olmadığını çok iyi bildikleri konuları, pervasızca ve yol açtığı sosyal, siyasi, ekonomik sonuçları umursamadan tartışmaya açanların yaptıkları işin adı siyaset değildir. Gerçi bunların kasetle göreve gelmiş genel başkanları da yıllardır aynı yöntemleri kullanıyor. Hal böyle olunca yardımcılarına, il başkanlarına diyecek söz bulamıyoruz.
CHP yöneticileri ile aynı zihniyetin medyadaki ve diğer mahfillerdeki mensuplarını buradan bir kez daha ikaz ediyorum. Beyhude yere uğraşmayın. Türk Milleti, sizi ne o sandıktan çıkartır, ne de sırtınızı yaslamaya çalıştığınız darbecilere meydanı bırakır. Çünkü siz kesinlikle milli değilsiniz, yerliliğiniz de tartışılır. Çünkü siz bu halkın inancına, tarihine, kültürüne, gönül dünyasındaki sızılara saygılı değilsiniz. Çünkü siz bu ülkede ne kadar bozguncu, ne kadar sapkın, ne kadar azgın varsa hep onlarla birlikte oldunuz, asla milletin safında yer almadınız. Çünkü sizin ne tarihi, ne manevi, ne ahlaki bir nirengi noktanız, omurganız, davanız, kavganız var. Çünkü siz mitolojideki sadece düşmanlıktan, nefretten, korkudan, kargaşadan, acıdan beslenen yaratıklar gibisiniz. Ne bu ülkeye ne bu millete ne insanlığa dokunan en küçük bir faydanız olmadığı gibi verdiğiniz zararların haddi hesabı yok. Kendi ülkenize ve milletinize husumetinizi açıkça ifade edemediğiniz için her musibeti buna alet ediyorsunuz. Deprem olur, bina yıkıntılarının altında kalan insan sayısını çok göstermek için canhıraş bir şekilde uğraşırsınız. Ekonomimize saldırı olur, insanlar ekmeğinin, geleceğinin derdine düşmüşken, siz oradan siyasi rant devşirme peşinde koşarsınız. Darbe girişimi olur, milletimiz elinde bayrağı dilinde tekbiriyle tankların karşısına dikilirken, siz balkonlardan tankları alkışlar, televizyon karşısında kahvenizi yudumlarsınız. Teröristler askerimize, polisimize, jandarmamıza saldırır, şehit sayısını yüksek göstermek için bin bir yalan uydurursunuz. Sınırlarımıza yapılan tacizleri önlemek için harekâtlar düzenleriz, siz eli kanlı diktatörlerin ve teröristlerin savunucusu olarak karşımızda yer alırsınız.
Salgın olur, tüm dünya ülkemizin gayretlerini takdirle takip ederken, siz hasta sayısının, vefat sayısının gizlendiği, malzeme-ilaç bulunamadığı yalanıyla ortada gezersiniz. Buna karşılık ülkemizin ve milletimizin hayrına olan hiçbir meselede, ne işin ucundan tuttuğunuz ne de hakkı söylemek babında tek kelime ettiğiniz duyulmuştur. Marmaray'dan İstanbul Havalimanı'na, bölünmüş yollardan şehir hastanelerine kadar karşı çıktığınız, engellemeye çalıştığınız her hizmeti tepe tepe kullanır, ama zehirli dilinizle bunları sürekli sokmaktan da geri durmazsınız. Atatürk Havalimanı arazisinde 45 gün içinde kurmayı başardıkları 1000 yataklı hastaneyi dahi, "14 milyar lira uçtu." diyerek karalamaya kalkan bu zihniyetin artık sonu geldi.
İnşa ettiğimiz şehir hastanelerini yıllarca kara delik olarak yaftalayanlar, son 2 ayda yaşananların ardından bile, maalesef, en küçük bir pişmanlık emaresi göstermediler, gösteremezler. O, kişilik meselesidir. Kullanan herkesin hayranlığını dile getirdiği İstanbul Havalimanı'nı hala hazmedemediklerini görüyoruz. Sırf polemik malzemesi yapmak uğruna insanların haysiyetlerine ve ailelerine saldırarak girdikleri vebalin umurlarında olmadığı biliyoruz. Ama artık bu anlayışın miadı dolmuştur. İnsanlık nasıl Covid-19 virüsünü eninde sonunda yenecekse, inşallah, Türkiye de bu bağnaz zihniyeti bir daha geri dönmemek üzere tarihe gömecektir. Türkiye'nin yeni dönemdeki en önemli kazanımlarından birinin de siyasetteki bu değişim olacağını ümit ediyoruz" dedi.
'LİBYA, İDLİB, GÜVENLİ BÖLGE'
"Irak'ın kuzeyinde ve Suriye'de geniş bir alanda faaliyet yürüten terör örgütü mensuplarının her adımını da yakından izliyoruz. Güvenlik güçlerimizin sınır ötesindeki operasyonları da kesintisiz sürüyor. Suriye'de güvenli hale getirdiğimiz bölgelere sürekli sızmaya çalışan terör örgütü mensuplarına göz açtırmıyor, anında imha ediyoruz. Bölgede etki sahibi ülkeleri, sürekli anlaşmalarımıza riayet etmeye, terör örgütünü belirlenen sınırların dışında tutmaya, rejimin saldırılarını engellemeye davet ediyoruz. Maalesef bu konuda hiçbir ülkenin sözünü tam manasıyla yerine getiremediğini görüyoruz. Güvenli bölgelerimizin sürekli taciz edilmesine, saldırıların ve tacizlerin anlaşmalar hilafına artarak sürmesine daha fazla sabretmeyeceğiz. Şayet terör örgütünü ve rejimi onların hamiliğine soyunanlar kontrol edemeyecekse, biz kendi gücümüzle hepsini de yola getirmesini biliriz. Gelişmelerin seyrine göre önümüzdeki dönemde bu çerçevede yeni adımlar atabiliriz. Attığı her adımla işgali altında tuttuğu topraklardaki halkı da karşısına alan Hafter'i kurtarmaya, kendisine sınırsız maddi destek ve silah sağlayan ülkelerin çabaları da yetmeyecektir. İnşallah yakında Libya'dan yeni müjdeli haberler alacağız. Libya'nın güvenliği, Libya halkının huzuru ve refahı, tüm Kuzey Afrika ve Akdeniz'in de istikrarının anahtarıdır. Bu anlayışla, meşru Libya yönetimine verdiğimiz desteği devam ettirerek, bölgeyi yeniden bir barış beldesi haline dönüştürmekte kararlıyız" .
ÜRÜN ALIM FİYATLARINI AÇIKLADI
"Toprak Mahsulleri Ofisimizin sert ekmeklik buğday alım fiyatını ton başına 1350 liradan 1650 liraya yükseltiyoruz. Arpa alım fiyatını ise ton başına 1100 liradan 1275 liraya çıkartıyoruz. Ayrıca çiftçilerimize, hububatta ton başına 230 lira prim ve destek ödemesi yapıyoruz. Ton başına bakliyat alım fiyatlarını da kırmızı mercimekte 3 bin 500 lira, yeşil mercimekte 3 bin 200 lira, nohutta 3 bin 350 lira olarak belirledik. Bakliyattaki prim ve destek ödemesi de ton başına 800 liradır. Yeni dönem hububat ve bakliyat alım fiyatlarının üreticimize ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum". (HABER MERKEZİ)