Ömer Öcalan: İktidar negatif dili terk etmeli
DEM Parti Urfa Milletvekili Ömer Öcalan, iktidarın yaptığı açıklamaların çözüme zarar verdiğini belirterek, "Küçümseyen, ötekileştiren bir dil çözüme hizmet etmez. Herkesin çözüm odaklı konuşması olumlu bir sürecin önünü açar. Bu negatif dil terk edilmeli" dedi.
Artı Gerçek- İmralı tecridi devam ederken Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Urfa Milletvekili Ömer Öcalan'la 23 Ekim 2024'te PKK Lideri Abdullah Öcalan'la görüştürüldü. 'Aile görüşmesi' kapsamında değerlendirilen görüşmede, Abdullah Öcalan, tecridin hâlâ devam ettiğini belirtti. Yapılan görüşmeyi, tecridi ve DEM Parti İmralı Heyeti'nin yaptığı görüşmeyi değerlendiren Ömer Öcalan, "çözüm söylentisinin dahi insanlarda heyecan yarattığını" söyledi.
'ABDULLAH ÖCALAN MECLİS'TE YAŞANAN GERİLİMLERİ TASVİP ETMEDİĞİNİ SÖYLEDİ'
İnsanların çözüme olan özlemini yakından gördüklerini ifade eden Ömer Öcalan, "4 yıl aradan sonra Sayın Öcalan ile bir aile görüşmesi yaptık. 1 saat 45 dakika süren bu görüşmede birçok şey analiz edildi. Ortadoğu'da yaşananlara Sayın Öcalan'ın hâkim olduğunu, takip ettiğini gördük. Meclis'te yaşanan her gelişmeyi yakından takip ettiğini belirtti. Meclis'te kimi zaman bazı gerilimler yaşanıyor onları tasvip etmediğini söyledi. 'Meclis'te paradigma tartışılması gerekirken kavgalar oluyor' diyerek bunu eleştirdi. Bu görüşmenin üzerinden 3 ay geçti. İmralı'da bir hukuk olduğundan bahsedemeyiz. En son aile adına görüşme 3 Mart 2020 tarihinde kardeşi Mehmet Öcalan gerçekleştirdi. Birçok başvuru üzerine 23 Ekim'de ben görüştüm. Yanında olan arkadaşları da var Ömer Hayri Konar'ın kardeşi Emine Konar, Hamili Yıldırım. Onlarda aile ve avukatları ile bir görüşme yapamıyor. Bu hukuksuzluk son bulmalı. Bu ülkeye demokrasi gelecekse hukukta bir kara delik haline getirilen İmralı'dan başlanılmalı. Sayın Öcalan'ın da yaptığımız görüşmede bu yönlü talepleri vardı. Ailesi ile görüşme gerçekleştirmesi gerek. Bu tecridin biran önce kalkması gerek. Bir çözüm konuşacaksak buradan başlamamız gerek" ifadelerini kullandı.
'BARIŞIN DİLİNE AYKIRI DİL KULLANILDIĞI ZAMAN İNSANLARA İNANDIRICI GELMEZ'
Türkiye'de iktidarın 'kaybet, kaybet, kaybet' politikası yürüttüğünü belirten Ömer Öcalan, "Buna karşı Sayın Öcalan'ın ortaya koyduğu paradigma vardır. 'Türkiye'de devlet yetkilileri yüz yıldır süren sorunlara dar çözüm için adım atacak mı?' tartışmaları 4 aydır sürüyor. Buna kimse süreç demiyor, adı süreç değil. Bir süreç olsaydı herkes katkı sunardı, güç verirdi. Sert, ötekileştiren, racon kesen, siyasetin ve barışın diline aykırı bir dil kullanıldığı zaman insanlara inandırıcı gelmez. İnsanlarda bir kaygı var, gerekçesi de budur" diye konuştu.
'KÜÇÜMSEYEN, ÖTEKİLEŞTİREN DİL ÇÖZÜME HİZMET ETMEZ'
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) PKK Lideri Abdullah Öcalan hakkında verdiği ve uygulanmayan umut hakkı ihlali kararına dikkat çeken Ömer Öcalan, "Umut hakkı bir lütuf değildir. Bu siyasetten de hukuken de kabul edilemez. Cezaevinde yüzlerce hasta tutsak var. 30 yılın üzerinden kalan tutsaklar var. Bunları görmek lazımdır. Küçümseyen, ötekileştiren bir dil çözüme hizmet etmez. Herkesin çözüm odaklı konuşması olumlu bir sürecin önünü açar. Bu negatif dil terk edilmeli. Yüz yıldır devam eden bu meselede çözüm olursa herkes kazanır" dedi
'ÖCALAN 26 YILDIR ÇÖZÜM İÇİN AYNI NOKTADA'
PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın çözüme katkı sunması için fiziki özgürlüğünün sağlanması gerektiğinin altını çizen Ömer Öcalan, "Ben İmralı'ya ilk defa gittim ve Sayın Öcalan'ı ilk defa gördüm. Sayın Öcalan Ortadoğu'da yaşayan bütün sorunlara dair gerçekçi çözümler sunuyor. Bu modelin konuşulması ve tartışılması için Sayın Öcalan'ın koşulları düzenlenmeli. Bir aile görüşü dahi lütuf olarak görülüyor, Sayın Öcalan avukatları ile görüşemiyor, hiçbir hakkından yararlanamıyor. Sayın Öcalan'ın koşulları düzeltilsin demek, Sayın Öcalan artık özgür olarak yaşanan sorunlara çözüm için katkı sunması gerekiyor demektir. 'Ben bu sorunu çözmek istiyorum' diye birçok kez irade beyanından bulundu. Yaptığımız görüşmede 1999 yılında tutuklandığı zaman uçakta 'Kürt sorunun çözümü noktasından katkı sunmaya hazırım, dedim şimdi de söyledim' dedi. Devamında 'O dönem birileri çıktı, Abdullah Öcalan kendini kurtarmak istiyor' dedi. Sayın Öcalan 26 yıldır çözüm için aynı noktada. Siz koşulları oluşturmazsanız ve bozucu bir siyaset yaparsanız bu ülkenin barışına katkı sunamazsınız. Demokratik Ulus'un bu ülkeye uygun bir çözüm olduğunu Sayın Öcalan birçok defa söyledi. Bunun dikkate alınması gerek" diye konuştu.
'MECLİS'İN AKTÖR OLMASI İÇİN ÇABALARIMIZI SÜRDÜRÜYORUZ'
DEM Parti İmralı Heyeti'nin 28 Aralık'ta yaptığı ilk görüşmeden sonra birçok siyasi partiyi ziyaret ettiğine dikkati çeken Ömer Öcalan, "Bu mesele sadece iktidarı ilgilendiren bir mesele değil, bütün partileri ilgilendir. Çözüm için Sayın Öcalan'ın Meclis'i işaret etmesi çok önemli. Bütün partiler ziyaret edildi ve bilgilendirmeler yapıldı. 23 Ekim'de yaptığımız görüşmede Sayın Öcalan, CHP'nin 'Demokratik Cumhuriyet' sloganına destek verdiğini belirtti. Biz de Meclis'in aktör olması için çabalarımızı sürdürüyoruz. Bu sorun sadece Kürtlerin, belli bir kesimin sorunu değil. Çözüme herkesi katmamız gerek. Milliyetçiler olmadan çözüm zayıf kalır. Ana muhalefet olmaz ise olmaz. İktidar ve Cumhur İttifakı inisiyatif almaz ise çözüm olmaz. Bundan dolayı toplumun geniş kesiminin çözüme aktör edilmesi gerek. Sayın Öcalan 23 Ekim'de 'Kürtler yüzyıl önceki Kürtler değil' dedi. 'Kürtler Ortadoğu'da enerjisi olan bir halktır' dedi Sayın Öcalan. Kürtler Ortadoğu'da öncülük edebilecek bir halktır. Bizim de sorularımız oldu, ben Ortadoğu'da devletlerin demokrasiye gelmediğini söylediğini gelmemekte ısrar ettiklerini söylediğimde, kendisi 'Yüzyıl önce Ortadoğu dizayn edildiği zaman her yere bir diktatör atadılar, şimdide bunlar ile yürümenin gerekçelerini oluşturarak Ortadoğu'ya müdahale ediyorlar' dedi. Kürtlerin herkes ile konuşma ve temas etme hakkı olduğunu da ekledi" diye konuştu.
'YAPILAN AÇIKLAMALAR SÜRECE ZARAR VERİYOR'
Son günlerde iktidarı temsil eden kişilerin yapılan görüşmelere dair kullandıkları dilin çözüme katkı sağlamadığının altını çizen Ömer Öcalan, şöyle devam etti:
"İktidar sözcüsünün (Ömer Çelik) yaptığı açıklamalar umarım yüzeysel açıklamalardır. Bu açıklamalarda ciddiyseler bu indirgemeci bir yaklaşım olur. İndirgemeci ve araçsallaştıran yaklaşımlar hiçbir zaman çözüme katkı sağlamamıştır. Tarihsel bir mesele ile karşı karşıyayız. 200 yılı aşan bir problemler dizisidir, Kürt sorunu. Bin yıldır iç içe yaşayan halklar gerçekliği var. İndirgemeci yaklaşımlarda uzak durmak lazımdır. Silahı ortaya çıkaran sebepleri ortadan kaldırırsak, gerçekçi ve doğru bir çözümde ısrar edersek, Sayın Öcalan'ın koşuları düzenlenirse yaşanan bütün sorunlar demokratik yollar ile çözüme kavuşacağına inanıyorum. Aşırı ısrar, arabayı atın önüne koyan yaklaşımlar, yapılması gerekeni en başta söylemek, en başta söylenmesi gerekeni zaman yağmak yaşanabilecek gelişmelere zarar verir. Herkesin çözüm umudu var. Herkes kanın durmasını istiyor. Ancak Rojava hâlâ bombalanıyor. Tişrîn barajında siviller katledilmeye devam ediyor. Gazeteciler, sanatçılar, siyasetçilerin çetelerin eliyle katledilmesi yaşanan görüşmeleri tahrip etmektedir. Yeni bir süreçten bahsediliyorsa bunun zemini hazırlanmalıdır. Silahların bırakılması Sayın Öcalan ve örgütü arasından yapılacak bir temas ile çözüme kavuşur. Silahı ortaya çıkaran nedenlerin ortadan kaldırılması gerek. Kürtlerin kimliklerinin kabul edildiği yeni bir Anayasa olursa bu herkese fayda getirir. Ortadoğu'da 21'inci yüzyıl ruhuna uygun paradigma Sayın Öcalan'ın paradigmasıdır. Bu paradigmada çözüm ve yaşam vardır. Bunu güçlendirmek istiyoruz. Yapılan açıklamalar ise buna zarar veriyor."
'SÜRECİ HALK İLE GÖTÜRECEĞİZ'
DEM Parti'nin PKK Lideri Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelerden çıkan mesajlar üzerine "Toplumsal Barış ve Özgürlük Buluşmaları" kararı aldığını hatırlatan Ömer Öcalan, "1 Şubat'ta başlayacak bu buluşmalar önemli. Bu mesele toplumsal yanı ağır olan bir mesele. Barışı ve çözümü konuşuyorsanız bunu toplumsallaştırmak lazımdır. Son zamanda konuşulan şeylerin halk ile istişare edilmesi gerek. Halkın bu süreç içinde bir fili yer alması gerek. Mitinglerden, halk buluşmalarına kadar bizde bunun içinde olacağız. Barışın toplumsallaştırılmasını ayrıntıları ile konuşacağız. Süreci halk ile götüreceğiz. Halkın içinde olmadığı bir süreç başarıya ulaşamaz. Halkın desteği bu noktada önemlidir" diye konuştu. (MA)