Özel’den Kılıçdaroğlu’na: Şehzademiz nerede şimdi, hangi kafeste

Özel’den Kılıçdaroğlu’na: Şehzademiz nerede şimdi, hangi kafeste
Partiyi iyi bir sosyal demokrata bırakacağını söyleyen CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu eleştiren Özgür Özel, “Şehzademiz nerede şimdi, hangi kafeste” dedi. Özel, “Görünür olmayan, bizim bilmediğimiz birinden bahsediyor. Bu kişi nerede? diye sordu.

Artı Gerçek - CHP Genel Başkanlığı adaylığını açıklayan Özgür Özel, seçim sürecini, adaylığı ve CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Partiyi bilgili, iyi bir sosyal demokrata devredeceğim” sözleri hakkında konuştu. Seçimin ardından Kılıçdaroğlu’nun çekilmesini beklediğini söyleyen Özel, “Eğer bugün kimse çıkmazsa partili partiden umudunu kesecek dedim ve eylül ayının ilk haftasında adaylığımı açıklamaya karar verdim” dedi.

Millet İttifakı’nın dört partiden altıya partiye çıkmasına itiraz ettiğini belirten Özel, “'Kemal Bey cumhurbaşkanlığına destek karşılığında küçük partilere grup teklif etti' diye bir söylenti vardı. Bunu sorduk, genel başkan reddetti” ifadelerini kullandı.

‘BU KİŞİ NEREDE?’

Kurultaya kısa bir süre kala Kılıçdaroğlu’nun “Partiyi bilgili, iyi bir sosyal demokrata devredeceğim” sözleri dair ise Özel, “Görünür olmayan bizim bilmediğimiz birinden bahsediyor. Bu kişi nerede? Hangi görevlerde sınanmış. Yarın partinin başına geldiğinde ne yapacağı nereden belli” vurgusu yaptı.

‘GENEL MERKEZ HİÇBİR ŞEY OLMAMIŞ GİBİ DAVRANMAYA DEVAM EDECEKTİ’

Sözcü’den İpek Özbay’a konuşan Özgür Özel, adaylığa nasıl karar verdiğini şu sözlerle anlattı:

“Burada iki nokta var. Birincisi CHP'de genel başkanla ve genel merkezle ayrışmaya karar verdiğim an.

O anda kararım genel başkan adayı olmak değildi. “Bir değişim olmalı, bu böyle gitmez, bunun için gerekirse fedakârlık yapmalıyım, gerekirse sorumluluk almalıyım” demiştim. Genel merkez hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam edecekti belli ki.. Baktım ki genel başkan ve etrafındaki kadrolar “yenilmedik, sadece kazanamadık” diyor… Oysa ben üzerimize düşenin yapılmasını düşünüyordum.

‘GENEL BAŞKAN ADAYI OLMAYACAĞINI İLAN ETMESİNİ BEKLİYORDUM’

O günkü yaklaşımla genel başkanın bir daha aday olmayacağını söylemesini ve demokratik bir seçimin önünü açacağını, kadınlardan, örgütten ve gençlerden yana taraf olacağımızı açıklamamız gerektiğini düşünüyordum. Çünkü biz bu seçimde en çok kadınları ve gençleri üzdük.

Genel Başkan'ın Sözcü TV'ye çıkacağı gün bir daha genel başkan adayı olmayacağını ilan etmesini bekliyordum. İnsanların sessizliğinin bizim yapacaklarımızı görmek için olduğunu, koltukta kalmaya devam edersek toplumda ciddi tepkilere sebebiyet vereceğini söylemiştim. Sözcü TV yayınını izleyince gördüm ki, sayın genel başkanımız hiçbir şey olmamış gibi devam edeceğini söylüyordu, yerel seçim önemli diyordu. Ben o gün “Artık devam edemeyeceğim” dedim. CHP seçmenini gördüğüm her yerde konuştum, partililerle konuştum. Dikili Festivali'nde insanlar alkışlıyor ama gözlerinde fer yok. “O kadar iyi insanlarsınız ki, ele güne rezil olmayalım diye beni alkışlıyorsunuz, partinin evladına sahip çıkıyorsunuz” dedim. Özür diledim ve bu sefer alkış daha da yükseldi. İnsanlar gördüm ki özeleştiri istiyorlar. Devam eden süreçte herkesle konuştum, süreç şuraya geldi: Değişim sadece isimlere dayalı olmamalı, içi doldurulmalı. Değişimin lidere ihtiyacı oldu. Dört saat kendimle kaldım ve karar verdim. “Eğer bugün kimse çıkmazsa partili partiden umudunu kesecek dedim ve Eylül ayının ilk haftasında adaylığımı açıklamaya karar verdim.”

‘ALTI KRİTİK KAVŞAKTA ÇOK CİDDİ İTİRAZLARIM OLDU’

Seçim döneminden sonra CHP’de itirazların yükselmeye başlandığı hatırlatılan Özel şunları söyledi:

“Taa dokunulmazlıklar sürecinde Veli Ağbaba, Selin Sayek Böke ve birkaç arkadaşımız MYK'da çok ciddi şekilde genel başkanın “Anayasaya aykırı ama evet diyeceğiz” tutumuna itiraz ettik. Yenikapı'ya gitmemesi, istikşafi görüşmelerin kesilmesi, referandumdan sonra YSK'ya itiraz meselesi, ittifakın dörtten altıya genişlemesi gibi altı kritik kavşakta çok ciddi itirazlarım oldu.

Kontrolsüz genişlemeydi. Davutoğlu gelir gider oldu, Babacan sık gelir gider oldu, birden altı olduk. Dedim ki, “İttifakın iç hukuk belgesinin olması lazım. Milletvekili seçiminde ittifak kuracak partiler yöntemi şöyle belirleyecektir diye bir belge hazırlayalım. Altına imza atalım. Üç kamuoyu şirketinin 15 gün arayla yaptığı altı araştırmanın aritmetik ortalamasını seçim sonucu kabul ederek milletvekili listelerini oluşturalım. Herkes kantara çıkacak, kilosu kadar karşılık alsın”…

‘TABLOYA BAKINCA BU İDDİALARI DOĞRULAR BİR GÖRÜNTÜ ÇIKIYOR ORTAYA’

Üzüntüm şudur. “Kemal Bey cumhurbaşkanlığına destek karşılığında küçük partilere grup teklif etti” diye bir söylenti vardı. Bunu sorduk, genel başkan reddetti. Ama tabloya bakınca bu iddiaları doğrular bir görüntü çıkıyor ortaya.

'KAÇ KEZ KAYBETTİK, YİNE YANINDA OLDUK'

Referandum ve yerel seçimlerin en çok koşan, en çok yorulan, en çok ziyaret yapan, sahada da en çok karşılığı olan isimlerinin başındaydım. İçeride doğruları savunuyorsunuz ama yine de seçimi kazanacağınıza inançla var gücünüzle gayret ediyorsunuz. “Biz de olmasak parti kime kalacak” diyorsunuz. Şimdi genel başkan diyor ki, “Kazansaydım yanımda olacaklardı, şimdi karşımdalar”… Kaç kez kaybettik, yine yanında olduk ama sonsuza kadar kaybedemeyiz, sonsuza kadar yanında duramayız. Benim için eşik, Cumhuriyet'in 100'üncü yılında Cumhurbaşkanlığı makamında Tayyip Erdoğan'ın oturmasına engel olamamaktır."

‘GÖRÜNÜR OLMAYAN BİZİM BİLMEDİĞİMİZ BİRİNDEN BAHSEDİYOR’

Kılıçdaroğlu'nun “Partiyi bilgili, birikimli iyi bir sosyal demokrata devredeceğim” sözlerini değerlendiren Özel, şunları kaydetti:

“Devretme meselesi demokrasi değil monarşide olur. Biz bunu 1 Kasım 1922'de saltanatın kaldırılmasıyla reddettik. Her yıl övünüyoruz. Yarın 1 Kasım ve saltanatın kaldırılışının yıldönümü. Biz partimize demokrasi getiremediysek, ülkeye getireceğimiz demokrasiyle nasıl övüneceğiz? Karşısındaki aday olarak baktığınızda ise, öyle bir tanımlama yapar ki, hiç alınmam. Beş yabancı dil bilen, 3 üniversite bitirmiş, geçmişinde şu tecrübe olsun denilen bir tanıma itiraz etmezsin. Ama tanımlama bilgili, birikimli, iyi bir sosyal demokrat… Ben ve Örsan Öymen adayız. Bu tanımı yapınca meşru rakiplerine “İyi bir sosyal demokrat değil” diyor. Bu açıdan centilmence değil. Örsan Bey ile bizi bırakın, bu partide bu tanıma uyan yüz binler var.

Görünür olmayan bizim bilmediğimiz birinden bahsediyor. Bu kişi nerede? Hangi görevlerde sınanmış. Yarın partinin başına geldiğinde ne yapacağı nereden belli. Bakın bu bana ne hatırlattı: Saltanatın kaldırılmasıyla ortadan kalkan bir durumdan bahsedeceğim. Fatih Sultan Mehmet kardeş katilini uygun gördüğünden beri Osmanlı'da bir kafes uygulaması var. Sarayda haremin yanında, tahta geçmesi muhtemel şehzadeler kafeste tutuluyor. Bazen padişah çok uzun yaşayınca bekleyen şehzadenin yaşlanıp öldüğü oluyor. Kafeste delirenler var. Onu bir tek padişah biliyor. Bu uygulamayı görünce dedim ki “Şehzademiz nerede şimdi, hangi kafeste”…

‘O GEMİYİ TEHLİKELİ SULARA KİM SÜRÜKLEDİ’

Liman ve kaptan metaforuna itirazım var. Gemi güvenli bir limana ihtiyaç duyuyorsa demek ki fırtınanın içinde. Buradan limana ben götüreceğim diyor ya, “O gemiyi tehlikeli sulara kim sürükledi” diye sorarlar.(HABER MERKEZİ)

RÖPORTAJIN TAMAMI

Öne Çıkanlar