“Raconu fezlekelerle kesmeye çalışıyorlar”

CHP'li Sezgin Tanrıkulu 7 yldır telefonlarının dinlendiğini söyledi.

“Raconu fezlekelerle kesmeye çalışıyorlar”

Bahar KILIÇGEDİK

ARTI GERÇEK- CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, hakkında hazırlanan fezleke ve telefon dinlemelerine karşı Diyarbakır CHP İl Başkanlığı’nda yaptığı açıklama ile tepki gösterdi.

Hakkında Nisan ayında hazırlanan fezlekenin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunulmak üzere Adalet Bakanlığı’na gönderildiğini belirten Tanrıkulu, hakkında fezleke hazırlandığını basından öğrendiğini söyledi. Nisan ayından bu yana hakkında hazırlanan dosyayı almak için çaba içerisinde olduğunu belirten Tanrıkulu, "Bir milletvekili olarak benimle ilgili fezleke nedir, içeriğinde ne var. Bundan iki gün önce 5 aylık bir çabadan sonra Diyarbakır’da bu dosya avukatlarıma teslim edildi. Ben de dün itibariyle inceledim. Şimdi eğer bu özensizlik, bu hukuka aykırılık bir milletvekiline karşı yapılıyorsa bu dava dosyasında hukuksuzluklar, sıradan yurttaşımızın hiçbir hukuki güvencesinin olmadığını çok açıkça söyleyebilirim. Genel Başkanımız sık sık ifade ediyor ben de ifade ediyorum. Türkiye Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetleri döneminde hukuk devleti olmaktan hızla uzaklaşmıştır. Yurttaşlarımızın hukuki güvenlik hakkı yoktur. Can güvenliği yoktur. Mal güvenliği yoktur" dedi.

Hakkındaki soruşturma dosyasına ilişkin detayları paylaşan Tanrıkulu, milletvekili seçildikten hemen sonra hakkında telefon dinleme kararı verildiğini söyleyerek dosya içeriğini anlatarak şunları söyledi:

"Ben 12 Haziran 2011 seçimlerinde milletvekili seçildim. Milletvekili seçildikten sonra da Anayasa’nın 83 maddesi uyarınca dokunulmazlığım başladı. O saatten itibaren de hakkımda herhangi bir soruşturma yürütülemez, benim hakkımda dinleme ve takip kararı verilemez. 13 Haziran 2011 tarihli milletvekili seçildikten sonra benimle ilgili karar verilmiş ve bu karar uyarınca da dinlemeye devam edilmiş. Dinleme Eylül 2010’da başlamış, milletvekili seçildikten sonra da bu karar devam etmiş. Aynı şekilde bütün iletişim tümü 13 Haziran 2011 tarihli, tüm kullandığım maillerle ilgili karar yine 13 Haziran tarihli, kullandığım telefonla ilgili karar… Şimdi buradan ben hem Meclis başkanına soruyorum, hem de dosyayı hazırlayıp gönderen Cumhuriyet Başsavcılığı’na soruyorum. 2010 tarihli bir soruşturma 7 yıl sonra fezleke hazırlıyorsunuz. Hazırlarken insan bir bakar içine hukuka uygun, hukuka aykırı ne var ne yok bir ayıklar önce… Bir milletvekilinin, milletvekilliliği devam ederken dinlenmiş olması mahkeme kararı ile dinlenmiş olması ve bunun devam ediyor olması hukuk devletinin bittiği noktadır. Bizi dinliyorlar, takip ediyorlar biliyoruz. Yasadışı bir biçimde… Ama bunun bir mahkeme kararı ile olması çok vahimdir. Ve bu mahkeme kararının bu dosyaya konması imha edilmemesi ve bunların delil gösterilip fezlekeye yazılması, bunun bir savcı tarafından imzalanması, bakanlığa gönderilmesi, bakanlık tarafından meclise gönderilmesi Türkiye’de hukuk devletinin bittiğini gösteriyor."

KARARI VEREN SAVCI VE HAKİMLER İHRAÇ YA DA HAPİSTE

Hakkındaki dinleme kararlarının hukuki olmadığını ifade eden Tanrıkulu şöyle konuştu;

"2010 tarihli CMK 135. Maddesi diyor ki dinleme takip işlemlerinde diyor ki 3 ay süreyle dinlenir bu süre ancak bir kez uzatılır. Dinlenen telefonların 6’ıncı kez uzatılmasına diyor. Ondan sonra kaç kez uzatılmış bilmiyorum. Ama 40 kez uzatıldığını biliyorum. Bazı arkadaşlarım hakkında… Bu yasa açıkça diyor ki 3 ay sonra bir ay uzatılır. Bunu gören bir savcının nasıl bunu fezlekeye bağlar anlamak mümkün değil. Yasa burada açık. Peki bu kararı veren hakimler nerede… 2010 tarihinde bu kararı verenlerin tümü ya ihraç ya da bir çoğu da hapiste… Şimdi burada bizimle ilgili bu soruşturmanın talimatını veren, fezlekeye dönüştüren hükümete sesleniyorum. Bu fezlekeler benimle ilgili, diğer milletvekilleri ile ilgili fezlekeler siyasi bir karar sonucu verildi. Bizi bunlarla yıldırmaya, kısıtlamaya çalışıyorlar. Bu bir siyasi karardır. Cumhuriyet savcısının kararı değil. Cumhuriyet savcılığının kararı olsa bu kadar açık hukuka aykırılıklara rağmen, bu dosya fezlekeye bağlanıp gönderilmezdi."

AİLEM İLE YAPTIĞIM GÖRÜŞMELER BİLE DOSYADA

Yaptığı telefon görüşmelerinin suç teşkil etmediğini, gündem ve aile bireyleri yaptığı konuşmalar olduğunu söyleyen Tanrıkulu, "Dinlemişler kendime de hayret ettim hiçbir şey konuşmamışım. Hiçbir şey bulamamışlar. Stajyerimle konuşmuşum. Gazeteci Amberin Zaman ile konuşmuşum. Türkiye İnsan Hakları Vakfı Genel Sekreteri Metin Bakkalcı ile görüşmüşüm. Koydukları tapeler bunlar. Ağabeyimle konuşmuşum bilinen şahıs yapmışlar. Annemi, babamı, çocukları soruyor. Bu tapeleri fezlekeye bağlamışlar. CMK açık kardeşinizle, babanızla yaptığınız konuşmalar dinlenemez. Eğer dinlenmişse imha edilir. Ama burada ağabeyimle yaptığım konuşmaları koymuşlar. Yasaya açıkça aykırı… Burada aleni hale gelmiş. Toplamda 6 tape koymuşlar, 9 ay boyunca dinlemişler dediğim gibi gazeteci, referandumu sonucunu soruyor, ne yazalım diye… Şırnak’ta avukat arkadaşımla konuşmuşum. Türkiye İnsan hakları Vakfı ile konuşmuşum bunları koymuşlar. O zamanki baro başkanı Emin Aktar’la konuşmuşum. Bütün bu çabalarda o dönemde Türkiye’deki çatışmayı nasıl sonlandırırız, nasıl bir barış girişimini yeniden başlatırız.

O zamanki Cumhurbaşkanı’ndan, Başbakan’dan yeni Genel Başkan olmuş Kılıçdaroğlu’na nasıl randevu alırız, nasıl görüşürüz. Yeni bir süreci nasıl başlatırız. Bütün konuşmaların içeriği bunlar. 7 Yıl sonra bunların fezlekeye bağlanmış olması hükümetin nasıl bir barış karşıtı olduğunu da aynı zamanda ortaya koyuyor. Daha da kötüsü var, dinleme kararı devam ederken o kadar çok dinleme kararı almışlar ki farkında değiller. Aynı tarihe denk düşen dinleme kararı var. Bir de tam CHP’ye katılmışım, katıldığım açıklanmış. 7 Aralık 2010 tarihinde benimle ilgili özel Sezgin Tanrıkulu ile ilgili bütün iletişimin dinlenmesi kararı alınmış. CHP’ye katıldığım tarihler… Böyle berbat bir yargı düzeni vardı, şimdi daha da berbat hale geldi. O gün yakındıkları ve kendilerine FETÖ’cü dedikleri bu hakim ve savcıların verdikleri hukuk dışı kararlarla şimdi siyasi işlem yapmaya çalışıyor bu hükümet. Onlara geldiği zaman ‘Biz mağduruz, bizi dinlediler. Bak ne hale geldiler. Özelimize girdiler’ dediler. Şimdi peki soruyorum, bunlar ne bu klasörler ne… Eğer biraz utanma varsa bu bakanlıkta, bu dosyayı alır ve buradaki savcıların yüzüne çarpar. Hepsi hukuka aykırı tek bir hukuka uygun delil yok" diye konuştu.

KATILMADIĞI TOPLANTI VE EYLEMLER SIRALANMIŞ

Fezlekede katılmadığı toplantı ve eylemlerden dolayı da hakkında suçlama yapıldığını aktaran Tanrıkulu,"Fezlekede Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun katıldığı eylemler diye yazmışlar ama bir tanesine bile katılmamışım. Okusa katılmadığım anlaşılacak. Benim gıyabımda konuşmuşlar ‘Sezgin Tanrıkulu’nu da bu toplantıya davet edelim’ diye… Tek bir toplantıya katılmamışım. Tek bir görüşmeye katılmamışım. Bütün tape içeriğinde bunlar var, ortam dinleme kayıtlarında ama savcının yazdığı fezlekede katıldığı toplantıda diye geçmiş. Ya bu mu gerçekten hukuk. Benim bunu okuyacağımı biliyorlar. Bunun Meclis Başkanlığı’na geleceğini biliyorlar. Anayasa Karma Komisyonu’nda görüşüleceğini biliyorlar. Hiç mi utanma olmaz insanlarda… Bunu okuyanlar Sezgin Tanrıkulu neye katılmış diyecekler. Nasıl bunu yazarlar" dedi.

HUKUK DEVLETLERİNDE SİYASETÇİLER RACON KESEMEZ

Hakkında fezleke hazırlanmasını ise Tanrıkulu şöyle değerlendirdi; "Bunun nedenini biliyoruz. Diyarbakır’da çok sayıda arkadaşım bu dönemde beraber çalıştığım sivil toplum yöneticileri, doktor arkadaşlarım, başka siyasetçiler hapisteler benzer nedenlerle… Amaç Diyarbakır’ı boğmak. Türkiye’de siyaseti boğmak. Barışçıl siyasetin önünü kesmek. Amaç bu… Buradaki bütün çabalarımızın, o dönemde ve şimdi de barışa dönük olduğu, çatışmayı sonlandırmaya dönük olduğu çok açık bir biçimde ortada. 2010 tarihinde barış çabalayanlar, bugün barış için çabalayanlar hapisteler ya da böyle fezlekelerle kıstırılmaya çalışılmaktalar. Sadece ve sadece savaşanların elinde silah olanların sesi çıksın diye amaç da bu. Bu dinleme kayıtlarının tümü hukuka aykırıdır. Tümü yasa dışıdır. Bununla başka bir yere varmaya çalışıyorlar ama onlar varmak istedikleri yere varamayacaklar. Ben avukatım, 2005 yılında Diyarbakır’da genel bir dinleme kararı verilmişti.

Diyarbakır’daki mahkeme MİT Müsteşarının istemi üzerine tüm Türkiye’deki iletişimin dinlenmesine karar vermişti. Ben o zaman MİT Müsteşarını şikayet ettim. Rahmetli Tahir Elçi ile beraber. Kararı veren hakimi şikayet ettim, savcıyı şikayet ettim böyle bir karar verilemez diye… En son Siverek Ağır Ceza Mahkemesi takipsizlik kararını onadı ve Türkiye’de iç hukuk yolları tükendi. 18 Temmuz 2017 tarihinde yasadışı dinleme nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 11 yıl sonra Türkiye’yi mahkum etti. Ağır bir karardır ve bu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin tarihinde ilktir. Doğrudan mağduriyet olmadan, potansiyel mağduriyet üzerinden vermiş olduğu bir karardır. İddia ediyorum eğer yaşarsak, bu dosyalardan dolayı da hem bu kararı veren savcıları hem de bunları onaylayan bütün mercileri hem toplum vicdanına mahkum edeceğim hem de mahkemelerde mahkum edeceğim. Tabi bunlarla bizlere racon kesmeye çalışıyorlar amacı bu…

Hukuk dışı yollarla. Racon nerede kesilir hukuk olmadığı yerde kesilir. Hukuk olduğu yerde racon yoktur. Hukuk devletlerinde siyasetçiler racon kesemez. Eğer racon kesiyorsa o devletin adı hukuk devleti olmaz ve nitekim Türkiye’de hukuk kurallarının işlemediği, hukuktan önce siyasetçilerin gazetecilere, hoşlanmadığı ve öteki olarak gösterdiği herkese racon kesildiğini dün izledik. Ve daha da kötüsü olarak da racon kesme işi çılgınca alkışlandı. Racon devleti mi, hukuk devleti mi Türkiye’nin tercihi budur. Racon Cumhuriyeti mi Demokratik Cumhuriyet mi? Biz hukuk devleti için adaletli bir devlet için, demokratik cumhuriyet için çalışacağız. Onlar da racon devleti, racon cumhuriyeti için bakalım kim galip gelecek. Hodri meydan…"

chp fezleke Sezgin Tanrıkulu