DAD İzmir Şubesi Eşbaşkanı Dikmen: Türkiye ve HTŞ’nin arası sıkı fıkı, Aleviler bir araya gelmeli
Türkiye’den Suriye’ye Alevilerin sürekli saldırılara maruz kaldığını belirten DAD İzmir Şubesi Eşbaşkanı Fırat Dikmen, Alevilerin katliamlara karşı bir araya gelmesi çağrısında bulundu. Dikmen "Görülüyor ki; Türkiye ve HTŞ’nin arası sıkı fıkı" dedi.
Artı Gerçek - Kaide bağlantılı HTŞ ve ona bağlı cihatçı güçlerin Esat yönetimini devirmesi sonrası Suriye’de yaşayan Alevilere karşı kaçırma, katletme gözaltı ve tutuklama furyası başlatıldı.
HTŞ öncülüğündeki Suriye geçici yönetimi, Alevilerin yoğun olarak yaşadığı kentler, mahalleler ve köylerde “cadı avı” başlattı. Türkiye’de de farklı dönemlerde Alevilere dönük katliamlar gerçekleştirildi. Aleviler cumhuriyetin ilanından sonra Dersim, Maraş, Çorum ve Madımak’ta hem inançları hem de kimlikleri nedeniyle hedef oldu.
Dünden bugüne Türkiye’den Suriye’ye, Alevilere yönelik saldırılar sürüyor.
SURİYE’DE ALEVİ KATLİAMI
Suriye’de 2011 yılında başlayan iç savaşta IŞİD, birçok etnik ve dini gruplara saldırılarda bulundu. Alevilerin yoğun yaşadığı Hama, Humus, Tartus ve Lazkiye’de yerleşim alanlarına baskınlar yapan IŞİD binlerce insanı öldürdü. 9 Aralık’ta HTŞ'nin Suriye'de hakimiyet sağlaması ile birlikte Aleviler yeniden saldırıların hedefi haline geldi.
KOÇGİRİ KATLİAMI
Koçgiri’de Kürt ve Alevi halkının isteklerini görmeyen Ankara Hükümeti’nin 1921’de Sakallı Nureddin Paşa ve Topal Osman liderliğinde Koçgiri’ye gönderdiği askerler; çocuk, yaşlı, kadın, genç demeden binlerce kişiyi katletti. İnsanların malları talan edildi, hayvanları gasp edildi. Sakallı Nureddin Paşa “Zoları (Ermeniler) bitirdik, sıra Lolarda” sözü ile katliama sahip çıktı. Koçgiri direnişinin öncülerinden Alişer ve Zarife Ana ise Dêrsim katliamında bir komplo ile öldürüldü.
DERSİM KATLİAMI
Aleviler Koçgiri’den sonra Dersim’de de katliam ve imha politikaları ile karşı karşıya kaldı. 1935'de çıkartılan Dersim Kanunu ile birlikte katliama giden süreç başladı. 4 Mayıs 1937’de Bakanlar Kurulu'nun çıkardığı “Tunceli Tenkil Harekatı” katliamın ilk resmi kararı oldu. Resmi verilere göre; 13 bin 160 kişi katledilirken, 11 bin 818 kişi sürgün edildi. Katliamın sonunda Seyit Rıza ve oğlunun da aralarında olduğu Dêrsim’in önde gelen aşiret liderleri Xarpet’teki Buğday Meydanı’nda idam edildi.
MARAŞ KATLİAMI
Mereş'te de Alevilere yönelik 19 Aralık 1978’de başlayıp 26 Aralık 1978’de kadar süren saldırılarda 120 kişi katledildi ve binlerce insan yaralandı. 552 ev yakılarak tahrip edildi, 289 iş yeri yağmalandı.
ÇORUM KATLİAMI
MHP Genel Başkanı Gün Sazak’ın 27 Mayıs 1980 günü öldürülmesi sonrası ülkücüler, Çorum'da 29 Mayıs’ta Alevilere yönelik saldırılar başlattı. Devlet desteğini de alan gruplar günlerce “Kanımız aksa da zafer İslam’ındır", "Kana kan intikam” sloganları atarak Alevi mahallelerine saldırdı. 4 Temmuz’da biten saldırılarda resmi rakamlara göre 57 kişi katledildi.
MADIMAK KATLİAMI
Alevilere ve solculara yönelik en büyük saldırılardan birisi de Pir Sultan Abdal şenliklerine katılmak için aralarında aydın, sanatçı ve yazarların da olduğu çok sayıda kişinin gittiği Sivas’ta yaşandı. 2 Temmuz’da Cuma namazı çıkışı bir araya gelen kitle, sloganlar atarak şenliklerin yapıldığı kültür merkezine geldi. Akşam saatlerinde artan kitle Madımak Oteline yürüdü. Otel önünde biriken kitleye asker ve polislerin müdahale etmedi ve kitle 2 saat sonra oteli ateşe verdi. Olaylar sonrası 33 kişi yaşamını yitirdi.
GAZİ MAHALLESİ KATLİAMI
İstanbul’un Gazi Mahallesi’nde Alevilerin gittiği 3 kahvehanenin 12 Mart 1995 yılında kimliği belirsiz kişilerce taranmasıyla başlayan olaylar diğer mahallelere de sıçradı. Yaşanan saldırılarda 23 kişi katledilirken, 600’den fazla insan yaralandı.
Türkiye ve Suriye’de Alevilere yönelik saldırı ve katliamları değerlendiren Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) İzmir Şubesi Eşbaşkanı Fırat Dikmen, Alevilerin her dönem egemenlerin fiziki saldırılarına maruz kaldığını anımsattı.
BİR ARAYA GELME ÇAĞRISI
Saldırılara karşı Alevilerin özsavunma ile direndiğini ifade eden Dikmen, “Saldırılar Kerbela’dan günümüze kadar devam etmiştir. Günümüzde ise AKP-MHP iktidarı geçmişten devraldığı ‘mirası’ devam ettiriyor. Alevilere yapılan imha ve inkar politikalarının amacı Alevilerin içindeki demokratik-özgürlükçü yapıyı bastırıp kendi Ailevisini yaratmak istemesidir” dedi. Suriye'de de durumun aynı olduğunu belirten Dikmen, "İnsanlar can derdine düşmüş. Orada yapılan saldırılar ile Alevilerin demokratik toplum olmalarını istemiyorlar. Biz Aleviler egemenler tarafından hep soykırım ve asimilasyon politikalarına maruz kaldık. Türkiye’deki Aleviler oradakilere can olmalıdır. Mazluma can olmak Aleviliğin en büyük öğretisidir. Buradan ses çıkarmalıyız ve kurumsal olarak gündemimize almalıyız. Sesimizi çıkartmak için bir araya gelmeliyiz. Çünkü görülüyor ki; Türkiye ve HTŞ’nin arası sıkı fıkı. Söz konusu egemenler olunca egemenler ve iktidarla kendi aralarına hemen uzlaşabiliyorlar” diye belirtti. (MA)
Alevilere hakarette bulunan Esat Demirtaş hakkında suç duyurusu
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği'nden 'siyasal Alevi' tepkisi
EMEP: Suriye’de Arap Alevi halkına yönelik katliam ve baskı politikaları son bulsun