İnsanların akciğerlerinde rastlanan mikroplastikler, sağlık için büyük tehdit oluşturuyor
Canlı insanların akciğerinde mikroplastiğe rastlanmasından sonra mikroplastiğin insan sağlığı üzerindeki etkileri tartışılır hale geldi. İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Çevre Mühendisliği bölümünden Prof. Dr. Nüket Sivri, mikroplastiklerin üzerinde çalıştıkları bazı organizmaların ölümüne neden olabildiğini belirterek "İnsan sağlığına etkileri, yanıtlanması en zor soru" dedi.
HER YIL 300 MİLYON PLASTİK ATIK ÜRETİLİYOR
Çevre örgütü Plastic Oceans’ın verilerine göre her yıl 300 milyon ton plastik atık üretiliyor. Bu atıklar biyoçözünür olmamakla birlikte mikroplastik (5 milimetreden küçük) adı verilen daha küçük parçalara ayrılıyor.
Araştırmalar, çevrenin bu görünmez kirleticilerinin çay, tuz, deniz ürünleri, bal, şeker, bira, sebze, meşrubat, şişe su gibi sofraların olmazsa olmazlarından, organlarımıza hatta anne karnındaki bebeklerin plasentalarına (rahimde gelişen doku) kadar her yerde bulunduğuna işaret ediyor.
2006’dan beri özellikle Küçükçekmece Lagünü başta olmak üzere, İstanbul’un kıyısal alanlarında araştırmalar yapan Prof. Dr. Nüket Sivri omurgasızlardan, deniz memelilerine ve hatta deniz kuşlarına kadar farklı trofik seviyelerdeki canlılarda plastiklerle karşılaştıklarını söyledi.
AA’ya konuşan Prof. Sivri planktonik ve küçük omurgasız organizmaların bünyesinde mikroplastiklerin birikebildiğini, bazı balık türlerinin yumurtaları kadar büyüklüğe sahip olan mikroplastiklerin, denizlere veya göllere ulaşana kadar hiçbir engelle karşılaşmadan kolaylıkla seyahat edebildiğini anlattı.
‘İNSAN KANINDA GÖRÜLÜYOR’
Hollanda’daki Amsterdam Vrije Üniversitesi’nin insan kanında ilk kez mikroplastiğe rastlanan araştırmasını hatırlatan Prof. Sivri şunları söyledi: "Mikroplastiklerle ilgili son dönem çalışmalarında, kanda mikroplastik tespit edilmesi bilim insanlarını hayrete düşüren bir durum olmaktan çıktı. Mikroplastiklerin anne karnındaki fetüste dahi var olduğu biliniyordu. Dünyada artık her yerde mikroplastik yapılara rastlıyoruz. Hatta sadece araştırma amacıyla giden insanların bulunduğu Antartika’da bile mikroplastik yapılar tespit ediliyor.
Dolayısıyla, kanda tespit edilmesi de bizim beklentilerimiz dahilindeydi. Peki insan kanına gelmiş olan bir yapının, soluma ile vücuda alınan mikroplastiklerin insan üzerindeki yapısı ve baskısı nasıl olur? Şöyle ki, vücudumuz bu mikroplastikleri bir şekilde dışarı atabiliyor olsa da, projelerimizde çalıştığımız Daphnia (su piresi) gibi bazı organizmalar var ki mikroplastikler bu organizmalar üzerinde toksik etkilere neden oluyor. Denemelerimiz, mikroplastik özelliğine bağlı olarak, organizmanın patlaması, büzüşmesi hatta yuttuğu mikroplastiği sindiremediği için ölümü ile sonuçlanabiliyor."
‘ARTIK DOĞA BU ÜRÜNLERİ KABUL EDEMİYOR’
Prof. Dr. Sivri’nin önerileri şöyle: "Yapılacak bilimsel çalışmalara ilaveten ana okulu düzeyinde, çevre bilinci eğitimleri ile plastik kirliliği problemi ve çözülemeyen denklemi tüm topluma açıkça anlatılmalı. Bu konudaki ana problemin, bireysel katılımın düşük olmasından kaynaklandığına inanıyorum. Kullandığımız kulak çubuğu dahi bizim beş saniye ile bir dakika arasında çok kısa sürede tükettiğimiz ürünler ve artık doğa bu ürünleri kabul edemiyor. Doğa 300 yıl sonra bile bunları bizim huzurumuza sunabiliyor, o nedenle iş biraz da bireysel kullanım ve farkındalıktan geçiyor."
MİKROPLASTİKLERDEN KURTULMANIN 6 YOLU
1. Eve servis paketleri
Eve sipariş vermek yerine yemeğinizi restoranda gidip yemeyi tercih edebilirsiniz. Serviste kullanılan plastik paketler ısındığında materyallerde yaşanan kimyasal değişim mikroplastiklerin yemeğinize bulaşabileceği anlamına geliyor. Plastik pakette meyve almanın sorun olmayacağını belirten Dr. Donnai, plastiğin ısıya maruz kaldığında durumun değiştiğini anlatıyor.
Paketin kaçınılmaz olduğu durumda ise yemeğinizi paketinde ısıtmayın ya da yemeyin. Mutlaka başka bir kaba veya tabağa aktarın.
2. Plastik şişede su
Kanada’da 2019’da yapılan bir araştırma plastik şişelerde satılan suların musluk suyundan 22 kay daha fazla mikroplastik içerdiğini gösterdi. Düzenli olarak plastik şişeden su tüketen bir kişinin yılda 130 binin üzerinde partikülü vücuduna alacağı hesaplandı.
Buzdolabında soğuk şişe suyun sakıncası olmadığını belirten Dr. Donnai, yaz günü sıcak arabanıza aldığınız ya da başka sıcak bir ortamda bekletilen şişe sular konusunda uyarıyor.
Tavsiyesi cam şişeden, musluk suyundaki mikroplastiklerin azalmasını sağlayan ters ozmos filtresiyle arıtılmış suyu içmek.
3. Streç film
Asla mikrodalgaya sokmayın ya da sıcak yemeğin üzerine sarmayın. Onun yerine yiyecekleri buzdolabna koyarken doğal balmumumu kaplı kumaşlara sararak saklayabilirsiniz.
4. Tek kullanımlık kahve bardakları
Kahvenin ısısı, plastiğin içeceğinize sızmasına neden olabilir. Plastik kapaktan sıcak kahvenizi içmek yerine yeniden kullanılabilir bir cam bardak kullanın ya da kahvenizi bir kafede içmeyi deneyin.Pipet kullanmayarak da platik tüketimini azaltabilirsiniz.
5. Biberonlar
Geçen yıl, Trinity College Dublin’den araştırmacılar, polipropilen biberonlarda yapılan her litre mamada 16,2 milyon bit mikroplastik bulunduğunu gösteren bir makale yayınladı. Çalışmada, plastik salımının sıcak suyla sterilize edilmiş biberonlarda en yüksek oranlarda bulunduğu görüldü.
Bebeklerin miktoplastiklere maruz kalma oranını azaltmak için cam biberonlar kullanılabilir. Alternatif olarak sıcaklık içermeyen UV ışığı gibi sterilizasyon yöntemleri kullanılabilir.
6. Oyuncaklar
Dr. Donnai ayrıca çocuğunuzun hayatındaki diğer plastik kaynaklarını da gözden geçirmenizi öneriyor. Özellikle direkt olarak ağza götürüldüğünde diş kaşıma oyuncakları ve diğer plastik oyuncakların zararlarına dikkat çekiyor. Yetişkinlere önerisi ise tükenmez kalem kapaklarını çiğnemeyi bırakmaları.