'Bu ülkede tahliye kararları verildiğinde şaşırıyoruz'

'Bu ülkede tahliye kararları verildiğinde şaşırıyoruz'
Artı TV'de yayımlanan Söz Sırası programının konuğu Türk Tabipler Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı oldu.

Şebnem Korur FİNCANCI


ARTI GERÇEK- "Sevgili Şeyhmus Gökalp 20 Kasım'da sabaha karşı, evi basıldığında çocuklarının yanından alınıp, götürüldüğünde hangi ayakkabısını giyeceğini önce bilemeyip sonra da adalet ayakkabılarını, yani adalet yürüyüşüne katıldığı ayakkabıları giymeye karar vermişti. Bu ülkede insanlar adalet için yürüyorlar. Bu ülkede insanlar adalet için etkinliklerle adaleti nasıl sağlayacaklarını tartışıp çözüm bulmaya gayret ediyorlar. Bu ülkede adil yargılama hakkı için avukatlar açlık grevinde ölüyor. Adil yargılama hakkı için insanlar açlık grevinde. Başka herhangi bir mücadele yöntemi kalmadığında, bedenlerini ölüme yatırıyorlar. Biz bugünde bu adaletsizliğin karşımıza nasıl çıkacağını düşünerek hep beraber, Türkiye'nin dört bir yanından Tabip Odalarından meslektaşları olarak sevgili Şeyhmus Gökalp'in duruşmasına geldik. 

Biz bu ülkede adaletsizliğin, alıp başını gittiğini, yargının emir komuta altında çalıştığını çok iyi bilenleriz. Bu ülkede 2911 sayılı yasayla, barışçıl toplantı ve gösterinin yapıldığı koşullarda herhangi bir hapis cezasının olmaması gerekirken, insanların tutuklu yargılamasına karar verildiği günlerden geçtik. Biz bu dönemde insanlar barışçıl biçimde toplandıkları ve bu haklarını kullandıklarında polis şiddetiyle kaldıklarını, işkenceyle gözaltına alındıklarını, ters kelepçe ile yerlere yatırıldıklarını ve kaba dayakla sınandıklarını gördük. O nedenle adaletsizliği bu denli derinleştirmiş bir iktidarın karşısında, sevgili Şeyhmus Gökalp'in yanında olduğumuzu, onun meslek örgütümüzün, Türk Tabipleri Birliği'nin onuru olduğunu, yüksek onur kurulu üyesi olmasının ötesinde meslek örgütünün sağlık hakkı için mücadelesinde emek veren ve elinden geleni yapan, halkın sağlık hakkı için uğraşan bir meslektaşımız olduğunu biliyorduk. Evet, Şeyhmus Gökalp onurumuzdu ve biz onurumuzun yanında olmalıydık.

Dört bir yandan koşup geldik. Kimimiz sınırlı koşullarda polislerin doldurduğu bir salonun içine girmeye çalışarak, kimimiz koridorda, kimimiz adliyenin bahçesinde. Hepimizin yüreği Şeyhmus ile atarak bekledik. Savcı bizi hiç şaşırtmadı. Olmayan deliller, yalancı tanığın yalan beyanlarını esas alıp tutukluluğun devamına karar verilmesi talebini ifade etti. Ve bizler hep birlikte nefesimizi tuttuk. Biliyoruz ki nice mahkeme tam da böyle yalancı tanıklıklarla tutukluluğun devamına karar da verdi. Hatta bunu kararına esas oluşturup, yalancı tanığın ifadesi ile hüküm kurdu. Evet sevgili meslektaşımız Selçuk Mızraklı tam da böyle bir hüküm kurma ve aynı yalancı tanığın çok benzer ve bilim dışı beyanlarıyla bugün Kayseri cezaevinde maalesef tutsak. Şeyhmus'un da böyle olabileceği hepimizin malumuydu. Ama mahkeme heyeti bizi şaşırttı. Bu ülkede tahliye kararları verildiğinde şaşırıyoruz. Aslında bu tahliyenin olması gereken adil yargılamanın esası olduğunu bilmemize rağmen. Biz tabii ki Şeyhmus'un çocuklarının yanına, sevdiklerinin yanına gidecek olması, hastalarının ulaşacak olmasından çok büyük mutluluk duyduk bugün. Ve bir kez daha dayanışmanın ne kadar güçlü olduğunu gördük. Şeyhmus'a örgüt üyesi diyorlar, doğrudur. Hepimiz örgüt üyesiyiz. Biz Tabipler Birliği'nin onurlu bir meslek örgütünün, onurlu üyeleriyiz. Ve örgütlü mücadelemeizde halkın sağlık hakkı içindir. "

Öne Çıkanlar