‘Ali’nin kemiklerini bulsam öpüp göğsüme koyacağım’
HABER MERKEZİ- Yıllardır "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" eyleminde yer alan 63 yaşındaki İffet Tekdağ, kardeşleri Ali Tekdağ’ın kemiklerini, Mehmet Tekdağ’ın ise faillerini arıyor.
Türkiye ve dünyanın en soluklu vicdan eylemlerinden biri gözaltında kaybedilen ve "faili meçhul" cinayete kurban gidenlerin ailelerinin eylemi. Resmiyeti bir türlü belirlenemeyen ve devletin gayri resmi verilerinde 17 binlerle ifade edilen bu kayıpların 500’den fazlası evde, sokakta gözaltına alınıp bir daha kendilerinden haber alınamayanlar. Mezarsız ölüler coğrafyasında yakınlarını gömme hakkı için mücadele yürütenlerden biri de 63 yaşındaki İffet Tekdağ. Bir kardeşi gözaltında kaybedilen ve bir kardeşi de "faili meçhul" cinayete kurban giden Tekdağ, yıllardır İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınlarının Diyarbakır’da düzenlediği "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" eylemine katılarak kardeşlerinin faillerini arıyor.
O GÜNLERİ ANLATTI
Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Kabakaya (Entax) köyünde 1994 yılında maruz kaldığı baskı nedeniyle Diyarbakır’a göç etmek zorunda bırakılan Tekdağ, ağabeyi Ali Tekdağ’ın gözaltında kaybedildiğini kardeşi Mehmet Tekdağ’ın ise "faili meçhul" cinayete kurban edildiğini söylüyor. PKK’de yaşamını yitiren kızının cenazesini uzun uğraşlar sonucu alabildiğini hatırlatan Tekdağ, Lice’de maruz kaldığı baskıyı şöyle anlatıyor:
"Sayamayacağım kadar evimde arama yaptılar. Yaz başlarından sonbaharın sonuna kadar neredeyse her gün geldiler diyebilirim. Evime her geldiklerinde bana etmedikleri hakaret kalmıyordu. ‘Teröristleri besliyorsun’ diyorlardı. Civciv çıkmak üzere olan yumurtalara dahi gözümün önünde basıyorlardı. Evde bulgur, pirinç ne varsa her şeyi evin ortasında üst üste döküyorlardı. Askerlerin tüm baskılarına rağmen köyümü bırakmadım. Her şeyi yaptılar çıkmadım köyümden. Korucuları gönderdiler ‘Köyden çıkmazsan seni köy meydanına çırılçıplak çıkaracaklar’ dediler. Kızım 5 aylık gelin iken evime gelmişti. Askerler eve geldiğinde kızımı alıp ahıra götürdüler. Ahırın penceresinden kafamı uzattığımda kızımın üzerinde sadece atletinin olduğunu gördüm. Bunu görmemle bir asker dipçikle kafama vurdu. O gün kafamı oradan uzatmasam kızımın başına kim bilir neler gelirdi?"
JİTEMİN İTİRAFI VAR
Ağabeyi Ali Tekdağ ile arkadaş gibi büyüdüklerini anlatan Tekdağ, diğer kardeşi Mehmet Tekdağ’ı ise beşikte sallayarak büyüttüğünü dile getiriyor. Şu an iki kardeşinin resmini boynunda taşıyan Tekdağ, ağabeyi Ali Tekdağ’ın 19 kez gözaltına alınıp bırakıldığını belirtiyor ve "19 defa alıp bıraktılar. 20’inci kez aldıktan sonra bir daha haber alamadık. Dağkapı’da alındığını biliyoruz. O günden bu yana kendisinden bir haber almak için uğraşıyoruz" diyor.
İffet Tekdağ, ağabeyinin akıbeti ile ilgili bir JİTEM subayının itiraflarının olduğuna dikka çekerek "Kardeşim 6 ay boyunca ellerinde kaldı. Etmedikleri işkence kalmıyor. En sonunda Silvan Diyarbakır karayolunda bir yerde ateş ederek öldürüyorlar. Ardından tanınmaması için ateşe veriyorlar. Bunları bir JİTEM üyesinin 1996’da yaptığı itiraflardan öğrendik" ifadelerini kullanıyor.
KARDEŞİMİN KEMİKLERİNİ BULAYIM...
Diğer kardeşi Mehmet Tekdağ’ın da 1993 yılında "faili meçhul" bir şekilde katledildiğini söleyen Tekdağ, şöyle devam ediyor: "Bağlar Dörtyol’daki pastanesine giderken sokak arasında arkadan ateş ederek öldürdüler. Hastaneye kaldırdık. Ankara’ya sevki yapıldı ancak sisli havayı bahane ederek uçak tahsis etmediler. Yıllarca ağlamaktan göz pınarlarım kurudu. 5-6 yıldır bu göz damlasını gözüme damlatıyorum."
Yıllardır kayıp mücadelesinde yer alan Tekdağ, kardeşlerinin faillerinin bulunup, yargılanması talebiyle her hafta "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" eylemine katılıyor. Yaşadığı sürece kendilerine yaşatılanları unutmayacağını vurgulayan Tekdağ, "Kardeşlerimin faillerinin cezasını çektiğini göreyim. Ali’nin kemiklerini bulayım öpüp göğsüme koyayım başka bir şey istemiyorum" diyor. (Mezopotamya Ajansı)