Gerçeklikten boşluğa düşmek: Bir metamfetamin bağımlısı portresi

Gerçeklikten boşluğa düşmek: Bir metamfetamin bağımlısı portresi
Bir yandan metamfetamin kullanım oranı yükseldikçe bir yandan da buna bağlı şizofrenide artış yaşanıyor. G.’nin hikayesi, bu sorunun mahvettiği hayatlardan sadece bir tanesi.

Cengiz Anıl BÖLÜKBAŞ


Artı Gerçek- Metamfetamin bir süredir Türkiye’nin en önemli sorunlardan biri. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yakın zamanda yaptığı açıklamalarla soruna dikkat çekti. Bunun yanı sıra, resmi veriler de uyuşturucu sorununun çok ciddi boyutlara ulaştığını gösteriyor.

Uyuşturucu sorunu kişilerde sadece fiziksel değil aynı zamanda psikolojik olarak da büyük zararlar veriyor. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı'ndan Doç. Dr. Sertaç Ak, metamfetamin kullanan kişilerde görülen belirtilere yönelik DHA’ya değerlendirmelerde bulundu. Ak, metamfetamin kullananlarda görülen etkilerin son dönemde değiştiğini belirterek, "Şizofreni benzeri bir yan etki görüyoruz ve çok ağır şizofreni ilaçları kullanmak zorunda kalıyoruz, bu hasta grubunda" dedi.

Uyuşturucu kullanan kişilere “neden kullandığını” sorduğunuzda sizi ikna edecek ya da etmeyecek çeşitli cevaplar verebilir. Ancak tüm bu sürecin sonunda uyuşturucu bağımlıları ve aileleri çok büyük zorluklar yaşıyor. Burada anlatacağımız hikâye, sebeplerle ya da sonuçlarla ilgili değil. G.’nin hikâyesi, “gerçekliğe katlanamamak” ile başlayan sürecin, uyuşturucu kullanımından dolayı “gerçekliğin bozulması”na, ardından da gerçekliğin yerini boşluğun aldığı sürece nasıl vardığını gözler önüne seriyor.

‘EVE KİTLEMESEYDİM CESEDİNİ BULACAKTIK’

G., babasının anlatımıyla “sıradan” bir insandı. Fabrikadaki işine gider gelir, arada bir arkadaşlarıyla dışarı çıkardı. Ailesiyle birlikte yaşıyordu. Ancak, bir süre sonra ailesi G.’nin davranışlarında tuhaflık sezdi. Önceden ailesiyle hiç kavga etmeyen G., artık en ufak meseleden dahi tartışma çıkarıyordu. Daha sık dışarı çıkıyordu, bazen eve gelmediği günler oluyordu.

G., daha sonrasında fabrikadaki işini bıraktı. Ancak bunu ailesi aynı fabrikada çalışan bir tanıdıklarından öğrendi. Bunun üzerine tartışmalar başladı. G., tartışmaların sonrasında evi terk etti. Ailesi eninde sonunda eve geleceğini düşündü. Ancak günleri, haftalar hatta aylar takip etti. Daha sonrasında G. aile evine geldi. Karşılaştıkları kişi artık fiziksel olarak aynı kişi değildi.

Kilo vermiş, gözaltları çökmüş, babasının deyimiyle “kemikleri sayılacak” duruma gelmişti. Ailesinden borcu olduğu gerekçesiyle para istedi. Ancak oğullarının durumunu gören aile parayı vermek konusunda şüphelendi. “Neye borcun var gidip beraber kapatalım” dedi, babası. G.’nin olumsuz cevaplarına karşı ailesiyle aralarındaki tartışmalar arttı. Sonuç, büyük tartışmaların ardından tekrardan evden gitmesi oldu.

Yaşananların ardından aile, çocuklarının metamfetamin kullandığını öğrendi. Bunun üzerine baba bir hışımla G.’yi kaldığı arkadaşlarının yanından zorla eve getirdi. Bir süre kendisini eve kilitledi. “Başka bir çarem yoktu o an” diyor baba H., “Eğer alıp eve kilitlemeseydim bir yerde cesedini bulacaktık.”

Peki, bu sürecin ardından neler yaşandı? Baba H.’nin ağzından dinliyoruz.

Yaşça büyük bir insan, eve kilitlemek zor olmadı mı?

Zor tabii. Koca genç bir adamı eve kilitliyorsun. Bir de madde bağımlısı. İlk süreçte bizle çok tartıştı, evde her gün kıyamet koptu. Belli bir süre sonra biraz daha sakinleşti. Ama arada sürekli sinir krizleri geçiriyordu.

Hiç hastaneye götürmeyi, daha iyi bir hizmet almayı düşünmediniz mi?

İlk başlarda düşünmedik. Biz “kısa süredir kullanıyor, biraz evde kalır, düzelir” diye düşündük. Sonradan kendisi söyledi, yıllardır kullanıyormuş.

Siz bu süreçte fark etmediniz mi?

Bizim oğlumuzun kullanacağına dair hiçbir şüphemiz yoktu. İşe gider gelir, arada arkadaşlarıyla dışarı çıkardı. Meğer zaten o süreçte alışmış. Her yerde zibille satıyorlar bu mereti. Bizim oğlan da bir şekil bulaşmış.

‘BİR GÖZ ODA MEZARI OLUR DİYE KORKTUK’

Ancak süreç ailenin beklediği gibi çocuklarının daha iyi olmasıyla sonuçlanmadı. Aileler ilk başlarda çocuklarının davranışlarında tuhaf durumlar sezdi. Gördüklerini çocuklarının uzun süredir madde kullanmasına ve yaşadıkları sürece yordular. Ancak G.’nin davranışlarının daha kötüye gitmesi, onun için hastane sürecini başlattı.

Ne zaman hastaneye gitmeye karar verdiniz?

Biz çocuk “daha iyiye gidiyor” derken daha kötü oldu. Annesi fark etmiş, ben işte olduğum için fark edemedim. İlk başlarda annesi “kendi kendine konuşuyordur” diye düşünmüş. Bir gün tanık olmuş ki, bizim çocuk babaannesiyle konuşuyor. Babaannesi bizimle yaşardı ancak 5 sene önce öldü annem. Annesi de her gün evde, o da bu durumu görünce hem üzüldü hem de bir yandan korktu. Bir göz odanın içinde çocuk birileriyle konuşuyor, sürekli bir şeyleri unutuyor. O bir göz oda kendisine mezar olur diye korktuk.

Hastane sürecinde neler oldu?

Birkaç kere yatırdık kendisini. Bazen süresini tamamladı çıktı, bazen kendisi kaçtı. Bize “ben düzeldim artık, adam olacağım, işime gücüme bakacağım, madde de kullanmayacağım dedi. Kendisini kaç kere işe soktuk, hepsinden çıkıp tekrar tekrar bu mereti kullanmaya başladı. Evin yolunu unuttu. Bazen sokaklardan toplardık kendisini, nereye nasıl gittiğini bile bilmezdi. Bizi bile tanımadığı olurdu.

Sonrasında neler yaptınız?

Artık böyle olmayacağına karar verdik. Bazı doktor tanıdıklar da vardı sağ olsunlar, onların yardımıyla bir Ruh Bilimi ve Sinir Hastalıkları bölümüne yatırdık. Uzun bir süre orada kaldı.

‘BOMBOŞ BAKIYOR, HER ŞEYE, HERKESE’

Tüm bu süreç gerek G.’yi gerek ailesini çok yıprattı. G., hastanedeki tedavi sürecinin ardından yeniden ailesinin yanına döndü. Tedavisi hala devam ediyor. Ancak babasının deyimiyle “G.’nin eski halinden eser yok.” Çocukları bir şekilde maddeyi bırakmıştı ama bu sefer başka sorunlar baş göstermeye başladı.

Hastanedeki tedavi sürecini nasıldı? Ardından neler oldu?

Şizofren gibiydi oğlum maddeden sonra. Ne yaptığını bilmezdi. Sürekli kafasında bir şeyler kurardı. Bu yüzden ağır bir tedavi gördü. Allah’ıma şükürler olsun. Durumu iyi, zayıflığından eser kalmadı. Ama artık eski G. değil.

“Eskisi gibi değil” derken?

Ruh gibi oldu hastaneden sonra. Gerçi doktorlar “doğal bir durum, zor bir süreç yaşadı” diyorlar. Ama çocuğun sesi soluğu çıkmıyor. Kimseyle konuşmaz. Konuşursun tepki vermez. Evladı ailesine bakınca gözleriyle bir şey der, anne-baba anlar onu. Ama G. anlamsız bakar. Bomboş bakıyor, her şeye, herkese.

Ne yapıyor peki gündelik hayatında?

Hiçbir şey yapmıyor. Tüm gün benim yanımda. Yanımdan da bırakamıyorum, bir yerlere gider, başına bir iş gelir diye. Her gün benimle yol gider yol gelir. Benim dünyam neyse onun dünyası da o işte. Yaşıtları evli, çoluğa çocuğa karıştı. G. ise sanki yaşıtları gibi değil de onların çocukları gibi. Ben ne yapıyorsam onu yapar, nereye gidersem oraya gelir. Hiç konuşmaz. Yemeğini yer, sigarasını içer, televizyon izlenirse onu izler. Sonra uyur.

Üzmüyor mu bu durum sizi?

Üzmez mi hiç? İnsanın koca evladı gözlerinin önünde eriyor. Bir baba-oğul oturup konuşamıyoruz. Gerçek ne bilmiyor. Ayırt edemiyor. Bu çocuk ne yapacak böyle? Ömrünün sonuna kadar böyle yaşanır mı? Bu zehri kim ortaya çıkardıysa, kim satıyorsa Allah burunlardan getirsin. Mahallede herkes bundan dert yanıyor. Herkesi ailesinden, yakınlarından birisi kullanıyor. Kahveye ne zaman gitsem bu konu açılıyor. Herkes bu bataklığa düşmüş durumda.

Öne Çıkanlar