Kayıp sesin izinde... 'Annesinin sesi'ni arayan dengbêj İsmail Seyranoğlu: 'Dengbêjlik Kürtçenin külliyatıdır'
Şenol BALI
VAN - Hakkarili dengbêj İsmail Seyranoğlu, ölen annesinden kalan tek hatıra olan ve Kürtçenin yasak olduğu dönemde kaybolan kasedin izini sürüyor. Yıllardır bulamadığı bu ses, Seyranoğlu’nun dengbêjliğe başlama nedeni.
Seyranoğlu, Van’da kendi imkânlarıyla kurduğu divanhanede hem klamlarını dillendiriyor, hem de bu kadim kültürün sürmesi için gençlere kurs veriyor.
Kürtçede “deng” ses, “bêj” ise söylemek anlamına geliyor. Dengbêjlik geleneği, uzun yıllardır Kürtçenin ve Kürt sözlü kültürünün korunmasında önemli bir rol oynuyor. Dengbêjler; tarih, edebiyat, müzik ve her türlü toplumsal yaşanmışlığını kayıt altında tutarak hafıza işçiliği, dil dervişliği, kültür koruyuculuğu yapıyor.
35 yaşında vefat eden Dengbêj Seyran’ın oğlu İsmail, kamuoyunda annesinin adıyla, İsmailê Seyranê olarak biliniyor. Annesi gibi teyzeleri ve dedesi de dengbêj. İsmail Seyranoğlu, dengbêjliğin ailesinde bu denli yeri olmasının kendine de bir ruh kazandırdığını söylüyor.
KAYIP SES: ANNESİNİ KASETTEN DİNLİYORDU...
Seyranoğlu'nun serüveni aslında bir ses arayışıyla başlıyor. 35 yaşındayken ölen annesinden kalan tek hatıra olan ve annesinin klamlarını kaydettiği bir kasedi ararken başlıyor dengbejlik yolculuğu. Annesinden ve onun kayıp sesinden söz ederken gözleri nemleniyor, boğazı kuruyor. Biraz bekledikten sonra anlatmaya başlıyor:
"Dedem ünlü bir dengbêjdi. İki teyzem de dengbêjdi, annem de. Ama annemi dinleme şansım olmadı. 35 yaşındayken vefat etti. Biz geride kaldık öylece. 5-6 yaşıma geldiğimde bir sandık gösterdiler ve 'Annenindir' dediler. Annemden kalan tek hatıra bu sandık ve içindeki bir kasetti. Kaseti büyük bir titizlikle saklıyordum. Bazen açıp dinliyordum. Eskiden köylerde elektrik yoktu. Pillerle çalışan teypler vardı. Ben de yumurta ve ceviz toplar, pil alırdım. Böylece annemin kasetini dinlerdim. "
'BİR PARÇASINI DA BULSAM RAZIYIM'
Seyranoğlu'nun annesine ait kaset yıllardır kayıp. O kayıp sesin izinde bir ömür geçirmiş:
"O kaseti bulmak yeterli olur bana. Kaset çalışmasın sorun değil. Bir parçası da olsa razıyım. Çok aradım, çok sordum. Bir gün Silopi’den biri aradı. Aradığım kaseti bir evde dinlediğini söyledi ve bana ev sahibinin bilgilerini verdi. Çok mutlu oldum ancak yıllar geçti evin sahibine ulaşamadık."
'EVDEKİLER KÜRTÇE DİYE TOPLADI MI, NE YAPTI, BİLMİYORUZ'
O dönemlerde Kürtçe müzik dinlemenin yasak olduğunu ve evlere baskınlar düzenlendiğini hatırlatan Seyranoğlu, şöyle devam ediyor:
"Kürtçe dinlemek yasaktı. Bazen muhtar arıyordu, 'Kürtçe kasetleri Türkçe olanlardan ayırın ve saklayın. Sadece teyp ve Türkçe kasetler kalsın' diyordu. Yani anadilimizle olanı saklıyorduk, olmayanları dinliyorduk. Annemin o kaseti de Kürtçe kasetler arasındaydı. Yine öyle bir durumda evdekiler kasetleri topladılar, götürüp gömdüler mi, ne yaptılar bilmiyoruz. Yıllar geçti bulamadım."
'DENGBEJLİK ACIDIR, SIZIDIR, GÖÇTÜR'
Dengbêjliği tarif ederken kullandığı sözcükler, tam da bu özlemi ve ısrarı anlatıyor. Bu kadim kültür, Kürt dilinin yaşadığı sancılarla bireysel acısını kusursuzca buluşturduğu bir alan gibi. “Dengbêjlik nedir?” sorusuna verdiği cevap neyi anlattığını, neyi aradığını salık veriyor:
“Uzun bir tanım için vakit yetmez ama kısa bir yanıt vermek gerekirse, Dengbêjlik Kürtçenin külliyatıdır. Örftür, adettir, acı ve sızıdır. Geçmiştir, bunun yanı sıra göçtür, yürek sızısıdır ama aynı zamanda hoşluk ve güzelliktir de. Kürtçe edebiyatın, Kürtçe tarihinin sözlü külliyatıdır. “
'HER DENGBEJ BENİ BİR YÖNÜYLE ETKİLEDİ'
Seyranoğlu, şu sıralar 50'li yaşlarında. Geliştirdiği ekol ise her geçen gün daha fazla beğeniliyor. Peki mayasını annesinden aldığı dengbêjlikte onu etkileyen, olgunlaştıran isimler kimler? Şu sözlerle cevap veriyor:
"Her bölgeden beni etkileyen Dengbêjler oldu. Serhat’tan, Garzan’dan, Botan’dan veya Bahdinan’dan. Her bölgenin dengbêjliği ayrı tat veriyor ve ayrı stiller taşıyor. Örneğin Botan veya Bahdinan’ dan Mehmud Hesen Kirori, Seîd Axayê Cizîrî, Mehmud Arifê Cizirî etkilendiğim isimlerden. Serhat’ta Evdilkerîmê Panosî, Resoyê Gopala, Ferzê ve Şakiro’nun gırtlağı. Yani her dengbêj bir yönüyle etkiledi beni. Biri sesiyle, diğeri sözlüğüyle, bir başkası da gırtlağının tınısıyla, diğeri de makamı ile bende tesir bıraktı."
KÖKLERE DÖNMEK
Birkaç yıl önce kendi imkânları ile kent merkezinde kiraladığı bir dairede divanhane kuran Seyranoğlu, burada hem klamlarını/stranlarını okuduğu divanlar yapıyor hem de gençlere kurs veriyor, deneyimlerini aktarıyor.
Seyranoğlu burada sadece Kürtçe konuşuyor. Divanhanenin tasarımı ve içinde yer alan araç gereçlerin neredeyse tamamı eskiye ait. Divanhanesine Kürt felsefe, edebiyat ve müzik dünyasından birçok isme ait tabloları asan Seyranoğlu, tüm bunlarla Kürt sözlü kültürüne dair birçok öğenin unutulmamasını sağlıyor.
'DİJİTALLEŞME, ÖNEMLİ BİR TEHDİT'
Seyranoğlu’nun hayatının merkezinde bu divanhane bulunuyor. Zamanının çoğunu burada geçiriyor ve düzenlediği etkinliklerle gençlerin de burayı ziyaret etmesini hedefliyor. Ona göre dijitalleşmenin hız kazanmasıyla beraber popüler kültür, varlığını şimdiye kadar güçlü bir şekilde sürdüren dengbêjlik geleneği için önemli bir tehdit. Bu tehdidi bertaraf etmenin yolu da geleneksel köklere geri dönmek.
'YENİ KUŞAK YÜZÜNÜ POPÜLER KÜLTÜRE DÖNDÜ'
Seyranoğlu'nun gençlere hem bir eleştirisi hem de bir sitemi var:
“Elbette sanatın her çeşidi olacak ancak dengbêj temel olarak korunmalı. Çünkü dengbêjlik hafıza ile ilgili. Maalesef yeni kuşak yüzünü popüler kültüre dönmüş. 50 yıl önce, 60 yıl önce dengbêjliğin gönüllüsü çok daha fazlaydı. Bir ara bir düğünde Kawis Ağa’dan bir stran söyledim. Gençler burun kıvırarak ‘çağdaşlaşalım’ falan diyordu. Denbêjlik ilmi bilinmiyor maalesef. Bu kültürü kuruttular. Elleri niye kulaklarında bir şeyler söylüyor diyorlar ama neden böyle yapıyor diye merak etmiyorlar. Veya bir dengbêjin elinde neden tesbih olur diye tuhaf yorumlar yapılıyor ama bu sorulmuyor ya da merak edilmiyor. Merak edilmeyince de bu kültürden uzaklaşıyorlar her geçen gün. “
'İNGİLTERE'DEN JAPONYA'YA HER YERDEN ZİYARETÇİ GELİYOR'
Halk kadar akademisyenler, araştırmacılar Seyranoğlu'nun divanhanesini sık sık ziyaret ediyor. Hatta Japonya’dan İngiltere’ye kadar yurt dışından da birçok meraklısı da var:
“Daha çok aydınlar geliyor. Hem dinlemeye geliyorlar hem de kültür alışverişinde bulunuyorlar. Burası dengbêj evi değil, bir eğitim yeridir. Ama bazen şevbuhêrk (müziğin olduğu, sohbetlerin yapıldığı gece toplantıları) de yapıyoruz. Geçtiğimiz günlerde 25 akademisyen geldi. Bu tarz misafirler için dengbêj geceleri de düzenliyoruz. Aydınlar bu kültürü anlatmalı. Dengbêjliğin önemi ve misyonu üzerinde çalışmalar yapılmalı. Japonya’dan , İngiltere veya Gürcistan’dan gelenler de var. Hem ilgi duyuyorlar hem de akademik çalışmalarda buna değiniyorlar. "