Arabanın bagajında 2 tüfekle ne kadar demokrat yada teröristsin Bahçeli?

Acaba Devlet Bahçeli haberi olmadan arabasında taşınan 2 otomatik tüfeğin katil tüfek olup olmadığını hiç merak etmiş midir, o tüfeklerle kimlerin öldürüldüğünü biliyor mudur?

Arabanın bagajında 2 tüfekle ne kadar demokrat yada teröristsin bahçeli?
 
MHP’nin demokrat mı, yoksa terörist bir parti mi olduğu üzerine son yazımı yazıyorum, bundan sonra diğer partilere geçeceğim. Son yazı doğal olarak son yada ikinci başkan Devlet Bahçeli üzerine olacak. Devlet Bahçeli üzerine çok fazla bişey yazmaya gerek yok esasında, kendisinin hangi kıstasa göre başkan olduğunu benim anlamam çok zor ama MHP’lilerin yada Ülkücülerin anlayabilmesi daha da zor. Devlet Bahçeli’nin başkan olması sanki bir derin devlet zorlaması gibi gelmiştir hep bana, öne çıkmamış bir ülkücünün başkan olabilmesi ve MHP tarafından "MİT"çi olduğu Alparslan Türkeş’e söylenen birisinin olması iyice ilginç gelmiştir. 70’lerde Ülkücülerin MİT ve emniyet gözetiminde cinayetler işlemesi bir anlamda doğrulasa da bu yaklaşımı, belki de onlarda da az da olsa demokratlık arama çabamdandır bu şaşkınlığım. Türkeş’e Bahçeli’nin MİT elemanı olduğu söylendiğinde verdiği yanıt ilginç, "Bunu en azından biliyoruz, deşifre edersek başka birini gönderecekler ama biz bu kez onun kim olduğunu çözmek için uğraşacağız." Kimi kime şikâyet ediyorlarsa tabi…

Burada küçümsemiş gibi yazdığıma bakmayın, Bahçeli Türkeş’i Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’ndeki konuşmalarından biliyor ve parti MHP adını aldıktan sonra 1967 yılında Ülkü Ocakları’nın kurucularından ve ilk yöneticilerinden birisi. Bundan sonrasını eski bir yazımdan devam edeceğim.

Gelelim 1978'lere, Ali Halaman, Fuat İstanbullu, Ekrem Pazarcı ve Sami Ocak, Adana'ya gitmek için Devlet Bahçeli'den arabasını ister. Bahçeli 01 FE 994 plakalı ve beyaz renkli Renault marka arabasını hiç tereddüt etmeden verir. Arabadakiler görüşmelerini yapar, bu arada Ekrem Pazarcı, Adana'daki köyünden 1 sandık portakal alıp arabanın bagajına koymuştur. Artık geriye dönmek için yola koyulmuşlardır.

23 Şubat 1978'de polise bir ihbar gelir ve araba saat 16.45'de Kepekli Boğazı'nda durdurulur ve aranır. Bagajda portakal sandığının altına gizlenmiş 2 otomatik tüfek ve şarjörler bulunur. İfadeler sonucunda her şey ortaya çıkar. Silah paketini Ali Halaman, Adana Ülkü Ocakları başkanı Recai Yıldırım'dan almıştır ve paket Ekrem Pazarcı'nın getirdiği portakal kasasının altına yerleştirilmiştir. Recai Yıldırım daha sonra yakalanmış ve silahları Ülkü Ocakları genel başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun istediğini söylemiştir.

Şimdi bu konuyla ilgili mahkeme tutanağını vereyim:

Adana MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası Gerekçeli Hükmü

"Renault otomobili, Başkent Mali Bilimler Yüksek Okulu öğretim görevlisi Devlet Bahçeli'den, arkadaşlar memlekete gitmek için aldılar. Araç Bahçeli'nindi ancak silah taşınacağını bilmiyordu."

Bu ifadeler Fuat İstanbullu'nundu ve bunun üzerine Bahçeli'nin ifadesine gerek kalmadı, Bahçeli hakkında ne bir soruşturma ne de dava açıldı. Araçta yakalananlar Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandılar ve ruhsatsız silah nakletmek suçundan ceza yediler. Silahları veren Recai Yıldırım ise Adana MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası'nda yargılandı ve dava zaman aşımından düşünce serbest bırakıldı.

Aradan 20 yıl geçti ve Devlet Bahçeli borcunu bir şekilde ödedi, Ali Halaman ve Recai Yıldırım, 1999 yılında yapılan seçimlerde Adana milletvekili olarak meclise girdiler.

İşte bugün seçimler öncesi AKP ve MHP'ye oy vermeyen herkesi teröristlikle suçlayan Devlet Bahçeli'nin geçmişinden kısa bir özet. Ben esas başka bişeyi merak ediyorum, acaba Devlet Bahçeli haberi olmadan arabasında taşınan 2 otomatik tüfeğin katil tüfek olup olmadığını hiç merak etmiş midir, o tüfeklerle kimlerin öldürüldüğünü biliyor mudur, biliyorsa bundan üzüntü duymuş mudur, yoksa avuçlarını ovuşturup geleceğinin planlarına mı başlamıştır.

4 yazıdan sonra MHP demokrat mıdır, terörist midir, bana yazarsanız sevinirim, fena merak halindeyim.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi