Rusya’da devrim olacak mı?

Rusya yol ayrımındadır yine, eğer ciddi değişiklikler başlamazsa o zaman halk ayağa kalkar.

Rusyalıların otoriterlikten bıktığı tartışmasızdır ve bu ciddi sonuçlara yol açabilir. Tabii ki söz konusu olan lokal, yerel bir kriz değil. Moskova bölgesi seçimlerine ilişkin ortaya çıkan kriz federal boyutta olacak bir krizin sinyalidir. Hiç kimse böyle ve bu boyutta bir sivil-toplumsal bir başkaldırıyı beklemiyordu.

Toplumsal rahatsızlığın gerçek nedeni çok derinlerdedir. Rusyalı seçmenin var olan iktidara karşı oluştuğu hayal kırıklığının giderek daha da büyümesi. Seçmen kendi seslerinin duyulması ve görüşlerinin dikkate alınmasını talep ediyor. Bu demokrasi için verilen halk mücadelesidir ve Rusyalılar bir devrimin başlangıcının şahidi oluyor. Eğer önce vatandaş iktidara gelmeyi değil de başka şeyleri istiyordu ise şimdi iktidar hakkını istiyor.

Mesela, 2017 yılında muhalefet lideri Aleksey Navalni, başbakan Dmitri Medvedev'in saklı tutuğu mal varlığını deşifre edince sokağa çıkan vatandaş devlet başkanından yolsuzluğa karşı mücadele edilmesini talep ediyordu. 2018 Nisan ayında Telegram sosyal ağı yasaklanınca sokağa dökülenler söz hakkı özgürlüğünü talep ediyordu. 2018 yılının yaz aylarında ise protestocular devlet başkanı Putin'den emeklilik yasasının iptal edilmesini talep ediyordu. 2019 Haziran ayında ise protestocular gazeteci Ivan Golunov'a karşı komplo kuran polislerin cezalandırmasını talep ediyordu.

Şimdi oluşan soru ise kimin ülkeyi yönetmesi gerektiğidir?

Yani protestocular bu otoriterlikten bıkmışlar. Vatandaşın Putin’e yaklaşımı çok karmaşıktır. En son "Toplumsal görüş" fonunun yaptığı anket araştırması da bunu gösteriyor, devlet başkanını yaptıklarını onaylayanların sayısı yüzde 60'tır ama oyunu vermeye hazır olanların sayısı ise yüzde 43 civarındadır ve bu 2001 yılından sonra en düşük rakamdır.

Bu da şu sonucu ortaya çıkarıyor: İnsanlar bir bütün olarak Putin’i reddetmiyorlar ama onun dönemi onları mutlu etmiyor. İnsanlar değişim ve dönüşüm istiyor ve Putin’in bunu hiçbir zaman yapmayacağını da anlamış durumdalar. Ona rayını verenler daha iyi geleceği getireceğine inanmıyorlar ama Putinsiz Rusya’nın çok kötü istikrarsızlığa düşeceğinden korkanlardır.

Muhalif milletvekili aday adaylarının seçilmelerine izin verilmemesinin ve Moskova’daki protesto eylemcilerinin şiddet kullanarak bastırılma kararlarının Moskova belediye başkanı Sergey Sobyanin tarafından değil de bizzat Kremlin Sarayı tarafından verildiğini düşünüyor herkes. Bunu anlamak için Rusya’daki iki farklı belirleme olan politikacı ve yönetici arasındaki farkı bilmek yetiyor.

Rusya devletinin rejimi otoriter bir rejimdir ki burada tüm politikayı gerçekleştiren devlet başkanıdır, o ülkedeki tek politikacıdır, valiler ve belediye başkanları onun kararlarını gerçekleştiren birer yöneticilerdir sadece. Onların hepsinin sadece uygulayıcılar olduğunu tüm halk biliyor.

Rusya yol ayrımındadır yine, eğer ciddi değişiklikler başlamazsa o zaman halk ayağa kalkar.

Ulu Rus şairi Aleksandr Puşkin'in "Kaptan kızı" hikâyesinde dediği gibi: "Tanrı anlamsız ve acımasız olan Rus başkaldırısını görmeyi nasip etmesin."

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi