Mossad ajanları, Lübnan'daki çağrı cihazı-telsiz patlamalarının sırrını anlattı: Hizbullah'ı Truman Show'daki gibi kandırdık
Artı Gerçek - İsrail'in Gazze Savaşı'nı Lübnan'a taşımanın açılışını yaptığı 17-18 Eylül çağrı cihazı-telsiz patlamalarıyla ilgili İsrail dış istihbarat teşkilatı Mossad'ın yakın zamanda emekliye ayrılan iki üst düzey ajanı açıklamalar yaptı.
CBS kanalının 60 Dakika programına konuşan iki eski ajan, kimliklerini gizlemek için maske takıp değiştirilmiş seslerle konuştu.
'10 YIL ÖNCE TELSİZLERLE BAŞLATTIK'
Adı "Michael" olarak verilen ajan, operasyonun 10 yıl önce Hizbullah'ın İsrail'den satın aldığını fark etmeden patlayıcı gizlenmiş telsizler kullanmasıyla başladığını, bunların Lübnan'da çağrı cihazlarının patlatılmasının ertesi günü infilak ettirildiğini söyleyerek "Sahte bir dünya yarattık" dedi.
'2022'DE ÇAĞRI CİHAZLARINA GEÇTİK'
Adı "Gabriel" olarak verilen ikinci ajan, Hizbullah'ın Tayvan merkezli bir şirketten çağrı cihazları satın aldığını öğrenmelerinin ardından, planın ikinci aşamasının 2022'de devreye girdiğini belirtti.
Lübnan'da 17-18 Eylül çağrı cihazı-telsiz patlamalarında aralarında sivillerin de olduğu en az 39 kişi öldü, 3400'den fazla kişi yaralandı. Yaralananların çoğu ellerini, gözlerini kaybetti, bazılarının karın kesimleri parçalandı. Saldırı, pek çok uluslararası hukuk uzmanı tarafından "savaş suçu" olarak nitelendi.
'MANKENLER ÜZERİNDE TEST, DOĞRU ZİL SESİ ARAYIŞI'
İsrailli ajanlar, çağrı cihazlarını içine patlayıcı saklayacak şekilde biraz daha büyük yapmalarının gerektiğini aktarırken, sadece Hizbullah savaşçılarına zarar verecek ve yakın mesafedeki başka kimseye zarar vermeyecek doğru miktarda patlayıcıyı bulmak için mankenler üzerinde defalarca test yaptıklarını öne sürdü. Kişinin çağrı cihazını cebinden çıkarmasını sağlayacak aciliyet hissi veren bir tane bulmak için çok sayıda zil sesi denediklerini ekledi.
'HİZBULLAH'I CEZBETMEK İKİ HAFTA ALDI'
Gabriel, Mossad'ın çağrı cihazlarını üretmek için Macaristan'daki BAC dahil çeşitli paravan şirketler kurduktan sonra Tayvan'ın çağrı cihazı üreticisi Gold Apollo ile lisans ortaklığına girdiğini söyledi. Daha büyük ve ağır çağrı cihazına geçmeye Hizbullah'ı ikna etmenin iki hafta sürdüğünü, bunu, kısmen, YouTube'da cihazları toz geçirmez, su geçirmez, uzun pil ömürlü ve daha fazlası olarak tanıtan sahte reklamlar yayımlayarak başardıklarını anlattı.
'ONLARIN DÜNYASINDA HER ŞEY YÜZDE 100 HELALDİ'
"Hizbullah'ın İsrail'le çalıştığının farkında olmadığını" vurgulayan Gabriel, bu hileyi, sahte bir dünyada yaşadığının farkında olmayan bir adamın ailesinin ve arkadaşlarının bu yanılsamayı sürdürmek için para alan aktörler olduğu 1998 yapımı "Truman Show" filmine benzetti:
"Bizden satın aldıklarında, Mossad'dan satın aldıklarına dair hiçbir fikirleri yoktu. Truman Show gibi yaptık, sahne arkasında her şey bizim tarafımızdan kontrol ediliyordu."
"Onların dünyasında her şey normaldi. İş insanları, pazarlamacılar, mühendisler, showroom, her şey dahil her şey yüzde 100 helaldi."
HEM DİRENİŞÇİLERİ HEM SİVİLLERİ VURDU
Eylül ayına gelindiğinde, Hizbullah savaşçılarının ceplerinde 5 bin çağrı cihazı vardı. Üstüne üstlük Hizbullah'ın ithal ettiği çağrı cihazlarını sağlık çalışanları başta olmak üzere birçok sivil de kullanıyordu.
17 Eylül'de Lübnan'ın her yerindeki çağrı cihazları bip sesi çıkarıp saldırıyı tetikledi. Cihazlar, kullanıcılar şifreli mesajı okumak için düğmelere basmasa bile patlayacaktı. Ertesi gün telsizler aktive edildi ve bazısı çağrı cihazı saldırılarında öldürülen yaklaşık 30 kişinin cenazesinde patladı.
'ORTADOĞU'NUN HER YERİNDE ÜSTÜNLÜĞÜMÜZÜN YÜRÜYEN KANITLARI'
Gabriel, amacın, "Hizbullah savaşçılarını öldürmekten ziyade bir mesaj vermek olduğu" savını şöyle dile getirdi:
"Ölmüşse ölmüştür. Ama yaralıysa, onu hastaneye götürmeniz, onunla ilgilenmeniz gerekir. Para ve çaba harcamanız gerekir... Ve elleri ve gözleri olmayan o insanlar, 'Bize bulaşmayın' mesajının Lübnan'da dolaşan, yaşayan kanıtları. Ortadoğu'nun her yerinde üstünlüğümüzün yürüyen kanıtları."
'EBEDİ KORKU SALDIK'
Michael, patlamalardan sonraki gün, Lübnan'daki insanların bunların da patlayacağı korkusuyla klimalarını açmaktan bile çekindiklerini söyleyerek "Gerçek bir korku var" dedi. Bunun kasıtlı olup olmadığı sorulduğunda, şu yanıtı verdi:
"Onların kendilerini savunmasız hissetmelerini istiyoruz ki, öyleler. Çağrı cihazlarını tekrar kullanamayız, çünkü bunu zaten yaptık. Zaten bir sonraki şeye geçtik. Ve onlar da bir sonraki şeyin ne olduğunu tahmin etmeye çalışmaya devam etmek zorunda."
LÜBNAN'IN DERTLERİ BİTMEDİ
Sonraki günlerde, İsrail hava kuvvetleri, Lübnan genelindeki hedefleri vurarak binlerce binayı yıkıp binlerce kişiyi öldürürken, Hizbullah'ın lideri Hasan Nasrallah dahil komuta kademesinin tamamına suikast düzenledi. ABD'de başkan seçilen Donald Trump'ın 20 Ocak'ta göreve gelmesinden önce varılmasını istediği ateşkes anlaşması, 26 Kasım'da sağlandı. Ancak İsrail, Lübnan'ın güneyindeki onlarca köy ve kasabaya geri dönüşü engellerken, her gün çok sayıda ateşkes ihlalinde bulunuyor. (AP, Dış Haberler)