Merkez Bankası'ndan iki yıl sonra faiz hamlesi geldi: Politika faizini yüzde 10,25'e çekti
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısının ardından hızla yükselen döviz kurlarının ateşini düşürebilmesi adına piyasalarda oluşan faiz artışı beklentisine cevap verdi.
Merkez Bankası, eylül ayı Para Politikası Kurulu toplantısının ardından faizler 200 baz puan artışa gitti ve politika faizini yüzde 8,25'ten yüzde 10,25 düzeyine çıkardı.
Piyasa uzmanları, faiz artışının gerekli olduğuna dair görüş bildirmesine karşın ağırlıklı olarak Merkez Bankası'ndan politika faizinde bir değişiklik beklemiyordu.
Piyasaların genel beklentisi faizin değişmeyeceği yönündeydi. Merkez Bankası, politika faizini mayıs ayında yüzde 8,25’e düşürmüş, haziran, temmuz ve ağustos aylarında değişiklik yapmamıştı.
2019 yılının temmuz ayında göreve gelen Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal görev süresi boyunca ilk defa faiz artışına gitti. Merkez Bankası en son 2018 yılının eylül ayında faiz artışına gitmişti.
Kararın ardından dolar 7,55, euro ise 8,81 seviyesine kadar geriledikten kısa bir süre sonra dolar kuru 7,62 ve euro ise 8,88 seviyesine geri geldi.
Reuters'ın 17 kurumun tahminleriyle yaptığı ankette medyan beklentisi TCMB'nin politika faizini yüzde 8,25'te sabit tutacağına işaret ederken, üç ekonomist bankanın faiz artırımına gitmesini bekliyordu. Artış tahminleri ise 100 ila 150 baz puan arasında değişiyor. 17 katılımcıdan 14'ü ise politika faizinin sabit tutulacağını öngörüyordu.
AA Finans'ın 27 ekonomistin katılımıyla gerçekleştirdiği ankete göre de, 23 ekonomist politika faizinde değişiklik beklemezken, dört ekonomist faizlerin artırılacağı öngörüsünde bulunmuştu. Faiz artışı bekleyen ekonomistlerin beklentileri 50 baz puan ila 150 baz puan arasında yer aldı.
PPK sonrası yapılan değerlendirme şöyle:
"Küresel ekonomide, ülkelerin attığı normalleşme adımlarıyla üçüncü çeyrekte kısmi toparlanma sinyalleri gözlenmekle beraber toparlanmaya ilişkin belirsizlikler yüksek seyretmektedir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler genişleyici parasal ve mali duruşlarını sürdürmektedir. Salgın hastalığın sermaye akımları, finansal koşullar, dış ticaret ve emtia fiyatları kanalıyla oluşturmakta olduğu küresel etkiler yakından takip edilmektedir.
İktisadi faaliyette kademeli normalleşme adımları ve güçlü kredi ivmesinin desteğiyle üçüncü çeyrekte belirgin bir toparlanma gözlenmektedir. Salgın hastalığa bağlı gelişmelerin Türkiye ekonomisi üzerindeki olumsuz etkilerinin sınırlandırılması amacıyla yakın dönemde uygulamaya konulan parasal ve mali tedbirler, ekonominin üretim potansiyelini destekleyerek finansal istikrara ve iktisadi faaliyetteki toparlanma sürecine katkıda bulunmuştur. Son dönemde ticari kredilerde gözlenen normalleşme eğilimi bireysel kredilerde de başlamıştır. Ertelenmiş talebe ve salgın tedbirleri kapsamında uygulanan likidite ve kredi politikalarına bağlı olarak ithalatta gözlenen canlanmanın, bu politika tedbirlerinin kademeli olarak azaltılmasıyla dengelenmesi beklenmektedir. Turizm gelirlerinde salgın hastalığa bağlı olarak gözlenen düşüşe rağmen seyahat kısıtlamalarının hafifletilmesiyle kısmi bir iyileşme başlamıştır. Mal ihracatındaki toparlanma, emtia fiyatlarının görece düşük seviyeleri ve reel kur düzeyi önümüzdeki dönemde cari işlemler dengesini destekleyecektir.
Enflasyon üzerinde etkili olan salgına bağlı arz yönlü unsurların, normalleşme sürecinde kademeli olarak ortadan kalkacağı ve talep yönlü dezenflasyonist etkilerin daha belirgin hale geleceği öngörülmüştü. Ancak, güçlü kredi ivmesiyle ekonomide sağlanan hızlı toparlanma ve finansal piyasalarda yaşanan gelişmeler neticesinde enflasyon öngörülenden daha yüksek bir seyir izlemiştir. Enflasyon beklentilerinin kontrol altına alınması ve enflasyon görünümüne yönelik risklerin sınırlanması amacıyla Ağustos ayından itibaren atılan sıkılaştırma adımlarının güçlendirilmesi gerektiği değerlendirilmiştir. Bu doğrultuda Kurul, dezenflasyon sürecini yeniden tesis etmek ve fiyat istikrarını desteklemek amacıyla politika faizinin 200 baz puan yükseltilmesine karar vermiştir.
Kurul, enflasyondaki düşüş sürecinin devamlılığının, ülke risk priminin gerilemesi, uzun vadeli faizlerin aşağı gelmesi ve ekonomideki toparlanmanın güç kazanması açısından büyük önem taşıdığını değerlendirmektedir. Enflasyondaki düşüşün hedeflenen patika ile uyumlu şekilde gerçekleşmesi için para politikasındaki temkinli duruşun sürdürülmesi gerekmektedir. Bu çerçevede, parasal duruş ana eğilime dair göstergeler dikkate alınarak enflasyondaki düşüşün sürekliliğini sağlayacak şekilde belirlenecektir. Merkez Bankası fiyat istikrarı ve finansal istikrar amaçları doğrultusunda elindeki bütün araçları kullanmaya devam edecektir.
Açıklanacak her türlü yeni verinin ve haberin Kurul’un geleceğe yönelik politika duruşunu değiştirmesine neden olabileceği önemle vurgulanmalıdır."