Yoksul köy çocuklarının okulu: Köy Enstitüleri
Kemal YALÇIN
Köy Enstitüleri 17 Nisan 1940 tarihli ve 3803 sayılı yasayla 81 yıl önce kurulmuştu. KAFA-KOL-KALP bütünlüğünü sağlamak, beyni özgürleşmek için yaparak yaşayarak ilkesine göre eğitim yapılıyordu. Türkiye’nin 21 bölgesinde kurulmuştu. Cumhuriyet tarihinin en önemli eğitim projelerinden biriydi. UNESCO tarafından fakir ülkelerin gelişmesine örnek eğitim modeli olarak önerilmişti. 1940-1946 arasında Köy Enstitülerinde 15.000 dönüm tarla tarıma elverişli hale getirilmiş ve üretim yapılmıştı. Aynı dönemde 750.000 yeni fidan dikilmişti. Oluşturulan bağların miktarı ise 1.200 dönümdü. Ayrıca 150 büyük inşaat, 60 işlik, 210 öğretmen evi, 20 uygulama okulu, 36 ambar ve depo, 48 ahır ve samanlık, 12 elektrik santralı, 16 su deposu, 12 tarım deposu, 3 balıkhane, 100 km. yol yapılmıştı. Sulama kanalları oluşturularak enstitü öğrencilerinin uygulamalı eğitim gördüğü çiftliklere sulama suyu öğrenciler tarafından getirilmişti.
1940’lı yıllarda yoksul köy çocuklarının parasız yatılı olarak okuyabilecekleri tek okuldu. Kapatıldığı 1954 yılına kadar Köy enstitülerinde 1.308 kadın ve 15.943 erkek toplam 17.251 köy öğretmeni yetişmişti.
Köy Enstitüsü uygulaması Hasan Ali Yücel'in 1946'da Milli Eğitim Bakanlığı'ndan ayrılmasına değin devam etmiştir. Hasan Ali Yücel'den sonra Milli Eğitim Bakanı olan Reşat Şemsettin Sirer zamanında Köy Öğretmen Okulları'na dönüştürülmüştür. Bu okullar da Demokrat Parti döneminde 27 Ocak 1954'te kapatılmıştır. Kapatılan Köy Enstitüleri’nin yerine parasız yatılı İlköğretmen Okulları kurulmuştu.
Köy Enstitüleri’ne yoksul köy çocuklarının en yeteneklileri, en zekileri seçiliyordu. Köy çocukları Köy Enstitüleri'nde öğretmen olduktan sonra köylere gideceklerdi. Eğitim programları buna göre yapılmıştı. Öğretmen köyde lider olacak, hem öğretmen, hem ziraatçı, hem marangoz, hem hasta bakıcı olacaktı.
Köy Enstitüleri'nden çok sayıda yazar, bilim ve kültür insanı, sendikacı, sanatçı, araştırmacı, doktor, ziraatçı, politikacı ve kaliteli idealist öğretmen yetişti. Fakir Baykurt, Ümit Kaftancıoğlu, Talip Apaydın, Mahmut Makal, Mehmet Başaran, Pakize Türkoğlu, Hatun Birsen Başaran, Ali Dündar, Mehmet Uslu ve Dursun Akçam gibi önde gelen yazarlar ve düşünürler bu okullarda yetişmişlerdir.
Her öğrenci bir ya da daha çok müzik aleti çalmak zorundaydı. Öğrenciler okuyacak, öğrenecek, düşünecek ve düşündüğünü korkmadan ifade edecekti.
Marşlarla, türkülerle tarlaya gidiliyordu.
"Sürer eker biçeriz güvenip ötesine
Milletin her kazancı milletin kesesine"
Marşıyla inlerdi Köy Enstitüleri.
Köy Enstitüleri'nde karma eğitim vardı. Hayatın her alanında kız ve erkek öğrenciler beraber ders yapıyorlardı.
Her Köy Enstitüsü'nün 30-40 bin ciltlik kitaplıkları vardı.
Öğrenciler her gün üç saat etüt saati yaparlardı. Akşam yemeğinden sonra bir saat serbest okuma saatiydi. Her öğrenci dünya klasiklerini, Türk edebiyatının önemli kitaplarını okur, özetini çıkarırdı.
Köy Enstitüleri öğrencileri yazmaya, düşünmeye, araştırmaya alıştırırlardı. Okuyan, yazan ve eleştiren öğrenciler makbuldü.
Köy enstitülerinde ezbercilik yoktu! Öğrencilere bilgiye ulaşma yöntemleri öğretiliyordu.
Cumhuriyet tarihinde ilk kez köy çocukları kendi geleceklerini ve ülkenin geleceğini ellerine alıyorlardı.
Köy enstitülerinin ilkesi "Böyle gelmiş, böyle gitmez, gidemez, gitmeyecek!" diyen öğretmenler, düşünen ve mücadele eden insanlar yetiştirmekti.
Köy Enstitüleri'nden önce toprak ağaları rahatsız oldular. Sonra tarikatçılar, dini siyasete alet edenler Köy Enstitüsü öğrencilerine ve öğretmenlerine iftiralara başladılar.
Köy Enstitüleri, toprak ağalarının ve gericilerin baskısıyla kapatıldı. Eskişehirli toprak ağası Emin Sazak, TBMM’de yaptığı konuşmada "Benim bindiğim eşek benden akıllı olmamalıdır! Köy Enstitüleri yoksul köy çocuklarının gözünü açıyor. Kapatılmalıdır!" demişti. Köy Enstitüleri projesi günümüze kadar tam olarak uygulanabilseydi bugünün Türkiye’si başka olurdu, en başta dine dayanan tek adam rejimi olmazdı.
Öğrenciler kendi okullarını, kendi işliklerini kendileri yapıyorlardı. Köy Enstitüleri'nde öğrenciler okumaya, yazmaya, araştırmaya, sorgulamaya ve düşüncesini özgürce ifade etmeye alıştırılıyorlardı. Okul yönetiminde ve eğitimin uygulanmasında öğrenciler de söz sahibi idiler.
Köy Enstitüsü binalarının mimarı projelerini Hitler faşizminden kaçarak Türkiye’ye sığınmış Alman mimarlar yapmıştı.
Köy Enstitüleri Hasan Ali Yücel’in milli eğitim bakanlığı ve İbrahim Hakkı Tonguç’un İlköğretim Genel Müdürü olduğu dönemde gerçekleşti. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü bu projeye tam destek vermişti. Fakat kapatılmasına karşı çıkmadı.
Köy Enstitüsü projesini yaratanlara, uygulayanlara, emek veren öğretmenlere saygı, sevgi ve şükranlarımı sunarım.