günaydın vietnam!!!

robin williams her sabah radyodan 'günaydın vietnam!!!' diye seslenir, vietnam’da acaba ne işi olan amerikan askerlerine. vietnam’da ingilizce seslenir, amerikalılara. sonrası acı, hüsran…

savaşta gerçekler söylenmez, bilinmez. çünkü propaganda da savaşın önemli bir parçasıdır ve propaganda gerçeklerle oluşturulmaz. o yüzden bizzat cephede bulunanlar bile gerçeğin tamamını bilemez. bu yazıyı okuyanlar arasında, barry levinson’ın yönettiği, 1987 yapımı good morning, vietnam adlı filmi izlemiş olanlar vardır, (izlemeyenler youtube’da –tabii altyazısız bir versiyonunu- bulabilir) robin williams’ın, 1965 yılında, adı bile yalan söyleyen afr’ın (american freedom radio/amerikan özgürlük radyosu) saygon’dan yayın yapan istasyonuna atanan bir dj’i canlandırdığı film bu açıdan izlenmeye değer bir komedi. işin basın ayağı için son oscar adaylarından post da önemli; tabii vietnamlılara yapılanların mesele edilmediğine, abd’li gençlerin gördüğü zararın merkezde olduğuna dikkat çekmek isterim.

abd vatandaşlarının vietnam savaşı olarak bildiği, resmi olarak kuzey vietnam ve güney vietnam arasında yirmi yıl boyunca süren, vietnamlıların amerika’ya direniş savaşı ya da amerikan savaşı olarak adlandırdıkları savaş 1975 yılında son buldu. kuzey vietnam’a sosyalist bloktaki ülkeler, güney vietnam’a ise başta abd olmak üzere "anti-komünist ülkeler" destek veriyordu. (yani, vesayet savaşı, yeni bir şey değil) savaşın kaderini, güney vietnam’da kurulmuş olan amerikan güçlerine karşı gerilla savaşı yürüten vietkong yani ulusal kurtuluş cephesi belirledi. vietnam demokratik cumhuriyeti’nden yani kuzey vietnam’dan vietnam cumhuriyeti’ne yani güney vietnam’a lojistik destek taşıyan sisteme, ho şi minh’in adı verilmişti: 1890’da dünyaya gelip 1969’da ölen ve vietnam işçi partisi’nin ilk genel sekreteri, vietnam demokratik cumhuriyeti’nin başbakanı ve başkanı ve vietnam bağımsızlık savaşı’nın önderlerinden ve komünizmle fransa’da tanışmış olan ho şi minh’in.

vietnam’da 2.5 milyon abd’li savaşmıştı, bunların üçte biri askere alınmış, üçte ikisi ise gönüllü olarak askere gitmişti. aralarında 11 bin kadın vardı; bazıları hemşire, bazıları çevirmenlik vb. işler yapmıştı. erlerin sadece yüzde 12.5’u siyahtı, ortalama yaş 21’di ve çoğunun orta sınıf, beyaz ailelerden gelmesi, savaş karşıtı hareketin güçlü olmasını sağlamıştı. çocuğu askere gidecek olanların yanı sıra, aralarında hippilerin de bulunduğu savaş karşıtı hareket, zaman zaman askerlik tezkerelerini yaktıkları büyük gösteriler düzenlemişti.

vietnam’a giden gençler beklemedikleri bir ortamla karşılaştı, ikinci dünya savaşı’nda, dört yıl boyunca bir abd askeri toplam 40 gün sıcak çatışma içine girmişken, vietnam’da savaşan abd’li erler bir yıl içinde 240 gün sıcak çatışma yaşadı. on abd askerinden biri ya öldü ya sakat kaldı. savaş boyunca toplam üç milyon kişi can verdi, bunun yarısı vietnamlı sivillerdi, 58 bin de abd askeri öldü. savaşta kayıp olan 1700 askerin izine hâlâ ulaşılamadı. abd askerleri arkalarında, vietnamlı sevgililer ve melez bebekler de bıraktı.

vietnam halkı, abd’yi yendiği ve çekilmesini sağladığı amerikan savaşı’nda büyük kayıplar verdi, yaralarını sarması yıllar aldı. ama savaş, binlerce kilometre uzakta gerçekleşse de abd’nin gördüğü zarar askerlerinin can vermesiyle kalmadı.

daha sonra, abd’nin başka ülkelerdeki faaliyetlerini tanımlamak için, politik bir kavram olarak da başvurulan vietnam sendromu, vietnam’da savaşmış olanlarda görülen, madde suistimali, depresyon ve bunlardan kaynaklı saldırganlık belirtilerini tanımlamak için kullanıldı ilk. abd’ye dönen erkeklerin bir kısmı uzuvlarını kaybetmişti, bir kısmı çalışamayacak durumdaydı, bir kısmının ruhsal durumu uyku, yemek gibi normal insani fonksiyonları yerine getirmesine bile izin vermiyordu. saldırganlardı, eşlerine, sevgililerine, kendilerine şiddet uyguluyorlardı. abd televizyonları her gün haberlerde vietnam’dan görüntüler vermişti ama abd vatandaşlarının gerçekte ne olup bittiğinden hiç haberleri olmamıştı; oğullarının neler yaşadığından da. o yüzden abd’nin vietnam’dan çekilmesi çoğunu çok şaşırttı. 

vietnam gazileri arasında barış mücadelesine katılanlar oldu (bununla ilgili de hal ashby’nin 1978 yapımı coming home adlı filmini önermek isterim) vietnam veterans against the war (savaşa karşı vietnam gazileri) örgütü daha sonra ırak’ın işgaline de karşı çıktı.

ama vietnam gazilerine en acı veren şey, savaştan birkaç yıl sonra unutuluvermeleri olmuştu. (başta bruce springsteen olmak üzere ilerici sanatçılar onlara sahip çıktı.)

yazının başında andığım filmde, robin williams her sabah radyodan "günaydın vietnam!!!" diye seslenir, vietnam’da acaba ne işi olan amerikan askerlerine. vietnam’da ingilizce seslenir, amerikalılara. sonrası acı, hüsran…

öyle yani.

Önceki ve Sonraki Yazılar
ayşe düzkan Arşivi