'İçeri tıkarken' tasarruf düşünülmüyor: 2 yılda cezaevi inşaatlarına 11 milyar 104 milyon lira harcandı
ARTI GERÇEK-Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi (TDİ), cezaevlerinde tutuklulara yönelik hak gasplarına dikkat çekmek amacıyla İstanbul’da Bakırköy Özgürlük Meydanı'nda basın açıklaması gerçekleştirdi.
Açıklamaya Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm de dayanışma amacıyla katıldı. Açıklamada konuşan milletvekili Gülüm, tutuklulara yönelik bir saldırı dalgasının başladığını ve bu durumun süreklileştiğini belirtti. Gülüm, "Cezaevlerine yönelik saldırı dalgası aslında tüm topluma yönelik saldırılardır" dedi.
‘CEZAEVİ İDARELERİ MAHKEMELEŞTİ’
TDİ adına basın açıklamasını Ertan Çıta okudu. Çıta, tutuklulara yönelik hak gasplarının ve hukuksuz adımların 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin ardından arttığını, koronavirüs salgını süreciyle de tecrit koşullarının süreklileştiğini vurguladı. Tecrit koşullarıyla tutukluların kimliksizleştirilmeye çalışıldığını belirten Çıta, cezaevi idaresinin mahkemelerin yerine geçtiği, tutukluların tahliyelerinin cezaevi idareleri tarafından engellendiğini vurguladı.
TUTSAKLAR YENİ BİR SALDIRI POLİTİKASIYLA KARŞI KARŞIYA: S TİPİ HAPİSHANELER
"Mahkemelerin verdiği hapis cezaları yeterli görülmeyerek tutsaklara ceza içerisinde ceza uygulanıyor" diyen Çıta, "Pandeminin ardından tutsaklara yönelik saldırılara yenileri eklendi. Tutsakların görüş hakları tamamen ortadan kaldırıldı, devrimci-yurtsever gazete ve dergiler Basın İlan Yasası gerekçesiyle engellendi, bir nevi "tecrit ve ölüm" sarmalı içerisine hapsedildi. Bu süreçte birçok hasta tutsak yaşamını yitirdi, tedavi olamayan birçok tutsağın sağlık durumu kötüleşti. Tüm bu saldırılara rağmen üretmeye, direnmeye ve devrimci faaliyete devam eden tutsaklar yeni bir saldırı politikasıyla karşı karşıya: S Tipi hapishaneler!" dedi.
‘TUTSAKLAR SALDIRILARIN İLK HEDEFİ OLUYOR’
"Hapishanelerin mimari yapısıyla (tekli hücrelerle, tel örgülerle) tecride maruz bırakılan tutsaklar, egemenlerin yeni saldırı politikalarının ilk hedefi oluyor" ifadelerini kullanan Çıta, "Egemenlerin, F Tiplerinde, 'yüksek güvenlikli' hapishanelerde uygulayamadığı ya da uygulamakta zorlandığı saldırıları S Tipi hapishanelerde dayatacağını öngörmek zor değil" diye konuştu.
'2 YILDA CEZAEVLERİNE 11 MİLYAR LİRA HARCANDI, DEVLET İÇERİ TIKMADA HİÇ TASARRUF ETMİYOR'
Çıta, devletin, ülkenin her köşesine yeni tiplerde cezaevleri yapmaya devam ettiğini, 2 yılda cezaevi inşaatlarına 11 milyar 104 milyon lira harcadığını dile getirdi. Çıta, "İşçiye, emekçiye, ezilenlere sefalet ücreti reva görülürken, bu düzene sesini çıkaran her sesi hapse atmak için milyarlarca lira harcanıyor. Devlet yoksulların sesini kısmada, içeri tıkmada hiç tasarruftan imtina etmiyor" dedi.
'TUTSAKLAR İÇERİDE GEÇİNEMİYOR'
Çıta, devamında şunları söyledi:
"Dışarıda enflasyon %50’lere ulaşırken hapishanelerde bu fiyatlar neredeyse 2-3 katına çıkıyor. Cezaevi kantinleri dışarıdaki enflasyonun 2-3 katı oranında zam yapıyor. Tutsaklar da içeride geçinemiyor!"
'TEDAVİ EDİLMEYEN HASTA TUTSAK BANGİN MUHAMMED YAŞAMINI YİTİRDİ'
"Pandeminin hemen ardından çıkarılan infaz yasasıyla sayısı yüz elli bini bulan adli tutuklu, çete ve mafya tahliye edildi. Politik tutsakların ise neredeyse tüm kazanılmış hakları gasp edildi. Zaten ağır olan hapishane koşulları daha da ağırlaştırıldı. Tek başına yaşamını idame ettiremeyen, 'hapishanede kalamaz' raporu verilen politik tutsaklar dahi tahliye edilmedi, ölümle baş başa bırakıldı. Nebi İlhan, İsa Gültekin, Hayrettin Yılmaz, Sıtkı Pektaş, Mehmet Ali Çelebi, Bangin Muhammed ve ismini sayamadığımız çok sayıda tutsak bu süreçte devletin politikaları nedeniyle yaşamını yitirdi."
‘TECRİT İÇİNDE TECRİT’
"Pandemi sürecinde tecrit içerisinde tecrit yaşayan hasta tutsakların düzenli kontrol ve tedavileri bugün için hala bir engel olarak karşımızda duruyor. Hasta tutsaklar, devletin pandemi koşullarında uyguladığı yanlış politikaları canıyla, sağlığıyla ödüyor. Çoğu hapishanede revirlerin donanımsız olduğu bilinirken hastanelerin risk barındırması bahanesiyle aylarca sevki ertelenen ya da yapılmayan hasta tutsakların tedavileri aksıyor, ameliyatları erteleniyor. Tedavi için hastaneye gidebilenlere ise kelepçeli muayene dayatması yapılabiliyor ve hapishaneye döndüklerinde uzun süre tecrit koşullarındaki karantina hücrelerine kapatılıyorlar."
AÇIK GÖRÜŞ HAKKI YARIM SAATE DÜŞÜRÜLDÜ
"Pandeminin ardından tüm ülke 'normalleşmeye' dönerken hapishanelerde 20 ay boyunca açık görüş yaptırılmadı. Tutsakların tüm yaşamı tecrit edilmeye başlandı. Ayda en az 1 kez tutsakların hücreleri gardiyanlarca basılıp talan edilirken tutsakların sosyal aktiviteleri engelleniyor. 20 aylık yasağın ardından açık görüşler normale döndü fakat bu süre yarım saate düşürüldü. Binlerce kilometre uzağa, ülkenin ücra köşelerine sürgün edilen tutsakları yarım saat görmek için aileler yollara düşmeye devam edecek.
Ve tutsak aileleri, yakınları, yoldaşları olarak bir kez daha söylüyoruz: Tutsakların tecrit duvarlarının arkasına gömülmesine ve tüm yaşamın hücreleştirilmesine izin vermeyeceğiz! Hapishanelerdeki baskı, saldırı ve işkenceye karşı toplumun her kesimini içerideki tutsakların dışarıdaki sesi olmaya, mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz."
‘HAPİSHANELERDE BİR İRADE SAVAŞI VERİLİYOR’
"Devrimci mücadelenin sürdüğü hapishanelerde bir irade savaşı veriliyor. Egemenler devrimci iradeyi kırmak, halkı sindirip korkutmak, yalnızlaştırmak için tüm araçlarıyla saldırıyor. Dört duvar arasında bilincinden ve bedeninden başka silahı olmayan politik tutsaklar hapishanelerde direnmekten vazgeçmiyor."
'HAPİSHANELERE YÖNELİK SALDIRI AYNI ZAMANDA HALKA YÖNELİKTİR'
"Öyleyse bizler de bugün hapishanelere yönelik her saldırının aynı zamanda halka yönelik olduğunu bilerek, tutsakları yalnızlaştırma politikalarına karşı daha gür ses çıkaralım. Tutsakların ortaya koyduğu iradeyi sahiplenelim, saldırıları beraber göğüsleyip, beraber karşı koyalım."
19 ARALIK'TA FORUM
Çıta, son olarak iki aydır yürüttükleri kampanya kapsamında 19 Aralık’ta Şişli Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde inisiyatif olarak bir forum düzenleyecekleri bilgisini paylaştı.