Prof. Dr. Şenatalar: Akademik özgürlük yoksa gerçek bir üniversite de yok

Prof. Dr. Şenatalar: Akademik özgürlük yoksa gerçek bir üniversite de yok
'Boğaziçi Üniversitesi’ne dayatılan rektörler ve fakülteler ile yanlış üniversite politikası zirveye ulaşmıştır. Yapılan çok büyük bir hatadır.'

Türkiye’de tüm devlet üniversiteleri rektörlerinin Cumhurbaşkanı tarafından atandığı bir sistemin hiçbir ülkede olmadığını söyleyen, İstanbul Bilgi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi, Prof. Dr. Burhan Şenatalar’a veriyoruz ilk sözü. Şenatalar, şöyle konuşuyor:

"Sözünü ettiğimiz kategoride üniversite sayısı 100’ün üzerinde! Dünyada birçok ülkede bu kadar fazla üniversite yok. Özellikle nüfusu on milyonun altındaki ülkeleri düşünürsek, üniversite sayısı çok daha az. Demek istediğim, Türkiye’deki sistem bu açıdan da garip. Rektörlük süresi dört yıl olduğuna göre Cumhurbaşkanı her yıl ortalama 25’in üzerinde rektör atıyor. İşini kolaylaştıran bir husus da var, o da şu: Çok farklı kriterlere bakıldığını da sanmıyorum, genellikle dünya görüşünün iktidara yakın olması belirleyici oluyor"

Şenatalar’a başka ülkelerde neden böyle bir sistem yok diye sorduğumuzda, yanıtının çok basit olduğunu söylüyor ve şöyle açıklıyor

"Özellikle ekonomik ve sosyal göstergeleri ileri olan ülkelerde üniversitenin işlevi daha farklı görülüyor. Öğrencilerini çok iyi yetiştirmesi ve de araştırma ve yayın alanlarında başarılı olması ve bilim üretmesi bekleniyor. Böyle bir kurumda araştırma ve öğretimin en geniş özgürlük çerçevesinde gelişmesi ön koşul. Kısacası, akademik özgürlüğün olmadığı yerde gerçek bir üniversiteden söz edilemez. Akademik özgürlüğün ön koşulu da yönetsel özerkliktir. Yani üniversitenin bir Cumhurbaşkanına, partiye, darbe liderine vb. bağlı olmamasıdır."

Şenatalar, Türkiye’deki sistemin YÖK’ün kurulduğu tarihten bu yana hep merkeziyetçi bir sistem olduğunu söylüyor. "Başkanlık sistemine geçildikten sonra üniversitelerin siyasal iktidara bağımlılığı daha da artmıştır" diyen Şenatalar, bunun da aslında üniversiteleri geriye götürdüğünü, yani hiçbir şekilde Türkiye’nin yararına olmadığını söylüyor. Şenatalar’ın sözleri şöyle

"Boğaziçi Üniversitesi’ne dayatılan rektörler ve fakülteler ile yanlış üniversite politikası zirveye ulaşmıştır. Yapılan çok büyük bir hatadır. Boğaziçi’ni geriye götüreceği gibi tüm üniversitelerde motivasyon, umut, inanç kaybına yol açmaktadır. Ayrıca gelişmiş ülkelerde doktora yapan Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının ülkeye dönme ve burada çalışma niyetini de söndürmektedir."

Şenatalar, çıkış yolunun ancak başkanlık sisteminden kurtulmakla açılabileceğini söylüyor. Bugünkü sisteminde rektörlerin aşırı yetkili ve aşırı güçlü olduğunu, dolayısıyla atanan rektörlerin çoğu iktidarın dünya görüşüne yakın dekanları belirlemekte ve aşağıya doğru kadrolaşma ile üniversitenin kurumsal kimliği ve geleneklerinin de değiştirilmekte olduğunu ifade ediyor. Şenatalar, kimliği, felsefesi, kadroları bu kadar değiştikten sonra üniversite tek düze, tek sesli, tek renkli bir kurum olduğunda artık üniversite değil, yüksek lise olmuştur diyor.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar